Gazeteci Mine G. Kırıkkanat, 18 Mayıs 2021 tarihinde @mkirikkanat isimli Twitter hesabından yaptığı bir paylaşımda, Sayın Adnan Oktar’ı ve arkadaşlarını haksız yere töhmet altında bırakmayı amaçlayan asılsız bir iddiada bulunmuştur.
Kırıkkanat, sosyal medyada rastladığı bir takım paylaşımları konu edinerek, güya bunların Sayın Adnan Oktar'ın arkadaş çevresi tarafından kaleme alındığını öne sürmüştür. Dahası, kendince bir niyet okuma yaparak bu paylaşımların davamıza bakacak olan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili ceza dairesi üzerinde baskı kurmaya yönelik paylaşımlar olduğunu iddia etmiştir.
Öncelikle, belirtmek isteriz ki Sayın Adnan Oktar'ın söz konusu paylaşımlarla hiçbir ilgisi ya da bağlantısı yoktur. Adnan Oktar, 11 Temmuz 2018 tarihinde gözaltına alınmış ve devamında tutuklanarak cezaevine nakledilmiştir.
Bu tarihten beri de kesintisiz olarak cezaevinde tutulmaktadır. Dolayısıyla, herhangi bir internet veya sosyal medya erişimi bulunmamaktadır. Bahsi geçen paylaşımlarla alakalı bir bağlantısı olduğu yönünde hiçbir bilgi, belge, delil olmayıp bu yönde resmi makamlar nezdinde açılmış bir soruşturma dahi mevcut değildir.
Öte yandan, bahse konu herhangi bir bağlantıyı tümüyle reddetmekle birlikte, ilgili paylaşımların suç olup olmadığının da ayrıca tartışma konusu olduğunu ifade etmek isteriz. Zira, ülkemizdeki istinaf uygulamalarının başta yüksek yargı ve akademik çevrelerce eleştirildiği herkesçe bilinen bir gerçektir.
Örneğin, 2019–2020 Adli Yıl Açılış Töreni'nde konuşan Yargıtay Başkanı Sayın İsmail Rüştü Cirit, istinaf mahkemeleri ile ilgili olarak dikkat çeken açıklamalarda bulunmuştur. Cirit, bazı uygulamaların adil yargılama hakkını zedelediğini ve makul sürede yargılama dahil olmak üzere adil yargılama hakkı bakımından risk oluşturduğunu söyleyerek şu tespiti yapmıştır:
“Bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesindeki temel amaçlardan birisi de dosyaların büyük çoğunluğunun istinaf aşamasında sonuçlanmasıydı. Üzülerek belirtmem gerekir ki, adli hizmetlerdeki kalite düşüklüğüne bağlı olarak dosyalar pinpon topu gibi yargı mercileri arasında gidip gelmekte ve bir türlü kesin hüküm ile sonuçlandırılıp adli sistem dışına çıkarılamamaktadır.” (https://www.politikyol.com/yargitay-baskanindan-istinaf-mahkemesi-uygulamasina-elestiri-adil-yargilanma-hakkini-zedeliyor/)
Öte yandan, Ankara Üniversitesi Hukuk fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku ABD Başkanı Sayın Prof. Dr. Muharrem Özen, “Türk Ceza Muhakemesinde İstinaf” isimli makalesinde şu eleştiriyi ortaya koymuştur:
“Yargıtay’ın dahi kararlarına karşı direnme mümkünken istinaf mahkemelerinin verdiği karara direnilememesi... sanki bu mahkemelerce hatanın yapılamayacağının düşünülmesi eleştirilmesi gereken bir husustur.” (Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 65 (4) 2016: 2331-2388)
Görüldüğü üzere, bir yargı yolu olarak istinaf sistemi çeşitli vesilelerle eleştirilmektedir ve sosyal medyada da benzer eleştirilerin görülmesi de son derece doğaldır. Ancak, gazeteci Mine G. Kırıkkanat’ın, bir kısım eleştirel paylaşımları Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarıyla ilişkilendirme gayreti samimi ve iyi niyetli bir tutum değildir. Gerek Adnan Oktar, gerekse aynı davada yargılanan arkadaşları tüm taleplerini ve savunmalarını konu ile ilgili adli mercilere dilekçeler sunarak yapmaktadır. Bu tarz sosyal medya paylaşımları yapmaya ihtiyaçları bulunmamaktadır.
Mine G. Kırıkkanat’ın burada tekzip ettiğimiz tweet metninde asıl eleştirilmesi gereken konu, hukukun en temel ilkelerinin başında gelen “masumiyet karinesi”ni ihlal ederek, henüz yargılaması devam eden Sayın Adnan Oktar'a yönelik yaptığı, “Adnan Oktar silahlı organize suç örgütü” nitelendirmesidir. Oysa, hukuken her insan, hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmadıkça masum kabul edilmektedir. Kanuna, hukuka ve insan haklarına saygılı bireyler de bu tür haddini aşan, sorumsuz ve bilinçsiz davranışlardan titizlikle kaçınmaktadır.
Buna karşın, Mine Kırıkkanat sanki yargılama tamamlanmış ve yargılananlar hakkındaki hüküm kesinleşmiş gibi hukuk dışı ifadeler kullanmaktadır. Kaldı ki Kırıkkanat bunu ilk defa da yapmamıştır. Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına beslediği husumet sebebiyle bu çirkin davranışı kasıtlı, planlı ve bir takım husumetli çevrelerle organize bir işbirliği içinde uzun süredir tekrarlamaktadır.
Son derece entelektüel ve iyi yetişmiş bir aydın olan Kırıkkanat’a, ülkemizi her yönden kuşatan ve birlikte yaşamayı imkansızlaştıran, dostluk ve barış imkanlarını ortadan kaldıran bu tarz “yargısız infazlar”dan, kişilerin masumiyet karinelerini ihlal eden her türlü söylemden artık vazgeçilmesi gerektiğini, ülkece özlemini duyduğumuz birlik ve beraberliğe her zamankinden çok ihtiyaç duyduğumuz bu zor zamanlarda daha kucaklayıcı bir üslubun benimsenmesine ulusça özlem duyduğumuzu bir kez daha hatırlatmak isteriz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.