11 Temmuz 2018 günü yapılan polis operasyonunda, Kandilli mahallesi, Yamaçlı sokak, Numara 36, Çengelköy, Üsküdar adresindeki evde birçok arkadaşımız göz altına alınmıştır. Bu ev, oldukça geniş bir arazi içerisinde yer alan bir ana bina ile etrafından konumlanmış mutfak, depolar, kiler, açık-kapalı otopark ve benzeri çeşitli yapılardan ve bahçe alanlarından oluşmaktadır.
Arazi içerisinde konum olarak ortalarda bir yerde bulunan küçük bir oda vardır. Bu oda, arazi genelindeki çeşitli yerler ile giriş-çıkış kapılarındaki dış mekan güvenlik kamera görüntülerinin gelip toplandığı bir yerdir ve iddianamede ''KULE'' olarak adlandırılmıştır. KULE nitelendirmesinden hareketle gerek iddia makamı gerekse çeşitli müştekiler tarafından, mekanın konumu ve kullanım amacı hakkında bir takım gerçek dışı yorum ve bilgilere yer verilmiştir.
Söz konusu mekanla ilgili gerçeklere dair detaylı açıklamalarımız şöyledir:
1– İDDİANAME GENELİNDE KULE OLARAK NİTELENDİRİLEN MEKAN, EN FAZLA 9-10m2 ÖLÇÜLERİNDE KÜÇÜK CAMEKANLI BİR ODADIR. BURASIYLA İLGİLİ OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILAN, GÜYA BURANIN "KARAKOL TARZINDA BİR BİNA OLDUĞU" ALGISI VE İÇERİSİNDE GÜYA "NİZAMİ ŞEKİLDE SİLAHLA 7/24 NÖBET TUTAN İNSANLARIN BULUNDUĞU" İDDİASI TÜMÜYLE GERÇEK DIŞIDIR.
İddianame genelinde sözde ''KULE'' olarak adlandırılan mekan, yaklaşık 9-10m2 ölçüsündeki ön yüzü camekanlı bir odadan ibarettir. Bu küçük oda hakkında güya buranın araziye hakim ve tepeden bakan güvenlik kulesi şeklinde bir yapı olduğu ve mekanın sözde suç örgütünün bir dolu silahlı adamının düzenli olarak nöbet tuttukları, sözde nöbet devralıp-devrettikleri, sözüm ona karakol benzeri bir yapı olduğu algısı gerçeklerle bağdaşmamaktadır.
Öncelikle, kule olarak nitelendirilen bu yer arazinin en tepesine konuşlanmış, her yere kuşbakışı bakılabilen, araziye tam hakim bir mevziiye sahip bir yer değildir. Video görüntülerinde de açıkça görüldüğü gibi Kandilli’deki bu villaya yürüyerek operasyona gelen Özel Hareket polislerinin merdivenlerden aşağıya inerek ulaşmak durumunda kaldıkları, yani girişe göre daha alçakta bulunan, içerlek konumda bir mekandır.
Operasyon sırasında eş zamanlı çekilen görüntülerde özel harekat ve Mali Şube polislerinin çok uzun bir merdivenle aşağıya doğru inerek buraya ulaştıkları görülmektedir. Hatta giriş sırasında TRT muhabirinin de çekim yaptığı ve merdivenlerden aşağı indiği için o sırada kule olarak nitelenen camekanlı odanın önündeki açık alanda yüzükoyun yere yatırılıp, ellerine arkadan kelepçe takılmış olan arkadaşlarımızın görüntülerinin yukarıdan aşağıya doğru hareket eden bir açıyla çekildiği görülmektedir (videoda bu daha da net anlaşılmaktadır). Bu durum kule olarak nitelendirilen mekandakilerin, polisten ve haber muhabirinden daha aşağıda bir yerde bulunduklarının başka bir görsel ispatıdır.
Şu an müştemilat ve misafirhane olarak kullanılan bölümler yıkıldığı için olay yeri tespiti yapılması bildiğiniz üzere imkansız hale getirilmiştir. Ancak hem polis kameraları hem de basın kameraları tüm detaylar görülecek şekilde havadan ve karadan o anı çekmişler ve bizim anlatımlarımızı tamamen doğrulayan belgeler oluşturmuşlardır.Yine aynı şekilde havadan helikopterle yapılan çekimler sırasında da polislerin, daha yüksekte olan bölümlerde bulunmakta olan arkadaşlarımızı alarak kule denilen yere “daha yüksek bir mekandan merdivenler aracılığıyla indirerek getirdikleri” de açıkça görülmektedir.
Bu sırada söz konusu mekanın bir kule olmayıp, yapılan yakıştırmanın tam aksine, arazinin yapısına göre daha içerlek, daha alçak bir alanda inşa edilmiş etrafı kapalı, önü camekanlı ufak bir oda olduğu da rahatlıkla görülmektedir. Eğer bir an için bu odada sözde nöbet tutulduğu düşünülse dahi –ki hiçbir zaman böyle bir şey olmamıştır– arazi içerisinde nöbet alanı olarak düşünülebilecek en küçük ve konum olarak en anlamsız mekanın burası olacağı görülecektir. Çünkü buradan ne arazinin tepe kısmını, ne de arazinin alt kısmını görmek, kontrol etmek, herhangi bir hareketi, girişi çıkışı fark etmek, mekanın bulunduğu konum itibariyle asla mümkün olmayacaktır.
YUKARIDAKİ RESİMLERLERDEN GÖRÜLECEĞİ ÜZERE, SÖZDE KULE OLARAK NİTELENDİRİLEN MEKANIN KONUM OLARAK, İDDİA EDİLDİĞİ GİBİ ARAZİYE HAKİM BİR TEPE VEYA BENZERİ BİR YERDE DEĞİL, TAM AKSİNE OLDUKÇA AŞAĞILARDA KALAN VE İÇERLEK BİR YERDE OLDUĞU GÖRÜLMEKTEDİR. GÖRÜNTÜLERDE BİR ARKADAŞIMIZ POLİS EŞLİĞİNDE YUKARIDAN AŞAĞIYA ÇOK UZUN BİR MERDİVENDEN İNDİRİLEREK KULEYE GETİRİLMEKTE VE DİĞER ARKADAŞLARIMIZIN YANINA YATIRILMAKTADIR. YANİ İDDİA MAKAMININ İDDİA ETTİĞİ GİBİ KULE ARAZİYE TAM HAKİM OLAN, DİĞER ASKERİ NÖBET KULELERİ GİBİ EN TEPEDE, SÖZDE SİLAHLI ADAMLARIN BURADA 7/24 NÖBET TUTTUKLARI BİR YER OLMAYA ELVERİŞLİ DEĞİLDİR. AKSİNE ETRAFI TAMAMEN AĞAÇLARLA ÇEVRİLİ, KONUMU İTİBARİYLE ÇEVREYİ GÖRMEYE ELVERİŞLİDE OLMAYAN, AMA SON DERECE ŞIK DİZAYN EDİLMİŞ, İKRAMLAR İÇİN MUTFAĞI VE ÖNÜNDE VERANDASI BULUNAN, BOĞAZ MANZARALI AÇIK OTURMA ALANLARINA SAHİP, NEZİH, YOL BOYUNCA HALILAR SERİLMİŞ, ÇOK GÜZEL ÇİÇEKLERLE ÇEVRİLİ, ÇOK BAKIMLI TAM BİR SOHBET, MUHABBET MEKANI OLARAK HAZIRLANMIŞ BİR YERDİR. |
2– KULE OLARAK NİTELENDİRİLEN BU ODADAKİ EKRANLARDAN, GÜYA ARAZİDEKİ BİNA BENZERİ YAPILARIN İÇLERİNİ GÖSTEREN GİZLİ KAMERA GÖRÜNTÜLERİNİN İZLENDİĞİ İDDİASI DA TAMAMEN GERÇEK DIŞI OLUP, EKRANLARDAKİ GÖRÜNTÜLERİN TÜMÜNÜN ARAZİ GENELİNDEKİ DIŞ MEKAN GÜVENLİK KAMERALARINDAN GELEN GÖRÜNTÜLER OLDUKLARI ORTADADIR.
İddianamede ve müştekilerin ifadelerinde kule olarak nitelendirilen bu odada, “sözde örgüt üyelerinin 24 saat esasıyla nöbet tuttukları ile ayrıca gizli kameralarla arazideki bungalov tipi yapıların ve evin içinin izlendiği” şeklinde bazı gerçek dışı iddia ve ithamlarda bulunulmuştur. Oysaki gerçekte bu kameralardaki görüntülerin tümünün arazi genelindeki dış mekan güvenlik kameralarından gelen görüntüler oldukları açıkça ortadadır.
Bunun en önemli delili de 11 Temmuz 2018 tarihli emniyet operasyonu ile birlikte eş zamanlı olarak gerçekleştirilen TRT çekimidir. Bu çekimde “basına gizli kamera” diye yansıtılıp yine infial oluşturmak istenen kameraların, aslında her villada, her köşkte ve her geniş bahçe veya arazi üzerine kurulmuş mülkte kullanılan sıradan dış mekan güvenlik kameraları oldukları ve çeşit açılardan sadece araziyi ve sınırlarını gösterdikleri net bir şekilde görülmektedir. Ekranlardaki kamera görüntülerinin tamamında sadece dış mekanlardaki arazi, yol, otopark ve benzeri görüntüleri olduğu açıkça görülmekte, hiçbir ekrandan evlerin içleri, odaları veya kapalı özel alanları görünmemektedir.
TRT yayınından alınan aşağıdaki iki fotoğrafta, Kule olarak nitelendirilen odadaki ekranlarda sadece, arazinin çeşitli yerlerindeki güvenlik kameralarından gelen yol, sokak, otopark, arazi ve benzeri dış mekan görüntüleri olduğunu görmeniz mümkündür.
Ayrıca, aşağıdaki iki fotoğraftan da görüleceği üzere iddianamede kule olarak nitelenen bu küçük odanın dışa bakan tarafı tıpkı bir mağaza vitrini gibi boydan boya camekanlıdır. Konumu itibariyle odanın önünden işçisinden, temizlikçisine, bahçıvanından misafirine kadar günde onlarca kişinin defalarca geçtiği bir yerdir.
Dolayısıyla, odanın önünden gelip geçen herkes, odanın içini ve içerideki kameraları gayet net bir şekilde görebilmektedirler. Adeta bir mağaza vitriniymiş gibi açık ve ortada olan, tüm ekranların ve ekranlardaki görüntülerin gelip geçen herkes tarafından kolaylıkla görülebildiği bir mekanda gizli kamera görüntülerinin izlendiğini iddia etmek daha en başta kendi içerisinde tutarsız bir iddia olup gerçek dışıdır.
Bununla birlikte, aşağıdaki fotoğraftan da görüleceği üzere, kameraların bulunduğu odanın cam kapı ile ayrılmış olan bitişik odasında ise birçok arkadaşımız tarafından gün içerisinde buluşma, yeme-içme, sohbet ve muhabbet etme amacıyla sıklıkla kullanılan mutfak ile oturma alanı bulunmaktadır.
Dolayısıyla ekranlar, fotoğrafta göreceğiniz üzere, tamamen açıkta ve komple bir duvarı kaplayacak boyutta olup, eğer iddianamede anlatıldığı gibi güya bir gizli kamera kaydının izlenmesi amacı güdülmüş olsa burasının, asla bir çok kişinin çay-kahve almak, sohbet-muhabbet etmek ve benzer amaçlarla sürekli girip çıktıkları bir mekanın hemen bitişiğinde konumlandırılmayacağı da, giriş-çıkış ve önünden geçişin serbest olmayacağı da aşikardır.
Kameraların böyle mağaza vitrini gibi uluorta açıkta olması ile gün içerisinde birçok insanın girip çıktığı mutfak gibi bir yerin bitişiğinde konumlandırılması, iddianamede öne sürülen ve sözde ''Ketumiyet, Gizlilik'' ilkesi olarak açıklanan, güya gizli bir yapılanma olduğu, herkesin her şeyi bilmediği ve şeklindeki iddia makamının ithamlarıyla da çelişmektedir.
Ayrıca, yukarıda Televizyon programından alınan ekran görüntülerinde kameraların bulunduğu odanın dışarıdan görüntülendiği açık mekanda da koltukların bulunması, bu alanın da yine arkadaşlarımız tarafından oturmak, çay kahve içmek ve sohbet etmek amacıyla kullanıldığının bir kanıtı olup, bu odanın iddianamede gösterilmeye çalışıldığı gibi içerisinde 7/24 nöbet tutulan bir askeri bir kule veya karakol gibi bir yer olmayıp, arkada görünen kameralarda da bahçe ve sokak kameralarından gelen görüntüler dışında, gizli-saklı herhangi bir görüntünün olmadığının bir delilidir.
YANİ SADECE MEDYA ve BASIN TARAFINDAN ÇEKİLEN BU FOTOĞRAF ve HABER VİDEOLARI BİLE, İDDİANAMEDE VE HUSUMETLİ MÜŞTEKİLERİN İTHAMLARINDA GEÇEN “NÖBET KULESİ” VE “GİZLİ KAMERA KAYITLARI ODASI” VS GİBİ İDDİALARIN KENDİ İÇERİSİNDE ÇELİŞKİLİ OLDUKLARINI, YANİ UYDURULMUŞ OLDUKLARINI AÇIKÇA GÖSTERMEKTEDİR. ÖZETLE;
İddianamede ve husumetli müştekilerin ifadelerinde Kule olarak adlandırılmış olan bu bölüm, basının ve iddianamedeki anlatımın etkisiyle kamuoyuna aşağıdaki fotoğraflarda benzerlerini görebileceğiniz, sanki askeri bölgelerde asker veya polislerin silahlarıyla nöbet tuttukları ve tepeden bakarak her yeri rahatlıkla kontrol ettikleri bir yermiş gibi hayal ettirilmeye çalışılmıştır. Dolayısıyla hem kamuoyunun gözünde, hem de mahkeme heyetinin zihninde böyle gerçek dışı bir algı oluşturulmaya çalışılmaktadır.
GERÇEKTE İSE, hem savunmalarımızda dile getirdiğimiz, hem de operasyon esnasında haberciler tarafından gerçekleştirilen çekimlerden de açıkça görüldüğü üzere burası; ARKADAŞLARIMIZIN BULUŞUP SOHBET, MUHABBET ETTİKLERİ, BİRLİKTE YEMEK YEDİKLERİ, MAÇ İZLEDİKLERİ, MUHTEŞEM BİR BOĞAZ MANZARASI BULUNAN, ÇİÇEKLER VE AĞAÇLAR ARASINDA, ADETA CENNET MİSALİ BİR MEKANDIR.
İddianamede sözde KULE olarak nitelendirilen ve adlandırılan oda, hem bazı müştekiler tarafından, hem de taraflı basın kuruluşlarınca üstteki fotoğraf benzeri askeri niteliği olan, içinde sözde nöbetçilerin 24 saat dönüşümlü olarak silahlarla nöbet tuttukları bir gözetleme kulesi gibi algılatılmaya çalışılmaktadır. Oysa yukarıda ifade ettiğimiz gibi, Kandilli’deki mekanın bu fotoğraflarla uzak-yakın alakası olmayan, tam aksine son derece klas, nezih ve şık bir mekandır. Ayrıca yeri itibariyle de, tüm bu iftiraların tam aksi bir konuma sahiptir.
3– EMNİYET OPERASYONU 11 TEMMUZ GECESİ SABAH KARŞI, ANİDEN VE EŞ ZAMANLI OLARAK ARKADAŞLARIMIZIN YAŞADIKLARI BİRÇOK MEKANDA GERÇEKLEŞTİRİLMİŞ OLMASINA RAĞMEN, HİÇBİR YERDE EMNİYET GÜÇLERİNİN KARŞISINA ELİNDE SİLAHLA OTURAN VEYA DOLAŞAN, SÖZDE NÖBET TUTAN VEYA TELSİZ TAŞIYIP BUNUNLA HABERLEŞEN KİMSELER ÇIKMAMIŞTIR.
Emniyet operasyonu esnasında orada bulunan gerek polis kameraları gerekse haberci kameralarındaki kayıt ve haberlerden de görüleceği üzere, iddiaların aksine hiçbir şekilde silahıyla gezip dolaşan veya bir mekanın önünde bekleyen, nöbet tutan kimse veya telsiz taşıyıp birbirleriyle telsizlerle haberleşen kimse görülmemiştir, çünkü nöbet diye bir şey yoktur. Arkadaşlarımızın kimi odalarında uyurlarken, kimi bahçede oturup çay içip manzara izlerken, kimi koltuklarda karşılıklı sohbet ederken, kimi ise sabah namazı sonrası Kuran sohbeti yaparlarken göz altına alınmışlardır.
Yani, eğer iddianamede belirtildiği gibi burası sürekli teyakkuzda olunan, 7/24 nöbet tutulan bir yer olsa veya güya araziye giren olduğunda silahla vurulması yönünde verilmiş bir talimat bulunsa, etrafta oturup çay içerek birbirleriyle sohbet edip boğaz manzarası izleyen insanlar değil çatışmaya hazır eli silahlı nöbetçiler olurdu.
Eğer, iddia makamı tarafından iddia edildiği gibi güya iradesi fesada uğratılmış, sözde imamlardan aldığı sözde talimatları eksiksiz uygulayan insanlar olsaydı, Allah esirgesin burada gözaltına alınan kişiler de direnir ve polisle silahlı çatışmaya girerlerdi. Oysa tam aksine arkadaşlarımızın tamamı gelenlerin Devletimizin resmi polisleri olduklarını daha kameralardan görür görmez tüm giriş kapılarını açmışlar ve gönül rahatlığı ile adeta kuzu gibi teslim olmuşlardır. Emniyet güçlerimiz tarafından kendilerine verilen emirlere efendice uymuşlar, kelepçeyle 16-17 saat kadar orada tutulmalarına ve itilip kakılmalarına rağmen, polisimize karşı asla saygıda en ufak bir kusur dahi göstermemişlerdir. Otobüslere bindirilirken dahi gülümseyerek ve son derece tevekküllü bir üslupla kapıda bekleyen basınla da selamlaşmışlar. Yaşadıkları zorlu süreci, yorgunluklarını asla basın mensuplarına hissettirmemişlerdir.
4– SÖZDE PROFESYONEL ASKERİ TELSİZ OLDUKLARI VE GÜYA NÖBET ESNASINDA HABERLEŞME AMACIYLA KULLANILDIKLARI İDDİA EDİLEN, OYSA Kİ LİSANS DAHİ GEREKTİRMEYİP, HERKES TARAFINDAN İNTERNETTEN SATIN ALINAN NİTELİKTEKİ 3-5 ADET TELSİZ DE, EMNİYET OPERASYONU ESNASINDA KİMSENİN ELİNDE VEYA ÜZERİNDE ELE GEÇİRİLMEMİŞTİR.
Sözde nöbet için kullanıldığı iddia edilen ve askeri yapıda profesyonel telsizlermiş gibi gösterilmeye çalışılan telsizlerden hiçbiri ise güya nöbet tutulduğu iddia edilen yer olan kulede veya arkadaşlarımızın üzerinde bulunmamıştır. Kimi hanımların bulunduğu yerde öylesine köşeye atılmışbir şekilde, kimi bir vazonun içinde unutulmuş halde, kimi de alakasız bir yerde öylesine duruyorlarken Emniyet mensupları tarafından toplanmışlardır.
Eğer, iddianamede yer aldığı şekliyle güya bu telsizler, erkek arkadaşlar tarafından ve sözde nöbet amacıyla sürekli kullanılıyor olsalardı mantıken, operasyon esnasında olduğu gibi oradan buradan, çekmece veya vazo içinden toplanmaları değil, ya erkek arkadaşların üzerlerinden, ya arabaların içerisinden, ya da kapılara, vs. yakın noktalardan yani hemen ulaşılabilecek el altında olan yerlerden toplanmaları gerekirlerdi. Ancak, konu iddianamedeki gibi olmayıp gerçekte çalışan usta ve işçilerin arazideki herhangi bir peyzaj çalışması veya tadilat tamirat esnasında birbirleriyle konuşup, malzeme istemek amacıyla veya vanayı aç-kapat, şalteri indir-kaldır şeklinde haberleşmek amacıyla nadiren kullanıldıklarından, arkadaşlarımızın üzerinden değil de çekmece veya vazo içlerinden, yani oradan buradan toplanmışlardır.
Ayrıca, bu telsizler dileyen tüm vatandaşların serbestçe satın almasına imkan verecek şekilde hepsiburada.com, telsizdeposu.com gibi halka açık alışveriş sitelerinde satılmaktadır. Evde bulunan İki model telsiz tipi de açık alanda inşaat, tadilat tamirat işleri olan, fuar veya etkinlik benzeri işleri olan, tatile giden, şehirden uzak çiftliğinde hafta sonunu geçirmek isteyen sıradan vatandaşların iletişimde kolaylık olması amacıyla satın alıp kullandıkları, lisans dahi gerektirmeyen sıradan, legal telsizlerdir. Bu telsizler lisansız olarak satılmaktadırlar. Emniyet yetkilileri tarafından Kandilli mahallesi Yamaçlı Sokak No: 36 Çengelköy'den toplanan Motorola XT 220 ve Vertex VX351 modeldeki telsizlerin; internetten dileyen herkese satıldıklarını ve kullanım için de herhangi bir lisans temini gerektirmediğini gösteren ürün özellikleri sayfalarına ait ekran görüntüleri de aşağıdadır.
Sonuç olarak kısaca özetlemek gerekirse,
Kandilli Mahallesi, Yamaçlı Sokak’ta No:36 adresinin arazisinde yer alan ve kasti olarak çarpıtılarak “kule” şeklinde isimlendirilen yer, içerisinde sadece arazinin genelindeki dış mekan güvenlik kameralarından gelen görüntülere ait ekranların bulunduğu 9-10m2'lik bir odadır. İddianamede ve husumetli müştekilerin ifadelerinde anlatıldığı gibi burası, polis veya askeri nitelikli bir gözetleme kulesi veya benzeri bir yapı asla olmayıp içerisinde 7/24 silahlı onlarca kişi tarafından sözde nöbet tutulabilecek bir alan da değil, ufak bir yerdir.
Yine, iddia edilenin aksine bu odadaki ekranlardan, arazideki yapıların içlerine ait gizli kameralardan gelen görüntülerin izlendikleri iddiası da hayal ürünüdür. Zira,
bu odanın gizli kamera kaydı izlemek veya gizli kapaklı işler için kullanılmasının son derece mantıksız oladuğunu açıkça göstermektedir.
Nitekim, bu odanın son derece şeffaf ve göz önündü bir mekan olduğu, duvardaki ekranlarda dış mekan güvenlik kamerası görüntüleri olduğu, operasyon sırasında TRT'nin yaptığı kamera çekimlerinde de açıkça görülmektedir.
Ayrıca, iddianamede aramızda sözde bir nöbet sistemi varmış ve bu sistemin içinde silahlar, telsizler ve nöbetçilerden oluşan nizami ve sistematik işleyen bir disiplin sistemi varmış gibi algılatılmaya çalışılan her şeyin aslında son derece makul, legal eşyalardan oluştukları, telsizlerin arazinin yapısı ve büyüklüğü nedeniyle arazide yapılan tadilat, tamirat işleri ile spor aktiviteleri vs de kullanılan sıradan ve legal ürünlerden ibaret oldukları da gözler önüne serilmiştir.
Dolayısıyla, ortada ne bir suç örgütü, ne bu suç örgütünün karargahı olan bir ev ve ne de bu suç örgütünün üyeleri ya da yöneticileri vardır. Ancak hayatın doğal akışı içinde yapılan gayet normal işler, güvenlik ve sağlık amacıyla alınan gayet akılcı ve gerekli tedbirler büyük bir önyargı ve iftira silsilesi sonucu birer suç unsuru haline getirilmeye çalışılmaktadır. Ortada bu açıklamalarımızın tersine iddianamedeki haksız ve uydurma müşteki iddiaları destekleyen aleyhte herhangi bir maddi delil, maddi gerçek olarak kabul edilebilecek elle tutulur bir obje ya da materyal de bulunmamaktadır.
Bunların yanı sıra, 11 Temmuz 2018 tarihli eş zamanlı emniyet operasyonu esnasında arama yapılan yüzlerce mekanda da iddianamede ileri sürülen sözde ithamlarla ilgili tek bir suç üstü veya gayr-ı ahlaki bir tespit de yapılamamıştır. İddianamede yer alan bu tür iddialar ile amaçlananın ise gerek kamuoyu nezdinde infial uyandırmak, gerekse mahkeme nezdinde zihinlerde sözde ortada bir örgüt varmış algısı yaratmak olduğu ortadadır.
Sayın Adnan Oktar ve biz arkadaşlarının yaşantısına, ileri sürülen tüm bu delilsiz ve belgesiz uydurma itham ve iddialara önyargılardan ve dezenformasyondan arınmış, samimi bir gözle bakıldığında ortada hukuka aykırı hiçbir suç veya örgüt olmayıp; aksine vatanına, milletine, devletine delice bağlı, son derece dürüst yetişmiş, Kuran ahlakıyla ahlaklanmış, Atatürkçü, milliyetçi, muhafazakar, haramın yanından dahi geçmekten imtina eden, güvenilir sevgi dolu bir arkadaş topluluğu olduğumuz açıkça görülecektir. Dolayısıyla husumetli müştekilerin iddianamede yer alan mesnetsiz ve delilsiz uydurma itham ve isnatlarına hiçbir şekilde itibar edilmemelidir.
Saygılarımızla kamuoyunun bilgisine sunarız.