SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ’A AÇIK MEKTUP

Cumhuriyet Savcısı Serdar Akan'ın Hukuka Aykırı Tutum ve Davranışları ile Kendisinin Maocu Olduğuna Yönelik İddialar Hakkında Bilgilendirmedir.


Muhterem Cumhurbaşkanımız;

Kamuoyunda “Adnan Oktar Davası” olarak bilinen dava dosyasının hukuken bomboş olduğunu daha önce birçok kez dile getirmiştik. Ortada herhangi bir suç örgütü olmadığı gibi, tek bir suçun ya da suça ilişkin delilin, hatta bir karinenin dahi olmadığı konusunda hem kamuoyunu hem de Zatıalinizi bilgilendirmiştik.

11 Temmuz 2018 tarihinde Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımıza yönelik geniş çaplı bir polis operasyonu düzenlenmesine ve tüm arkadaşlarımızın tutuklanıp cezaevine gönderilmesine rağmen herhangi bir suç ya da suça ilişkin somut bir delil ortaya konulamamıştır. Bu durum davanın husumetli müştekileri ile onların işbirliği içinde oldukları bazı polis memurlarını ve bazı savcıları büyük bir açmaza sürüklemiştir.

İçinde bulundukları bu açmazdan kurtulabilmek amacıyla sözünü ettiğimiz kişi ve çevrelerin ortak bir çabayla SÖZDE ETKİN PİŞMANLAR ve SUNİ ŞİKAYETÇİLER DEVŞİRME ÇABASINA GİRİŞTİKLERİ, bunun için sayısız hukuk dışı yollara tevessül ettikleri ise çok geçmeden ortaya çıkmıştır.

BU AMAÇLA BİR YANDAN;

Husumetli Müştekilerle İşbirliği İçindeki Bazı Polis Memurları;

Sayın Adnan Oktar ya da arkadaşlarımızla hayatlarının herhangi bir döneminde herhangi bir vesileyle görüşmüş, tanışmış bazı hanımlar üzerinde baskı kurulmaya başlanmıştır. Uzun yıllardan beri arkadaşımız olan bazı hanımlar operasyondan bir süre öncesinden başlayan organize bir hareketle sosyal medyada hedef gösterilmiş, aileleri tehdit edilmiş, iş yerlerine ve sosyal ilişkileri bulunan her yere seri olarak haklarında karalama mesajları yollanarak baskı altına alınmışlardır.

Ayrıca, arkadaşlarımızın telefon rehberlerinde kayıtlı olan ya da sosyal medyadaki arkadaş listelerinde bulunan ne kadar genç kız veya hanım varsa, haklarında herhangi bir şikayet ya da suçlama da olmadığı halde, tek özellikleri sadece geçmişte bizlerle arkadaşlık etmek olduğu için, istisnasız şekilde İstanbul Mali Şube'ye çağırılmıştır. HATTA BİR KISMI HAKKINDA HUKUKA AYKIRI BİR ŞEKİLDE YURT DIŞI ÇIKIŞ YASAĞI KONULMUŞTUR.

Bir şeyden habersiz masum genç kız ve kadınlar, baskı altına alınarak “Eğer Adnan Oktar’dan ve arkadaşlarımızdan şikayetçi olmazlarsa, o zaman kendilerinin sanık olacakları, tutuklanacakları ve mallarına el konularak televizyonlarda teşhir edilecekleri.” tehditleriyle KORKUTULUP ŞİKAYETÇİ OLMAYA ZORLANMIŞLARDIR.

DİĞER YANDAN İSE;

İddia Makamı Olarak Dosya Savcısı Serdar Akan;

Bugüne kadar bir benzeri görülmemiş ve PKK, YPG, FETÖ, DAEŞ veya DHKP-C gibi eli kanlı terör örgütlerine dahi uygulanmamış bir uygulamaya imza atarak tutuklu arkadaşlarımızın “SÖZDE ETKİN PİŞMAN ya da ŞİKAYETÇİ OLMAYA ZORLANMALARI AMACIYLA” bulundukları cezaevi yönetimlerine, "AYRI AYRI KOĞUŞLARA DAĞITILMALARI" YÖNÜNDE YAZILI BİR TALİMAT VERMİŞTİR.

Zaten ailelerinden ve avukatlarından uzakta 10 ayrı ile ve 18 farklı cezaevine dağıtılmış olan arkadaşlarımız, dosyanın Savcısı Serdar Akan'ın talimatıyla; 

➤ TEK BAŞLARINA SOĞUK HÜCRELERE VEYA AZILI KATİL VE PSİKOPATLARIN BULUNDUĞU EN TEHLİKELİ KOĞUŞLARA BİRER VEYA İKİŞER OLARAK DAĞITILMIŞLARDIR. 

➤ KENDİNİ SIK SIK JİLETLE DOĞRAYAN, EN TEMEL İHTİYAÇLARINI GİDERMEKTEN ACİZ TUVALET YERİNE YATAĞINI KULLANAN, SÜREKLİ HALÜSİNASYON GÖRDÜĞÜ İÇİN ETRAFINA SALDIRAN, CİNAYET GASP UYUŞTURUCU ADAM YARALAMA GİBİ SUÇLARDAN HÜKÜM GİYMİŞ KİŞİLERLE DOLU, AŞIRI KALABALIK KOĞUŞLARDA TUVALET ÖNÜNE YERDE YATMAYA MECBUR BIRAKILMIŞLARDIR. 

➤ DİNDAR, MUHAFAZAKAR HANIMLAR TRAVESTİLERLE AYNI KOĞUŞTA YAŞAMAYA MECBUR EDİLMİŞLERDİR. HATTA BİRÇOK CEZAEVİNDE, YİNE SAVCILIK TALİMATIYLA, ARKADAŞLARIMIZIN “KANTİN İHTİYAÇLARI İÇİN” YATIRILMIŞ OLAN PARALARINA DAHİ EL KONULARAK ALENEN AÇLIĞA MAHKUM EDİLMİŞLERDİR. 

➤ Üstüne bir de güya “Devletin Üzerlerini Çizdiği, Eğer İtirafçı Olmazlarsa Buradan Asla Çıkamayacakları” ile TEHDİT EDİLEREK ETKİN PİŞMAN OLMAYA ZORLAMIŞLARDIR. 

Açıktır ki dosyada suça dair tek bir somut delil olmuş olsa, sözde etkin pişman ifadesi elde etmek için bu kadar amansızca uğraşılmaz, ortaya somut deliller konur yargılama da buna göre yapılırdı. Ancak iddia makamının içine düştüğü çaresizlik deyim yerindeyse kontrolsüzce ve pervasızca hukuk dışına çıkmasına sebep olmuştur. 

Sayın Cumhurbaşkanımız,

Hukuka ve insan haklarına alenen aykırı olan böyle bir uygulamaya PKK, YPG, FETÖ, DAEŞ ya da DHKP-C gibi eli kanlı terör örgütlerinin davalarında dahi başvurulmazken, dosyanın savcısı Serdar Akan'ın sadece Sn. Adnan Oktar ve arkadaşlarımıza yönelik olarak böylesine haksız ve hukuksuz bir uygulamaya NİÇİN TEVESSÜL ETTİĞİNİ AÇIKCASI ANLAMAKTA ZORLANDIĞIMIZI ifade etmek isteriz.

Kaldı ki hakkımızdaki soruşturma ve kovuşturma sürecinin başından bugüne kadar görevde olan Cumhuriyet Savcısı Serdar Akan'ın, Sn. Adnan Oktar ve arkadaşlarımıza yönelik sergilediği hukuk tanımaz tavırları ile haksız uygulamaları bununla da sınırlı bulunmamaktadır. 

Savcı Serdar Akan İzmir’e tayin edildiği son ana kadar bile;

  • Yargılaması bitmiş, hüküm verilmiş konularda hukuka aykırı bir şekilde tekrar tekrar gizli soruşturmalar yürütmüş, 
  • Kimsenin itibar etmeyeceği sahte ihbarları öne sürerek arkadaşlarımız hakkında her gün yeni yeni soruşturmalar başlatmış, 
  • Sık sık özellikle hanım arkadaşlarımızı emniyete çağırtmış,
  • Arkadaşlarımızın ve müdafilerinin beyanlarını ve taleplerini hiçbir surette dikkate almayarak tamamıyla “ben yaptım, oldu” mantığı ile hareket etmiştir.

Devam eden yargılama dosyasında ise,

  • En temel konularda dahi, kimi zaman hukuki bilgi eksikliğinden dolayı, kimi zaman ise kasıtlı bir şekilde hatalı ve usulsüz kararlar alarak hukuka alenen aykırı uygulamalara imza atmaya devam etmekte,
  • Ayrıca, camiamıza husumetli kişilerle yakın ilişkiler sergilemekte ve bu kişilerle bazen kendi makam odasında özel görüşmeler yapmakta, bazen de dışarıda özel buluşmalar gerçekleştirdiği bilinmektedir. Bir Cumhuriyet Savcısı'nın, Serdar Akan'ın yaptığı gibi, dosyanın müştekilerinden “bizim Özkan” diye bahsetmesi, resmi evrak üzerine “Özkan’a diye not düşmesi de tarihte eşine pek rastlanmamış olaylardır.

Açıkçası Savcı Serdar Akan'ın Sn. Adnan Oktar ve arkadaş camiamızı kendisine hedef alarak sayısız haksız ve hukuksuz uygulamaya imza atmış olması ile halen bu tavrını sürdürüyor olması, hatta bugüne kadar PKK, YPG, FETÖ, DAEŞ ya da DHKP-C gibi eli kanlı terör örgütlerine yönelik olarak dahi uygulanmamış hukuka aykırı yollara tevessül etmiş bulunması, kendisi hakkında oldukça şüpheli ve şaibeli bir durum arz etmektedir.


SAVCI SERDAR AKAN'IN MAOCU DERİN DEVLET YAPILANMASI İLE İLİŞKİSİ

Savcı Serdar Akan'ın, bir Cumhuriyet Savcısı'nın sergilemesi gereken bağımsız, tarafsız ve adil tutumdan uzak bir biçimde;

  • Arkadaş camiamızı parçalayıp dağıtmayı amaçladığı aşikar olan bin bir çeşit haksız ve hukuksuz uygulamaya imza atmış olması,
  • Darwinizm’e karşı ilmi ve kültürel anlamda mücadele eden ve Darwinizm'in geçersizliğini bilimsel delillerle ortaya koyup Yaratılış Gerçeğini ispat eden ülkemizdeki yegane Müslüman topluluğu olan arkadaş camiamızı kendisine hedef alması,
  • Allah’ın varlığını ve birliğini anlatan internet sitelerini kapattırıp, imani eserlerin imha edilmesini talep etmesi,
  • Bu tavrıyla Maocu görüşteki topluluklar ve derin yapılanmalarla aynı safta yer tutuyor görüntüsü vermesi

gerçekten de oldukça şaşırtıcı ve dikkat çekici bir durumdur. 

Nitekim, Savcı Sedar Akan'ın camiamıza yönelik tarafgir tutumu ile hal, tavır, üslup ve uygulamalarının yanında, kendisi hakkında adliye çevrelerinde çokça dillendirilen “Maocu olduğu ve ülkedeki Maocu grup ve derin yapılanmalarla arasında bağlantı bulunduğu” şeklindeki güçlü iddialar sebebiyle, konunun araştırılıp açıklığa kavuşturulmasını arzu etmiş ve bu amaçla resmi makamlara gerekli başvurularda da bulunmuştuk. 

Ancak, aradan uzunca bir süre geçmesine rağmen, bir yandan ilgili makamlar tarafından konu hakkında hiçbir araştırma yapılmaması ve teamüllere aykırı şekilde şikayetimizin de cevapsız bırakılarak üzerinin örtülmeye çalışılması; diğer yandan ise Savcı Serdar Akan'ın camiamıza yönelik hukuk tanımaz tavır ve uygulamalarının son bulmak yerine daha da artmış olması, Serdar Akan hakkındaki bu MAOCU bağlantı şüphelerini de artırmış bulunmaktadır.


SAVCI SERDAR AKAN ile MAOCU GRUPLARIN FİKİR VE EYLEM BİRLİKTELİKLERİ

Sayın Adnan Oktar ve arkadaş camiamız, tıpkı Savcı Serdar Akan tarafından hedef alınıp engellenmeye ve ayrılıp dağıtılmaya çalışıldığı gibi, oldukça uzun bir süredir ülkemizdeki Maocu grup ve yapılanmaların da ana hedefi konumunda bulunmaktadır.

Bunun sebebi ise Sayın Adnan Oktar'ın, Darwinizm ve felsefesine karşı sürdürdüğü bilimsel mücadele kapsamında evrim teorisini çürüten sayısız eser kaleme almış olması; eserlerinde evreni ve canlıları Allah’ın yarattığı gerçeğini, modern bilimsel bulguların Darwinizm’i geçersiz kıldığını, canlılığın kökeninin ‘Yaratılış’ olduğunu insanlara akılcı ve etkili bir biçimde anlatmış olmasıdır. 

Adnan Bey ve arkadaş camiamızın 40 yıla yakın süredir birlikte yürüttükleri bilimsel ve kültürel faaliyetler neticesinde, Müslümanlar eğitilip bilinçlenmişler, geçmişteki alışılmış yenik ve pasif durumlarından kurtularak içine düştükleri yeisten sıyrılıp çıkabilmişlerdir. Bu sayede Müslümanlar çağımızın en büyük problemi olan iman zafiyetinden kurtulmuşlar, büyük bir manevi güç ve dayanak bulmuşlar, böylelikle Darwinist-Materyalist felsefenin yıkıcı etkisine karşı durabilmişlerdir.

Türkiye'yi ve Türk Gençliği'ni Darwinist-Materyalist ve Komünist ideolojiyle ele geçirmeye çalışan Maocu grup ve yapılanmaların oyunları da bu sayede bozulmuş planları darmadağın olmuştur. Ancak Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız da bu sebeple ülkedeki tüm Maocu grup ve yapılanmaların bir numaralı ana hedefi konumuna gelmişlerdir. 

Çünkü, Maocu zihniyet görünürde milliyetçi ve anti-emperyalist bir vitrin sergilese de Maoculuk özünde hem “milliyetçiliği çıkmaz bir yol” olarak niteleyip reddederler, hem de (haşa) Allah'ı ve tüm dinleri reddedip inkar eder. Bu sebeple aralarında herhangi bir ayrım gözetmeksizin tüm Milliyetçi ve Atatürkçü sivil toplum örgütlerine, tüm dini cemaat ve organizasyonlara da tamamen karşıdırlar. 

Nitekim, ülkemizdeki Maocu grupların önde gelen temsilcileri olan Vatan Partisi ve parti lideri Sayın Doğu Perinçek ile partinin ana yayın organı Aydınlık Gazetesi, görünürde milliyetçi bir imaj vermekle birlikte yazı ve açıklamalarında, Müslümanlar aleyhinde olumsuz bir kamuoyu oluşturmak ve vatandaşlarımızı dinden ve dindarlıktan soğutmak amacı gütmektedirler. Bunu bizzat kendi ifadelerinden bazı örneklerle açıklarsak,

– Vatan Partisi Lideri Sayın Doğu Perinçek;

➤ Ağustos 2008 tarihinde Aydınlık Gazetesi'nde yayınlanan “Anayasa Mahkemesi Krizi Çözmedi, Ortada Bıraktı” başlıklı köşe yazısında:

"Dincilik, işte emperyalizm ile birlikte bu milleti kendi kulları haline getirmek için kullandıkları bir sömürü aracıdır onlar için. Türban dedikleri ise, haçlı irticanın siyasal köleleştirme, cariyeleştirme aracıdır."

➤ 6 Ekim 2013 tarihinde Aydınlık Gazetesinde yayınlanan “Beyinlerin Sulanması” başlıklı köşe yazısında:

"Türkler Arapların dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir etkide bulunmadı. Aksine, Türk milletinin milli bağlarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu."

➤ 10 Mart 2014 tarihinde gerçekleştirdiği Basın Toplantısında:

"Kınından çıkmış kılıç gibiyiz, cemaat ve tarikatların kökünü kazıyacağız."

➤ 23 Ekim 2017 tarihinde Akit TV'deki Pazar Manşeti isimli programdaki röportajında:

"Din vicdanlara sıkıştırılmalıdır."

– Vatan Partisi Genel Sekreteri Utku Reyhan da;

15 Temmuz 2018 tarihinde Ulusal Kanal'da yayınlanan röportajında, tıpkı lideri Sayın Perinçek'in izinden gitmiştir:

"Cemaat ve Tarikatların Kökü Kazınmalı."

şeklinde doğrudan dindarları hedef alan açıklamalarda bulunmaktadırlar.

Maocu zihniyetin ülkemizdeki önde gelen temsilcileri konumundaki Vatan Partisi'nin lider ve yöneticilerinin sarf ettikleri bu sözler ve yaptıkları açıklamalar, bizzat kendi ağızlarından dine ve dindarlara karşı gerçek düşüncelerini açıkça ortaya koymaktadır.

– Cumhuriyet Savcısı Serdar Akan da bu MAOCU zihniyete benzer şekilde;

Darwinizme karşı ilmi ve kültürel anlamda mücadele eden ve Darwinizm'in geçersizliğini bilimsel delillerle ortaya koyup Yaratılış Gerçeğini ispat eden, ülkemizdeki yegane Müslüman topluluğu olan arkadaş camiamızı kendisine hedef almıştır. Camiamızı parçalayıp dağıtmaya çalışan karar ve uygulamalara imza atmasıyla da ideolojik bir tutum sergilediği açıkça görülmektedir.

Bunun en bariz örneklerinden birisi, Sn. Adnan Oktar'ın yazmış olduğu, yıllardır bütün dünyada yankı uyandıran ve pek çok kişinin hidayetine, devlete bağlılığına, PKK'nın içyüzünü öğrenmesine vesile olan kitapların Savcı Serdar Akan tarafından İMHALARININ İSTENMİŞ OLMASIDIR. 

Söz konusu kitaplar, Allah'ın varlığını ve büyüklüğünü yücelten, Allah'ın yüce sanatını gözler önüne seren, Allah ve Peygamber sevgisini anlatan, evrim teorisini ortadan kaldıran ve Atatürk sevgisini ve milli birliğin önemini anlatan müthiş bir külliyattır. Böyle bir külliyat hakkında "İMHA" gibi KOMÜNİST/FAŞİST İDARELERİN BAŞVURDUKLARI EN BAĞNAZ YÖNTEMİN talep edilmesi, Komünist ve Maocu zihniyetin bariz bir tezahürüdür. 

Bunun yanında, Savcı Serdar Akan tarafından hazırlanan davamızın iddianamesindeki dikkat çekici üslup –sol ideolojinin asla tasvip etmediği– faaliyetlerimizin durdurulmaya çalışılması, camiamıza yapılan kumpasın ardında ideolojik bazı etkenlerin olabileceği şüphesini daha da artırmaktadır. Keza, Allah'ı anlatan, evrim safsatasını yok eden, milli birliği aşılayan, PKK ve tüm terör örgütlerinin bölücü faaliyetlerini yerden yere vuran çalışmaların bir insana veya çevreye RAHATSIZLIK VERMESİNİN BAŞKA BİR AÇIKLAMASI DA BULUNMAMAKTADIR.

Sayın Cumhurbaşkanımız,

Burada amaçlanın camiamızın Evrim karşıtı anti-Darwinist ve anti-materyalist faaliyetlerinin engellenmeye çalışılıyor olmasının yanı sıra tüm dindar camiaların ve vakıfların ilmi faaliyetlerinin de durdurulup engellenmeye ve yok edilmeye çalışılması olduğunu da Zatıalinizin dikkatlerine arz etmek istiyoruz 

Sizin de çok iyi takdir edeceğiniz üzere, Maocu komünist zihniyet kuzu postuna bürünmüş bir kurttur. Milli ve manevi değerleri kökten reddeden bir ideolojidir. Dolayısıyla, sırf bu uygulamayla bile söz konusu kesim kendisini ifşa etmiş bulunmaktadır. 

Camiamıza yapılan kumpasta devreye sokulmuş söz konusu Maocu komünist zihniyet, aslında devletimizin ve hükümetimizin yanında aynı zamanda birlik beraberliğimizin ve Atatürkçülüğümüzün de yok edilmesini hedeflemektedir. Maocu zihniyetin camiamıza beslediği derin nefretin ardında yatan nedenlerden birisi de Sayın Adnan Oktar ve arkadaş camiamızın bu değerlerin önemli bir temsilcisi ve savunucusu olmamızdan kaynaklanmasıdır. 

Bilgilerinize saygılarımızla arz ederiz.

Adnan Oktar Davası Hakkında

Daha Geniş Bilgi İçin

https://iddialaracevap.blogspot.com