Kendilerini “Ehl-i Sünnet” Müslümanlar (yani Peygamber Efendimiz (sav) ve ashabının yolundan giden, Peygamberimiz (sav)in sünnetini birebir uygulayanlar) olarak tanımlayan Akit Medya grubunun, diğer Müslümanlara karşı çirkin bir dil ve üslup ile aralıksız bir hakaret ve iftira kampanyası yürütmesinin Kur'an'a aykırı olduğu gibi, Peygamber Efendimiz (sav)'in ahlakına ve emirlerine de uygun olmadığı konusunda kendilerine birçok kez Müslüman kardeşleri olarak hatırlatmalarda bulunmuştuk.
Konuyla ilgili çok sayıda Kuran ayetini kendilerine hatırlatmış, bir Müslümanda bir hata görüldüğünde, Müslüman kardeşine yakışan, Kuran'a ve Sünnet'e uygun olan tavrın bunu güzel bir sözle dile getirmek ve onları Kuran ile hatırlatıp-uyarmak olduğunu çoğu kez açıklamıştık.
Müslümanların güzel söz söylemelerinin ve birbirlerine Kuran ayetleriyle uyarıp hatırlatmalarda bulunmalarının önemini anlattığımız yazımızı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz. https://www.net-cevap.com/kamuoyu-duyurulari/dindar-ve-muhafazakar-camiadaki-kardeslerimize-onemli-bir-bilgilendirme |
Buna karşın, Akit medya grubu kendilerine hatırlatmış olduğumuz tüm Kuran ayetlerini ve Peygamber Efendimiz (sav)'in sünnetlerini ne yazık ki görmezden gelmekte, gruba ait gazete ve internet sitelerinde yayınlanan yazılarda, televizyonlarda yer alan haber ve tartışma programlarında şiddetli bir kin, öfke ve nefret dili kullanılmaya devam etmektedir. Bu durumu, Müslüman kardeşleri olarak kendilerine yakıştıramadığımızı ifade etmek isteriz.
Yayın ve programlarda Müslüman'a yakışan sevgi ve şefkatten çok uzak bir üslup kullanılması, insanlara Kuran ayetleriyle yaklaşmak gerekirken tam aksine öfke ve kinle hareket ediliyor olması en çok da kendilerine zarar vermektedir. Kullanılan üslubun yanında ağız dolusu hakaret ve küfürlere yer verilmesi de izleyicilere, artık Akit camiasının itidali tamamen yitirdiği, adeta şeytanın etkisi altındaymış gibi davrandığı izlenimini vermektedir.
Eğer Akit Medya Grubu da, dini değerleri olmayan bir yayın kuruluşu olsa kullandıkları kin ve nefret dolu üslubun belki bir derece açıklaması olabilir, ancak dindar olduğu iddiasında olan kimselerin böyle bir üslupla hareket etmeleri, son derece tutarsız ve anormal bir görünüm arz etmektedir.
Geçtiğimiz günlerde Akit TV'de yayınlanan “Açık Söz” isimli tartışma programındaki katılımcılar tarafından, Sayın Adnan Oktar ve arkadaş camiamız hakkında, her zaman olduğu gibi kin ve nefret dolu çirkin bir üslup eşliğinde dile getirilen gerçek dışı itham ve iftiralar, tam da bu sözünü ettiğimiz, Müslüman'a yakışmayan davranış biçiminin net bir örneğini teşkil etmektedir.
Bunlar arasında da özellikle -kamuoyunun kendisini sansasyon ve reklam amaçlı magazinel yazı ve videolarıyla tanıdığı- Yeni Şafak'ın eski yazarı Ali Murat Güven'in üslup ve konuşmaları öne çıkmaktadır.
Gazeteci Güven yayın esnasında, doğru olmadığını bile bile hem Müslümanlara açıkça iftira atmaktan çekinmemiş hem de kendince Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın Darwinizm'e karşı 40 yılı aşkın bir süredir en ufak bir karşılık beklemeden gerçekleştirdikleri dünya çapındaki bilimsel ve kültürel mücadeleyi kendince önemsiz göstermeye çalışmıştır.
Öncelikle Ali Murat Güven'in “şimdi burada söylemeye dilim varmıyor” sözünün arkasına saklanarak ima ettiği iftiraların aksine, 11 Temmuz 2018 tarihinde Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımıza yönelik bir gece yarısı ve ansızın 100'den fazla adreste gerçekleştirilen polis baskınında ne tek bir suç unsuruna, ne de gayr-ı ahlaki ya da uygunsuz bir hal ya da duruma rastlanılmamıştır.
Operasyon esnasında canlı yayın yapan medya ve polis kameralarında, evlere kapıları kırılarak girildiği, içerideki masum Müslümanlara ters kelepçe yapılarak yüzü koyun yere yatırıldıkları ve postallarla kafalarına basıldığı görülürken, baskın esnasında ya da sonrasında -evlerin duvarları kırılarak, bahçeleri kazılarak- yapılan araştırmalarda hiçbir suç unsuruna rastlanmadığı alenen görüntülenmiştir.
Hatta, ortada herhangi bir suç unsuru bulunmadığı için haber kanallarının canlı çekimleri de, mobilyalar ile duvarlardaki tablo ve fotoğraflara, arkadaşlarımızın başucundaki Kuran-ı Kerim'lere ya da kullandıkları vitaminlere veya süs eşyalarına odaklanmış, bunlar üzerinden çeşitli sansasyon oluşturmaya çalışmışlardır.
Dolayısıyla, Ali Murat Güven'in doğru olmadığını bile bile sanki ortada gayr-ı ahlaki bir durum varmış gibi imalarda bulunarak Müslümanlara iftira atması (halk tabiriyle bel altından vurmaya çalışması), kendisini dindar olarak niteleyen Sayın Güven'e hiç de yakışmamaktadır.
Unutulmamalıdır ki Allah “yalan söylemekten kaçınılmasını emretmiş” ve yalan konusunda Müslümanlar'ı Kuran Ayetlerinde şöyle uyarmıştır:
"... Öyleyse iğrenç bir pislik olan putlardan kaçının, yalan söz söylemekten de kaçının." (Hac Suresi, 30. Ayet)
"Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır." (Bakara Suresi, 10. Ayet)
"Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak zan ve tahminle yalan söylerler." (En'am Suresi, 116. Ayet)
Gazeteci Güven'in Darwinizm konusundaki sözlerine gelecek olursak, herşeyden önce ülkemizdeki tüm Müslümanlar gibi Ali Murat Güven de Darwinizm'in bilimsel olarak geçersiz ve köhne bir teori olduğunu Sayın Adnan Oktar'ın eserlerinden öğrenmiştir. Adnan Bey ve arkadaşlarımızın 40 yıldan bu yana yürütmüş oldukları anti-Darwinist, anti materyalist faaliyet ve çalışmaları olmasa, Darwinizmin halen yıkılmamış ve son derece etkin halde olacağı ise bilinen bir gerçektir.
Dolayısıyla, maddi kazanç elde etmek ya da kendi reklamını yaparak piyasa değerini yükseltmek amacıyla televizyonlardaki tartışma programlarına katılan bazı kişilerin, hiçbir menfaat gözetmeksizin sadece Allah'ın rızasını kazanmak amacıyla ömrünü Allah'ın varlığı ile birliğini, iman hakikatlerini ve Darwinizmin geçersizliğini anlatmaya adamış Sayın Adnan Oktar'ı ve faaliyetlerini kendince küçümsemeye çalışması oldukça ironiktir.
Ayrıca, Adnan Bey ve arkadaş camiamıza, Müslümanca olmayan bir tarz ve üslupla saldıran, türlü türlü iftira ve hakaretlerde bulunan bu kişilerin söyledikleri, bize göre aslen bu kişilerin kendi fikir, görüş ve düşünceleri değildir. Kanaatimizce bu öfke ve nefret asıl perde arkasındaki kişilerin fikir ve görüşleridir. Yani, Müslümanları iftira ve hakaretlerle kötüleyip karalamak için yine Müslümanlar kullanılmaktadır. Akit grubundaki kardeşlerimizin bu oyuna gelmeyecek bir feraset ve basiretle hareket etmeleri gerektiği açıktır.
Bu vesileyle Akit Medya grubunun sahip ve yöneticileri ile programlarına davet ettikleri gazeteci, yazar ve konuşmacılara, yaptıkları yalan ve iftira içerikli haberler ile kullandıkları kin ve öfke dolu üslubun hem kendilerine yakışmadığını hem de Kuran ahlakına ve Peygamber efendimizin (sav) sünnetine uygun olmadığını bir kez daha hatırlatmak isteriz.
Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.