251 şehit verdiğimiz 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimine kalkışan FETÖ’nün devlete meydan okumaya cüret edebilecek kadar güçlenmesindeki en önemli unsur, yıllar içerisinde başta askeriye, emniyet, adli makamlar olmak üzere birçok kritik devlet biriminde, eğitim-öğretim kurumlarında ve medyada yerleşmiş kadrolarının bulunmasıydı.
Devletimiz bu hain darbe kalkışmasından sonra tam da olması gerektiği gibi çok hızlı ve keskin bir refleks göstermiş devlet içerisine çöreklenmiş bu hain yapıyı çok büyük ölçüde söküp atmıştır. Az sayıda da olsa bu yapının kripto uzantıları kendilerini hala gizleyerek varlığını sürdürmekte ve sinsi faaliyetlerine devam etmektedir. Ancak pek yakın bir zamanda tüm kalıntılarıyla birlikte bu hain yapı tamamen yok edilmiş olacaktır.
Ne var ki FETÖ'nün ülkemizden tamamen silinmesi, halen son derece yoğun ve aktif faaliyet gösteren diğer bazı tehlikeli paralel devlet yapılanmalarını gözlerden kaçıracak bir rehavet ve yanılgıya neden olmamalıdır.
Zira, her fırsatta kışkırtıcı, ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı bir dil kullanarak toplumun sinir uçlarını tahrik etmeyi hedefleyen ve kendilerini (sözde) medya grubu olarak tanımlayan tehlikeli bir güruh gittikçe palazlanarak bu provokatif faaliyetlerini tırmandırmaktadır. Yaptıkları haberlerle toplumu yanlış yönlendirmenin yanında yargıya müdahale sayılabilecek birçok hukuksuz faaliyete de imza atmaktadırlar.
‼️ Bilinçli ve kasıtlı olarak iç çatışmaları körükleyen ve bunların zeminin hazırlayan,
‼️ Sözde Hükümeti ve Sayın Cumhurbaşkanımızı destekliyor gibi görünüp sivri dili, keskin ve fütursuz üslubuyla Hükümete karşı da akıl almaz bir öfke oluşmasına sebep olan,
‼️ Çirkin ve pervasızca sarf ettiği nefret söylemleriyle toplumun çeşitli kesimlerinde dindar insanlara yönelik olumsuz bir imaj, derin bir kin ve nefret oluşmasına sebep olan,
‼️ Bu iki yüzlü ve sinsi yöntemle dindar ve muhafazakar camianın baskı altına alınmasını hedefleyen,
‼️ Farklı din, inanç ve yaşam tarzına sahip insanları sık sık hedef göstererek barış, kardeşlik ve sevgi ortamını ortadan kaldırmak için sistemli bir politika izleyen,
‼️ Toplumu bir arada tutan demokrasi, hukuk, hoşgörü, merhamet gibi tüm güzel değerleri adeta kökünden dinamitleyen,
‼️ 80 öncesi kardeşin kardeşe silah doğrulttuğu bir Türkiye’yi yeniden oluşturmayı adeta azmetmiş
bu sinsi ve şer yapılanma uzun yıllardan beri birçok insanın gözünden kaçmaktadır. Fanatik, ideolojik, meczup bir güruh olarak görülüp ciddiye alınmadığı için on yıllardır alttan alta yürüttüğü sinsi tahribat fark edilmemektedir.
Oysa, emniyetten adliyeye, vakıflardan derneklere kadar birçok resmi kurum veya sivil örgütlenmede taraftarları bulunan bu KRİPTO YAPI, destekçilerinin sahip olduğu imkanlarla aslında uzun zamandan beri varlığını sürdüren ve giderek daha çok palazlanan gizli ve paralel bir devlet yapılanmasıdır. Derin devletin, dezinformasyonlar yaymak, dindar ve muhafazakar kesimi kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek, tahrik etmek, gerektiğinde sokağa dökebilmek amacıyla sahaya sürdüğü kara propaganda kanadının en büyük unsurlarındandır. Devletimizin bekası açısından çok büyük bir tehlike arz eden bu yapılanma devletin üst makamlarında görev alan bir kısım yöneticileri bile etkileyebilecek bir güce ulaşmıştır.
Son dönemde daha da güçlenen ve bu gücün verdiği sarhoşlukla kendini dokunulmaz gibi gören, kişi, kurum, mevki ve makam gözetmeksizin insanlara kendince ayar vermeye çalışan bu yapıya karşı daha fazla geç kalınmadan gerekli hukuki önlemlerin alınması gerektiği açıktır. Zira, bu yapı kendince hükümete ve devlete akıl veren, hatta onları hiza etmeye kalkışan, şaşırtıcı bir şekilde hesap sorma gücünü kendinde gören çirkin ve pervasız bir şımarıklık içindedir. 4 bin yıllık Türk devlet geleneğini, örfünü ve aklını takdir edemeyen bu derin devlet ucubesinin nasıl bir tehlike oluşturduğunu görebilmek önemlidir.
Muhafazakâr olsun, liberal olsun, sağcı olsun, solcu olsun, toplumun hemen her kesiminden tepki ve nefret alan kışkırtıcı ve tiksinti verici üslubunu adeta alameti farikası haline getiren bu provokasyon grubu ülkeyi bölmeye, parçalamaya, istikrarsızlaştırmaya, toplumsal dokuyu tahrip etmeye yönelik kapsamlı bir projenin önemli bir koludur.
Normalde ise esas olan, kamuya açık platformlarda yayın yapan ve geniş kitlelere ulaşabilme imkanına sahip her türlü yazılı veya görsel basın-yayın organlarının öncelikli olarak toplumda yatıştırıcı, uzlaştırıcı, birleştirici bir çizgi benimsemesidir. Ancak bu şekilde devlete, millete ve gelecek kuşaklara fayda sağlayabilir, birleştirici, bütünleştirici ve uzlaştırıcı bir rol oynayabilirler. Bunun aksine, ayrıştırıcılık, kışkırtıcılık yapmak, çatışmaları körüklemek, insanları birbirlerine düşürmek, algı yönetimleri, galeyan üslupları ve tahrik politikaları benimsemek, kara propagandalar yürütmek o medya topluluğunun tümüyle farklı, karanlık ve örtülü amaçlara hizmet ettiğinin en açık ve net göstergesidir.
Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.
Adnan Oktar Davası Hakkında Daha Geniş Bilgi İçin |