Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın yargılandıkları davanın müştekilerinden Sayın Mine Kırıkkanat, 6 Ağustos 2020 tarihinde 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ifade verdi. Sayın Mine Kırıkkanat’ın ifadelerindeki yanılgılara ve gerçek dışı ithamlara kısaca değinmeden önce, şu hususu önemle ifade etmek isteriz:
Sayın Mine Kırıkkanat, kültürü, görgüsü, cesareti, modernliği, dışa dönüklüğü, keskin zekası, birikimleri, sebatkarlığı, inandığı değerler uğruna gösterdiği kararlılık ile ülkemiz için çok önemli bir değerdir, çok kıymetli bir hanımefendidir.
Kendisi, duruşma sırasında Allah’a olan inancını ve Allah’ın kendisini koruduğuna inandığını da söylemiştir; bu bizlerin kendisine olan sevgi ve saygımızı çok daha fazla artırmıştır.
Bizler sevgi, dostluk, barış ve iyilik insanlarıyız. İnsanlarla aramızda, değil bir husumet veya kavga, gerginlik dahi olmasını kesinlikle istemeyiz.
Ne var ki, geçmişte yaşanmış yanlış anlaşılmalar ve Sayın Kırıkkanat’ın hakkımızda hep yanlış bilgilendirilmiş olması kendisinin bize karşı ön yargılı davranmasına neden olmuştur. Ancak zamanın tüm bu ön yargıları ve yanlış anlaşılmaları gidereceğine gönülden inanıyoruz.
Sayın Mine Kırıkkanat’ı gerçekler konusunda bilgilendirmek, kendisine aktarıldığı, anlatıldığı gibi tehlikeli veya gizemli bir camia olmadığımızı göstermek için, camiamızla ilgili iddiaları hakkındaki gerçekleri kısaca aktarmak istiyoruz:
Sayın Kırıkkanat, duruşmadaki ifadesinde, Sayın Adnan Oktar’ın “Yaratılış Atlası” isimli kitabının Fransa’da kütüphanecilerin adına kadar gönderildiğini, “CIA tarafından verilmese o adreslerin bulunmasının mümkün olamayacağını” iddia etmiştir.
Oysa, günümüzde internet sayesinde her iletişim bilgisine yasal yollardan ulaşmak mümkündür.Sadece Fransa’da değil, her ülkede kütüphanelerin yöneticilerinin isimleri, posta adresleri, e-posta adresleri, telefon numaraları bu kütüphanelerin web sayfalarında yayınlanmaktadır. Örneğin Fransa Milli Kütüphanesi’nin iletişim bilgileri ve çalışanlarının isimleri, La Bibliothèque Nationale de France (Fransız Milli Kütüphanesi) kütüphanenin internet sitesinde yer almaktadır:
https://www.bnf.fr/fr/organisation-de-la-bnf
Gördüğümüz kadarıyla, Sayın Mine Kırıkkanat’ı çevresindeki bazı kişiler, camiamıza karşı son derece yanlış bilgilendirmiş ve yönlendirmişler, dünyanın her yerinde uygulanan bir kitap dağıtım konusu dahi bizle ilgili şüpheler duymasına neden olmuştur.
Sayın Mine Kırıkkanat’ın milli hassasiyetlerini çok iyi anlıyoruz. Sayın Mine Kırıkkanat’ın, CIA, MOSSAD gibi yabancı istihbarat kurumlarıyla herhangi bir bağlantımız olmadığı konusunda kalbi müsterih olmalıdır. Sayın Adnan Oktar ve camiamız, yerli ve millidir.
Camiamız milli ve manevi değerlerimize fedakarane bir bağlılık duyan, devletimizin daima yanında, milli çıkarlarımız için canını feda etmeye hazır bireylerden oluşmaktadır, birlik ve beraberlik amacımız da budur.
Ayrıca şu çok önemli bir husustur ki; Allah’ın varlığının bilimsel delillerini anlatan bir kitabın Avrupa’ya dağıtılması, CIA ve MOSSAD’ın en son isteyeceği şeylerden biridir. Değil böyle bir çalışmayı desteklemek, bunun için adres bilgilerini sağlamak, bilakis bunu engellemek ister. Fransa’ya silah veya mühimmat gönderilmiş olsa, Sayın Kırıkkanat’ın CIA ve MOSSAD desteğinden şüphelenmesi yerinde olurdu. Ancak Avrupa’ya Allah’ın varlığını anlatan ve İslami değerlere göre yazılmış bir kitabın dağıtılmasında CIA ve MOSSAD’ın desteği olduğu hiç inandırıcı bir iddia değildir.
Elbette ki bizler de, CIA ve MOSSAD gibi istihbarat kuruluşlarının, Allah’ın varlığını, birliğini, İslamiyet’i anlatan kitapların okunmasını teşvik etmesini dilerdik, o zaman dünya sevgi, barış, güzellikle dolardı. Ancak şu an böyle bir durumun söz konusu olmadığı açıkça ortadadır.
Sayın Kırıkkanat, geçmişte camiamızdan bazı kişilerin kendisine açtıkları hakaret davalarının kendisi aleyhinde ceza ile sonuçlanmasıyla ilgili olarak, kendisini mahkum eden hakimlerin FETÖ ile bağlantılı olduklarını iddia etmiştir.
Geçmişte, Sayın Mine Kırıkkanat’ın Sayın Adnan Oktar ve camiamıza yönelik hakaretamiz ifadelerine yönelik açtığımız davalara bakan hiçbir hakim FETÖ iltisaklı çıkmamıştır, hatta hala görevlerinin başındadırlar. Bu iddia bu saygın hakimleri ve devletimizi de zan altında bırakmaktadır.
Bir kişinin doğrudan kişiliğine ve onuruna hakarette bulunulması TCK’da bir suç olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla, söz konusu davalarda Sayın Kırıkkanat’ın hüküm alması son derece doğaldır. Bunun ardında herhangi bir kumpas, kurgu, hile aramak nafiledir. Sadece hukuk işlemiştir.
Şunu da belirtmek isteriz ki, bunların tamamı geçmişte yaşanmış konulardır, yanlış anlaşılmalar olmuş olabilir. Geçmişte davalı olmak dostluğu, anlaşmayı engellemez. Zamanın bu tür anlaşmazlıkları, kırgınlıkları düzeltme özelliği vardır. Bizler, kendisine her zaman takdir ve sevgi duyguları içerisindeyiz.
Sayın Kırıkkanat, “dine yapılan hakaretle insanların ahlakını bozma, devleti içerden çürütmek görevini üstlenmiş. Bu şahsi kanımdır” diyerek, Sayın Adnan Oktar’ın ve camiamızın inancının, ülküsünün, yaşam amacının tam aksi bir iddiada bulunmuştur. Sayın Kırıkkanat’ın bizleri gerçekten hiç tanıyamamış olduğunu, hakkımızda ciddi yanılgılar içinde bulunduğunu görmek için bu cümlesi bile yeterlidir.
Sayın Adnan Oktar, 300’ün üzerinde imani kitabın yazarıdır. Bu kitaplarda Allah’ın varlığının bilimsel delilleri, Kur’an-ı Kerim’in mucizeleri, Peygamberlere olan sevgi, Kur’an ahlakının üstünlüğü, devlete bağlılığın ve devletin bekasının, vatanın bölünmez bütünlüğünün, milli ve manevi değerlerin önemi gibi konular çok akılcı ve ikna edici bir üslupla anlatılmaktadır.
Ahlakı zayıflatmak, devleti çökertmek isteyen bir insan, hangi amaçla bunun tam tersini amaçlayan konularda 300’ün üzerinde kitap yazar, yüzlerce konferans düzenler, gece gündüz, hiçbir maddi karşılık beklemeden TV yayınları yapar, belgeseller hazırlar?
Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın dini konulardaki hassasiyeti, saygısı ve özeni ise herkesçe bilinen ve görünen bir gerçektir. “İnşaAllah” yazarken Allah’a karşı duyulan saygıdan dolayı “A” harfini büyük yazdığı iddianameye bile geçen bir camiaya “dine yapılan hakaret” yakıştırması inandırıcılıktan son derece uzaktır.
Eğer Sayın Mine Kırıkkanat, “dine hakaret” ve “ahlak yapısını bozmak” sözleriyle bazı arkadaşlarımızın TV yayınlarındaki dekolteyi tercih eden kıyafetlerini ve danslarını kastediyorsa, modern, dışa dönük, aydın, özgürlükleri, kadın haklarını savunan bir hanım olarak bunu iddia eden en son kişi olmalıdır.
Aile ahlak yapısını dejenere ettiği öne sürülen dansı, dekolteyi ve müziği Türkiye, devletin resmi televizyonu olan TRT’den öğrenmiştir. Bugün tüm kanallarda dans, dekolte ve müzik içerikli programlar bulunmaktadır. Dekolteden, danstan suç örgütü çıkarma girişimi beyhudedir.
Bazı arkadaşlarımızın dekolte giyimlerinin ve danslarının hikmetlerini defaatle kamuoyuna açıkladığımız için tekrar burada yer vermiyoruz.
Asıl Türk aile yapısını dejenere eden şeyler fuhuş, kumar ve alkoldür. Devletin izni ve denetimi altında binlerce Türk kızının her gün ırzına geçilmekte, milyonlarca litre alkol tüketilmekte, milyarlarca liralık şans oyunları oynanmaktadır. Eminiz ki Sayın Mine Kırıkkanat da bunlardan son derece rahatsızlık duymaktadır. Kendisinin, dini ve ahlakı dejenere eden bu uygulamalara karşı yapacağı her çalışmada camiamız da kendisine gönülden destek verecektir.
Tüm bu hususlarla birlikte, ceza yasalarımızda “Türk Aile Yapısını dejenere etmek” diye bir madde yoktur. Bu ancak, sosyolojinin ve felsefenin alanına giren bir tartışma olabilir.
Sayın Mine Kırıkkanat ifadesinde, Gulf Times gazetesinin editörüne mektup yazarak, Sayın Adnan Oktar’ı şikayet ettiğini ve yazılarının yayınlanmasını engellemeye çalıştığını ifade etmiştir.
Kendisine ise Gulf Times editöründen, “Yukarıdan emir var, yazıları yayınlanmaya devam edecek” cevabının geldiğini aktarmıştır. Yukarıdan gelen emirden kastedilen muhtemelen gazetenin yöneticileri veya sahibidir, ne var ki Sayın Mine Kırıkkanat yine bu “yukarıyı” CIA olarak yorumlamıştır.
Oysa, Sayın Adnan Oktar’ın Gulf Times’da yayınlanan yazılarının sadece başlıkları dahi, CIA’in bu içerikteki yazıları teşvik etmeyeceğini, hatta mümkünse yayınlatmayacağını göstermektedir. Bu yazıların tamamı Türkiye Cumhuriyetinin ve İslam ülkelerinin menfaatlerini gözeten yazılardır. Bir kısmının başlıklarından örnekler vermek gerekirse:
Görüleceği gibi bu yazı içerikleri CIA’in destekleyeceği, yayınlanmasını isteyeceği başlıklar değildir; zira içlerinde Sayın Erdoğan’a destekten, İslam Birliği’nin kurulmasına kadar CIA’in karşısında olduğu birçok konu bulunmaktadır.
Gördüğümüz kadarıyla Sayın Mine Kırıkkanat bugüne kadar, Sayın Adnan Oktar ve camiamız hakkında yanlış intiba edinmiş, yanlış bilgilendirilmiştir. Camiamızı bizlerin çalışmalarından ve anlattıklarından dinlemesini ve öğrenmesini önemle ve içtenlikle kendisinden istirham etmekteyiz. Sayın Adnan Oktar ve camiamız, çalışmalarımızda ve savunmalarımızda anlattığımız değerleri savunan kişilerdir. Bazı kişilerin camiamızdanmış gibi kendilerini göstererek açtıkları sahte sosyal medya hesapları, bazı kişilerin dedikoduları, delilsiz, asılsız beyanları camiamızı tanımlamamaktadır.
Bizler, ülkemizin ve tüm dünyanın sosyolojik, politik, ekonomik ve toplum sağlığı olarak çok zorlu bir dönemden geçtiği ve sınandığı bu tarihi dönemde, Sayın Kırıkkanat gibi ülkemizin önemli değerlerinin aralarındaki kırgınlıkları, kızgınlıkları, anlaşmazlıkları bırakarak, milli ve manevi değerlerimiz, devletimizin bekası gibi ortak noktalarımızda birleşmemiz, güç ve fikir birliği yapmamız gerektiğine inanıyoruz.
Sayın Mine Kırıkkanat’tan saygı ve sevgiyle istirhamımız bu içten talebimizi dikkate alması, bizleri önyargısız olarak dinlemesidir.
Kamuoyunun bilgilerine saygıyla sunarız.