Türkiye’de son 3 yıldır özellikle gençler arasında artan sevgisizlik, bencillik, karamsarlık, gelecek korkusu, amaçsızlık, umutsuzluk gibi olumsuz duygular ülkemiz için ileride telafisi mümkün olmayacak çok ciddi sonuçlar doğurma riski taşımaktadır. Bu duruma sebep olarak ekonomik ve sosyolojik pek çok etken sıralanabilir elbette. Gerçekte ise bunun tek sebebi, topluma aralıksız olarak “tesadüfen var olmuş, amaçsız ve sorumsuz bir tür hayvan oldukları, bencil, acımasız olmaları gerektiği” telkinini veren Darwinist propagandanın var gücüyle devam ediyor olmasıdır.
Hayatının hemen her yerinde karşılaştığı, büyük gazete ve dergilerde sürekli rastladığı Darwinist-materyalist ideolojiyle adeta büyülenen ve dinsizliğe sürüklenen bir gençlik meydana gelmiştir. Darwinizm dünya üzerinde, devlete bağlı okullarda resmi olarak okutulan, devlet kurumlarınca korunup teşvik edilen, dünyaca ünlü bilim adamları tarafından savunulan, bilim kisvesi altında toplumlara empoze edilen, bugün insan yaşamı üzerindeki en hakim ideolojidir.
Yakın dönemde Türkiye'deki Z kuşağı üzerinde yapılan bir araştırma, kendisini inançsız olarak niteleyen gençlerin sayısının %28,5 olduğunu raporlayarak bu acı gerçeği gözler önüne sermektedir (https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27de_dinsizlik). Başka bir araştırma sonucuna göre de kendisini dindar olarak tanımlayan gençlerin oranının birkaç sene içerisinde %4 gibi büyük bir oranda gerilemesi, ateist olanların sayısının ise %3’lere kadar çıkması, gençlerin içinde bulunduğu manevi çöküntünün boyutunu ortaya koymaktadır (https://tr.sputniknews.com/yasam/201901031036915063-kondanin-toplumsal-degisim-raporu-yayinlandi/).
Bugün Türkiye'de modernlikten, bilimden, sanattan, müzikten, danstan zevk alan, gezmeyi eğlenmeyi seven, özgür, neşeli, rahat bir hayat yaşamak isteyen genç bir nesil vardır. Özlem duyduğu bu hayatı, sözde din adı altında gülmeyi, eğlenmeyi, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, hatta gülmeyi bile yasaklayan, gerçekte ise İslam'a ve Kuran'a tamamen aykırı ve zıt olan bağnaz anlayışta bulması ise mümkün değildir. Bu nedenle de gençler farklı alternatif arayışlarına girmekte, bağnazlığa tepki olarak dinsizliğe ve ateizme yönelmektedir.
Z kuşağı gençleri istedikleri yaşam tarzını Türkiye’de elde edemeyeceklerini düşündükleri için de ilk fırsatta ülkelerini terk etmeyi planlamaktadır.
Bir araştırmada gençlerin %62,5’i "İmkânınız olsa yurt dışında yerleşip, orada yaşamak ister misiniz?" sorusuna "EVET" demiştir. "Size kalıcı olarak başka bir ülke vatandaşlığı verilse ülkeyi terk edip bu ülkede yerleşmeyi düşünür müsünüz?" sorusuna ise gençlerin %64’ü "EVET" diye yanıt vermiştir.
Gençlik Araştırması’nın sonuçlarına göre ise 18-29 yaş arasındaki gençlerin %76'sı daha iyi bir gelecek için yurt dışında yaşamak istemektedir. %64’ü ise başka ülke vatandaşlığı için Türkiye'yi terk etmeye hazır olduğunu ifade etmiştir.
Bu istatistikler ülkemiz açısından dehşet verici bir durumdur.
Özetle; bir yandan Darwinizm’le zehirlenen diğer yandan bağnaz zihniyetle İslam'dan, Kuran'dan uzaklaştırılmaya çalışılan bir gençlikle birlikte geleceğimiz elimizden kayıp gitmektedir...
Türkiye’nin bekasını tehlikeye atacak bu hayati sorunla başa çıkmanın tek yolu, gençlere ulaşabilmek, onları anlamak, onlarla iletişim kurabilmek, onları Darwinizm ve bağnazlık belalarından kurtararak Kuran’a dayalı gerçek İslam’ı tanıtmaktır. Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının on yıllardır yapmış oldukları ilmi ve imani çalışmalar, işte tam da bu amacı gözetmektedir.
Sayın Adnan Oktar yaklaşık 40 yıldan bu yana;
✔︎ Darwinizmin bilimsel geçersizliğini, ateist-materyalist felsefeyi ayakta tutabilmek için salt ideolojik olarak desteklenen dünya tarihinin en büyük bilimsel sahtekarlığı olduğunu,
✔︎ Bugün nerdeyse bütün İslam ülkelerinde din adı altında insanlara Kuran'a tümüyle zıt bağnaz bir zihniyetin dayatıldığını, insanların da farkında olmadan bu sapkın zihniyeti gerçek İslam sandığını
tüm delilleriyle, en ince ayrıntılarıyla gözler önüne sermiştir.
Yine Sayın Adnan Oktar 40 yıl boyunca;
✔︎ Her yerde ana konunun sevgi olması gerektiğini,
✔︎ Tüm meselelerin sevgiyle çözüleceğini,
✔︎ Sevginin devlet politikası haline getirilmesinin önemini
sık sık vurgulamıştır.
Nefretin önlenmesi için anayasaya kanun maddesi eklenmesi gerektiğini savunmuştur. Hep İslam’ın sevgi dini olduğunu anlatmış ve Kuran ahlakını yaymak için çalışmıştır. Adnan Bey’in tüm faaliyetlerinin esası sevgidir.
Adnan Bey dünya çapındaki faaliyetleriyle, Darwinizm’in ve materyalizmin geçersizliğini bilimsel olarak ortaya koymuş, Allah’ın varlığının delillerini, iman hakikatlerini, Kuran mucizelerini anlatmış, herkesi Allah sevgisine, sevgiye, iyiliğe, fedakarlığa, yardımseverliğe, dostluğa davet etmiş, neşeyi, sevinci ve özgürlüğü savunmuş, gençlere milli ve manevi şuur kazandıran hayati çalışmalara imza atmıştır.
Ayrıca Sayın Adnan Oktar, Müslümanların;
✔︎ Modern, aydın, bilgili, sanata, estetiğe, kaliteye önem veren,
✔︎ Görgüyü, neşeyi, güzelliği, eğlenmeyi bilen,
✔︎ Kültürlü, milli ve manevi yönü kuvvetli,
✔︎ Devletine milletine bağlı,
✔︎ Son derece özgür ve kendine güvenli
kişiler olduklarını anlatmıştır.
Din ile modernliğin asla çelişmediğini, asıl uzak durulması gereken zihniyetin, Kuran’a zıt ve hurafelerden oluşan bağnazlık olduğunu her vesileyle en güzel ve en samimi bir şekilde savunmuştur. Gerek kaleme aldığı 350'ye yakın eseriyle gerek A9 TV programlarındaki sohbet ve anlatımlarıyla gerek sayıları bini geçen internet siteleriyle, başta gençlerimiz olmak üzere çok büyük bir kesimin dine ısınmasına, Allah'ı tanıyıp sevmesine, İslam'ı, Kuran'ı anlamasına, tahkiki imanı kazanmasına, milli şuurun manevi değerlerin yükselmesine vesile olmuştur. Bu çalışmalar aynı zamanda dindar ve milliyetçi sağ görüşün, dolayısıyla AK Parti’nin tabanını oluşturmuştur.
40 yıldır eşi benzeri görülmemiş bir çabayla İslami tebliğini, ilmi ve imani faaliyetlerini yürüten Sayın Adnan Oktar’ın tüm bu çalışmalarının en önemli neticelerinden birisi de AK Parti’nin 18 yıllık sarsılmayan iktidarıdır. Milli ve manevi bilince sahip, modern ve dindar bir neslin yetişmesinde Sayın Adnan Oktar’ın çalışmaları çok büyük bir önem arz etmektedir. Adnan Bey, İslam’ın bütün güzellikleri içinde barındıran bir özgürlükler dini olduğunu anlatarak gençlerin dine yönelik ön yargılarını kırmış, kalplerinin İslam’a ısınmasına vesile olmuştur. İşte AK Parti iktidarı da bu samimi ve modern dindar zemin üzerine inşa edilmiştir.
Tüm bunlara karşın, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları tutuklandıktan sonra
✘ Dünya çapında yapılan en kapsamlı ve en etkili tebliğ faaliyetleri durdurulmuştur.
✘ 7/24 Allah’ın anıldığı, Allah'ın varlığının, Darwinizm’in bilimsel geçersizliğinin, yaratılış gerçeğinin, iman hakikatlerinin, Kuran mucizelerinin anlatıldığı, sevginin, milli birlik ve beraberliğin aşılandığı yegane TV kanalı olan A9 televizyonu ve Harun Yahya internet siteleri kapatılmıştır.
✘ Tamamı Kurani, imani ve bilimsel olan, 350'ye yakın eserden oluşan Harun Yahya Külliyatı ülke içinde yasaklanarak, toplatılıp imha edilmeye başlanmıştır.
Gençliğe ulaşarak gerçek İslam’ı onlara tebliğ eden yegane topluluğun ve faaliyetlerinin engellenmesiyle birlikte AK Parti’nin gençlerle olan iletişim köprüleri de yıkılmıştır. O zamandan bu zamana kadar geçen süre zarfında gençlerimiz özellikle de Z kuşağı, karşı karşıya kaldığı bağnaz din anlayışı sebebiyle dini değerlerden neredeyse tümüyle kopmuş, bağnaz olacağına dinsiz olmayı tercih etmiştir. Böylece AK Parti gün geçtikçe oy ve taraftar kaybetmeye başlamış, gençlerle arasında adeta geçitsiz bir duvar örülmüştür.
Sayın Cumhurbaşkanımızın yakın zamanda başlattığı “94 ruhuna geri dönüş” hareketi yeni seçmen olacak Z kuşağına ve mevcut seçmen tabanına ulaşmak için hazırlanmış güzel ve ümit verici bir proje olsa da ilmi ve manevi çalışmalarla desteklenmedikçe bu girişimin başarıya ulaşması mümkün değildir. Yalnızca eskiyi özlemle anıp Necip Fazıl şiirleri okumanın, tecrübeli devlet adamlarını tekrar görevlendirmenin veya küskün siyasilere zeytin dalı uzatmanın AK Parti’yi eski gücüne, etkisine ve başarısına döndürmesi mümkün görünmemektedir.
Asıl yapılması gereken şey gençleri sıkmadan, baskıcı ve zorlayıcı olmadan, onların ilgi gösterip heyecan duyacakları şekilde, akılcı ve modern bir tarzda maneviyatlarına yönelik ilmi çalışmalar yapmaktır. Bunu da ancak sivil toplum örgütleri, devletin de desteğini alarak en güzel ve en etkili biçimde gerçekleştirebilir.
Bu amaç doğrultusunda,
✔︎ DEVLETİMİZİN VERECEĞİ GÖREVİ HAKKIYLA YERİNE GETİREBİLECEK,
✔︎ GENÇLERLE DİYALOG KURABİLECEK,
✔︎ GENÇLERİ İÇİNDE BULUNDUKLARI MANEVİ BUHRANDAN KURTARIP DEVLETİNE, VATANINA, MİLLETİNE FAYDALI HALE GETİREBİLECEK,
✔︎ KIZIL ELMA ÜLKÜSÜNE SAHİP,
✔︎ MİLLİ ŞUURU YÜKSEK, MANEVİYATI KUVVETLİ,
✔︎ ÜLKESİNİ TERK ETMEYİ DEĞİL ÜLKESİNE HİZMET ETMEYİ AMAÇLAYAN,
✔︎ ONLARI TÜRKİYE’NİN BEKASININ TEMİNATI OLAN BİREYLER HALİNE DÖNÜŞTÜREBİLECEK
EN ETKİLİ ÇALIŞMALAR KUŞKUSUZ SAYIN ADNAN OKTAR’A AİTTİR.
Yüce Devletimiz vatan ve millet sevdalısı Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına kurulan kumpası bozup, adalet yerini bulduğu andan itibaren Adnan Bey ve arkadaşlarının her biri önceden olduğu gibi var gücüyle Devletimizin bekasına hizmet etmeye, milliyetçi ve vatansever bir gençlik yetiştirmeye kaldığı yerden devam edeceklerdir.
Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.
ADNAN OKTAR DAVASI VE DAVA SÜRECİNDEKİ HUKUKSUZLUKLAR HAKKINDA DETAYLI BİLGİ EDİNMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKLERİ ZİYARET EDEBİLİRSİNİZhttps://adnanoktardavasindakihukuksuzluklar.blogspot.comhttps://www.net-cevap.com |