ABDURRAHMAN DİLİPAK BİLMELİDİR Kİ  KURAN’A GÖRE, ZİNA İFTİRASI ATANIN HİÇBİR SÖZÜNE İTİBAR EDİLMEZ!

Abdurrahman Dilipak, yazarı olduğu Yeni Akit gazetesinde 18 Ağustos 2018 tarihinde yayınlanan “J. Lopez’den J. Epstein’e!” başlıklı yazısında Sayın Adnan Oktar’a yönelik hiçbir delil, kanıt göstermeden sadece birkaç basın ve medya kuruluşunun yaptığı gerçek dışı haberlere dayanarak “zina isnadı”nda bulunmuştur.

Dilipak, her yerde kendisinin Müslüman olduğunu söylemesine karşın, genelde Kuran hükümlerini –haşa– ölçü almayan bir üslubu alışkanlık edinmiştir.

Yüce Allah, Kuran’da bir Müslümana “zina iftirasında” bulunulduğunda diğer Müslümanların “Bu, açıkça uydurulmuş iftira bir sözdür” diyerek hüsnü zanla yaklaşmalarını emretmiştir. Bir kimseye karşı zina isnadında bulunanların ise “dört şahitle gelmeleri” gerektiğini bildirmiştir:

Onu işittiğiniz zaman, erkek mü'minler ile kadın mü'minlerin kendi nefisleri adına hayırlı bir zanda bulunup: "BU, AÇIKÇA UYDURULMUŞ İFTİRA BİR SÖZDÜR" demeleri gerekmez miydi? 

Ona karşı DÖRT ŞAHİTLE gelmeleri gerekmez miydi? Şahitleri getirmediklerine göre, artık onlar Allah Katında yalancıların ta kendileridir.

Eğer Allah'ın dünyada ve ahirette sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız dedikodudan dolayı size büyük bir azap dokunurdu. 

O durumda SİZ ONU (İFTİRAYI) DİLLERİNİZLE AKTARDINIZ VE HAKKINDA BİLGİNİZ OLMAYAN ŞEYİ AĞIZLARINIZLA SÖYLEDİNİZ VE BUNU KOLAY SANDINIZoysa o Allah Katında çok büyük (bir suç)tür. 

Onu işittiğiniz zaman: "Bu konuda söz söylemek bize yakışmaz. (Allah'ım) Sen Yücesin; bu, BÜYÜK BİR İFTİRADIR" demeniz gerekmez miydi? (Nur Suresi, 12-16)

Görüldüğü gibi, Kuran ayetleri son derece açıktır. Bir Müslümana, delilsiz yani dört şahit göstermeden zina isnadında bulunmak haramdır. Ayetin hükmü gereği, Müslümanlara zina iftirası atıp ve dört şahit getiremeyenler “Allah Katında yalancıların ta kendileri”dir. Yani artık, "KENDİLERİNE GÜVEN OLMAYAN" insan oldukları, dolayısıyla herhangi bir konudaki şahitliklerinin de bundan sonra geçersiz olduğu bildirilmektedir.

Buradan da açıkça anlaşılmaktadır ki, Abdurrahman Dilipak, Sayın Adnan Oktar'a yönelik asılsız ve gerçek dışı ithamlarında Kuran’ı değil, kin ve öfkesini esas alarak büyük bir harama girmiştir. Bu nedenle, Yüce Rabbimiz’in ayette bildirdiği gibi “Allah Katında çok büyük (bir suç)” işlemiştir.

Bir mümin olarak kendisine önemli tavsiyemiz, bu ağır vebalden kurtulmak için acilen tevbe, istiğfar edip bundan sonra da Kuran'a aykırı söz ve davranışlara asla tevessül etmemesidir.

Dilipak aynı yazısında ayrıca, AK Parti tabanına hitap eden gazetelerin, Kurban Bayramı’nda dekolteli kadın resmi paylaşarak ve 6 Ağustos’ta gerçekleşen bir Jennifer Lopez konserini gündem yaparak AK Parti taraftarlarına kötü örnek olduklarını söylemektedir.

Dilipak şunu bilmelidir ki, AK Parti mensupları ve AK Parti gençliği son derece dindar olduğu kadar aydın, kültürlü, kadın haklarına saygılı, bağnazlıktan uzak, modern bir anlayışa sahiptir.

Dilipak, AK Parti’nin kadınlara karşı, kendisi gibi mesafeli bir çizgiye gelmesini istiyor olabilir. Fakat doğru olan Dilipak'ın bu düşüncesi değildir. Doğru olan tam tersine, Dilipak’ın AK Parti gibi kadınlara saygılı, kadınların hak ve hürriyetlerini savunan, destekleyen makul ve modern bir çizgiye gelmesidir.

AK Parti’nin kurucusu, Milli Liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan modern ve aydın bir Müslümandır. AK Parti gençliği de modern ve kaliteli bir gençliktir. Dolayısıyla Dilipak, AK Parti camiasına kendi ortodoks, gelenekçi dünya görüşünü empoze etmeye çalışmak yerine, Sayın Erdoğan gibi Kuran'a tam bağlı samimi, halis, akılcı bir Müslüman olmaya çalışması, Sayın Cumhurbaşkanımıza uyması en doğru davranış şekli olacaktır.

Ne aslını bilmediği kulaktan dolma dedikodulara, yalan ve iftiralara itibar edip Müslümanları karalamak ne de modernliğe karşı olmak kendisine dünyada ve ahirette hiçbir şey kazandırmayacağı gibi Allah esirgesin ahirette hiç beklemediği bir durumla karşılaşmasına neden olabilir.

Dilipak yazısında, hakkında hiçbir bilgisi ve şahitliği olmadığı halde Sayın Adnan Oktar’a "ZİNA İSNADI"nda bulunarak ÇOK BÜYÜK BİR İFTİRA GÜNAHI işlediği gibi yazısını okuyan bazı cahil ve Kuran bilgisinden yoksun kişilerin de kendisi gibi aynı kötü zan ve iftira günahlarını işlemelerine vesile olmaktadır. Bu durum da işlediği günahın vebalini, kötü zanna sevk ettiği kişiler adedince katlanarak artırmaktadır.

Abdurrahman Dilipak'ın, hem kendisinin hem de başkalarının doğru yoldan sapmalarına neden olacak son derece hatalı Kuran dışı tutum ve zihniyetini bir kenara bırakarak tüm gayretini Kuran'ı ölçü almaya, Kuran ahlakını yaşamaya ve Kuran ahlakının getirdiği dürüstlük, adalet, hakkaniyet gibi güzel vasıfları benimsemeye çalışması, haramdan, zulümden, iftira ve dedikodudan uzak durması kendisi için son derece hayırlı olacaktır.