Yargılanmakta olduğumuz dava dosyası kapsamında iddia makamı hazırlanmış bulunan Esas Hakkındaki Mütalaa'da, 2006 senesinde hakkımızda yürütülmüş ancak takipsizlik ve düşme kararı ile sonuçlanmış iki ayrı soruşturma kararı ile, 2007 senesindeki Yargıtay 8. Ceza Dairesi kararlarına yer verilmiş, ancak, kararlar çarpıtılarak sözüm ona bunlar hakkımızdaki “örgüt” suçlamasına ilişkin aleyhte bir delilmiş gibi sunulmaya çalışılmıştır.
İddia makamı bu iddiasını, Yargıtay'ın o dönemde “bizleri güya çıkar amaçlı bir suç örgütü olarak nitelemiş olmasına rağmen, suç teşkil eden fiiller sözüm ona ZAMAN AŞIMINA GİRDİĞİNDEN DOLAYI cezalandırılmamış” olduğu şeklinde KURGUSAL BİR VARSAYIMA DAYANDIRMIŞTIR. OYSA GERÇEKLER BÖYLE DEĞİLDİR.
Çünkü iddia makamının, hakkımızdaki “örgüt” suçlamasına ilişkin olarak güya aleyhimize bir delilmiş gibi gösterip, çarpıtarak kullanmaya çalıştığı geçmiş tarihli bu dava ve takipsizlik kararları, GERÇEKTE ALENEN LEHİMİZDE OLAN KARAR ve DELİLLERDİR.
–1–
Esas Hakkındaki Mütalaa'da atıfta bulunulan davanın yargılaması o dönem, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesince yapılmış ve yargılama neticesinde toplam 74 kişi hakkında KISMEN TAKİPSİZLİK, KISMEN BERAAT, KISMEN DE ZAMAN AŞIMI KARARI VERİLMİŞTİR. Buna göre;
Bu kişilerin ikisi, “CÜRÜM İŞLEMEK İÇİN TEŞEKKÜL OLUŞTURMAK VE YÖNETİMİNDE YER ALMAK VE TEHDİT İLE MENFAAT SAĞLAMAK” (TCK m.313/1-4, 192/1, 31, 33 ve 40) suçlarından,
Diğer dört kişi ise “CÜRÜM İŞLEMEK İÇİN TEŞEKKÜL OLUŞTURMAK VE TEHDİTLE MENFAAT SAĞLAMAK” (TCK m.313/1, 192/1,31,33) suçlarından yargılanmışlardır.
İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama nihayetinde 22.01.2007 tarih, 2006E, 2007K. sayılı BERAAT KARARI VERİLMİŞ VE KARAR KESİNLEŞMİŞTİR.
Özetlersek; o dönemde Adnan Bey ve arkadaşlarımız hakkında yürütülen örgüt soruşturması ve devamında açılan dava neticesinde; GÜYA MİLİTANMIŞ GİBİ TARİF EDİLİP EN AKTİF KİŞİLER OLARAK NİTELENEN 58 KİŞİ HAKKINDA EN BAŞTAN TAKİPSİZLİK KARARI VERİLMİŞ, KİLİT POZİSYONDA ve YÖNETİCİ OLARAK NİTELENEN 6 KİŞİ HAKKINDA BERAAT KARARI VERİLMİŞ, GERİYE KALAN 10 KİŞİ HAKKINDA İSE YARGILAMA SÜRESİ YETMEDİĞİNDEN ZAMAN AŞIMI KARARI VERİLMİŞTİR. Yani ortada aleyhe yorumlanabilecek veya suiistimal edilebilecek sözüm ona bir “ÖRGÜT” konusu o zaman da yoktur. Her şey ayan beyan ortadadır ve mezkur yargı kararları ortada BİR ÖRGÜT BULUNMADIĞINI açıkça ispat etmektedir.
Dolayısıyla sözüm ona aleyhimizdeymiş gibi gösterilmeye çalışılan ama aslında yukarıda detaylarıyla açıkladığımız üzere; ALENEN LEHİMİZDE OLAN GEÇMİŞTEKİ KESİNLEŞMİŞ TAKİPSİZLİK ve BERAAT KARARLARINA RAĞMEN, bunların iddia makamı tarafından çarpıtarak bugün yargılanmakta olduğumuz davadaki ''örgüt suçlamasına'' dayanak yapılmaya çalışması hem hukuka aykırı hem hatalı hem de iyi niyetle bağdaşmayan bir harekettir.
Bu durum aynı zamanda, geçmişte yapılan ve yargılananlar lehinde neticelenen bu davaların dışında, aslında iddia makamının elinde tutunacak başka hiçbir şeyinin olmadığının da somut bir göstergesidir.
İddia makamının, Esas Hakkındaki Mütalaası'nda kendisinin de sıklıkla vurguladığı üzere;
Dolayısıyla, iddia makamının bu ikrarı, daha en başta kendiyle çelişmesine sebep olmuştur. Çünkü ilk günden bu yana söylediğimiz üzere, şuan ki yargılamanın devam ettiği davadaki örgüt kurma, yönetme, üye olma suçlamaları mükerrer suçlamalar olup CMK m. 223/7 gereğince bunların reddi gerekmektedir. Şöyle ki;
Bir sanık hakkında belirli bir fiilden dolayı verilmiş olan hüküm, kesinleştikten sonra herkesi bağlayıcı bir nitelik taşır. Kesin hükmün bulunmasının kabulü için açılan davanın, sanığın ve fiilin aynı olması gerekmektedir. Açılan davanın aynı olmasından maksat, bir ceza mahkemesi tarafından CMK md. 223’te sayılan hükümlerden birinin verilmiş olması ve bunun kesinleşmesidir. Bu kesin hüküm beraat veya mahkûmiyet olabileceği gibi, düşme, red veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı da olabilir.
Böylece aynı sanık ve fiil hakkında kesinleşmiş bir hüküm varsa, yeni bir ceza davası açılamaz. Açılmışsa da CMK md. 223/7 gereğince “RED KARARI” verilmelidir.
Buna göre, Adnan Bey ve arkadaşlarımıza bugün isnat olunan “örgüt kurmak ve yönetmek” fiilleri, daha önceki yargılamalara da konu olması ve o yargılamalarda da kesinleşmiş TAKİPSİZLİK ile BERAAT KARARLARI verilmiş olması nedeniyle, aynı isnatların bugünkü davaya tekrar konu edilmesi CMK md. 223/7'ye aykırılık teşkil etmektedir.
Bu vesileyle,
Bugün yargılanmakta olduğumuz davanın Esas Hakkındaki Mütalaasında, yargılananlar hakkındaki örgüt iddiasına ilişkin güya aleyhte bir delilmiş gibi çarpıtılarak sunulmaya çalışılan eski tarihli yargı kararları, aslen bizim lehimizde verilmiş masumiyetlerimizi ispat eden kararlardır. İddia makamının, hukuktan ve iyi niyetten uzak bir tavırla, yargılananlar lehinde geçmişte verilmiş bu kesinleşmiş mahkeme kararlarını, mütalaasına sanki bunlar aleyhimizdeymiş gibi göstermeye çalışması aleni bir acziyet ifadesidir.
Ayrıca, geçmişte verilmiş lehimizdeki bu kesinleşmiş mahkeme kararları sebebiyle ORTADA BİR ÖRGÜT DİYE BİR ŞEY OLMADIĞINDAN, bugün Silivri 30. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın CMK md. 223/7 aykırı olmasından dolayı, hukuken REDDEDİLMESİ GEREKMEKTEDİR.
Değerli kamuoyunun bilgilerine sunarız.
Saygılarımızla...