Adnan Oktar Davası olarak bilinen davada, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları hakkında İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından mahkumiyet kararları verilmiştir. Akabinde, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi (BAM 1.CD) tarafından, 15.03.2022 tarihinde bu mahkumiyet kararlarının tamamına yakını, 400 sayfalık bir gerekçeli kararla ESASTAN BOZULMUŞTUR. Bazı suç isnatları bakımından ise usule yönelik eksikliklerin giderilerek yeniden hüküm kurulmak üzere dosyanın tekrardan ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gelinen şu aşamada, yerel mahkeme tarafından BAM 1.CD'nin talimatlarının çok büyük bölümü yerine getirilmediği, bahsi geçen eksikler giderilmediği halde, heyet başkanı duruşma savcısından alelacele esasa dair mütalaayı hazırlamasını talep etmiştir.
Bu görevin 16 Eylül Cuma günü savcılık makamına verilmesinden 2 gün sonra, 19 Eylül Pazartesi günü öğleden sonra 455 sayfalık mütalaa hazır edilerek yayınlanmıştır. Aradaki haftasonunu saymazsak, mütalaanın resmi olarak SADECE YARIM İŞ GÜNÜ GİBİ AKIL ALMAZ BİR SÜRE İÇİNDE hazırlandığı görülmektedir. Bu inanılmaz rekor süratin nedeni sonradan araştırıldığında ise, bu sözde yeni mütalaanın gerçekte bir önceki mütalaadan kes-yapıştır yöntemiyle birebir kopyalanarak oluşturulduğu ortaya çıkmıştır.
6 Eylül – 11 Ekim 2022 tarihleri arasında tutuksuz yargılananlar savcının esas hakkındaki mütalaasına karşı savunmalarını yapmışlardır. Ardından, Marmara Ceza İnfaz Kurumu’nun karşısında bulunan Silivri duruşma salonlarında başlayan duruşmalara, 1 hafta ara verilmiştir.
Duruşmalar sırasında yargılananlar tarafından birkaç kez, farklı nedenlerle reddi hakim talebinde bulunulmuştur. Duruşmanın şu ana kadar gerçekleşen seyri ve reddi hakim taleplerinin gerekçesi aşağıda özet olarak sunulmuştur:
Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları mahkeme heyetini, bir kısmını aşağıda saydığımız, çok sayıdaki hukuk dışı karar ve uygulamaları nedeniyle birden fazla kereler reddetmişlerdir.
Bunlardan bazıları şöyledir:
‼️ Etkin pişman sanık M.Ö.’nün duruşma sırasında verdiği ifadede sanıklara sürekli olarak hakaret etmesine mahkeme heyeti tarafından göz yumulmuştur. Bu durum mahkeme başkanına gerek sanıklar gerekse sanık müdafileri tarafından hatırlatılmasına rağmen heyetin tutumu devam etmiştir.
‼️ Etkin pişman sanık M.Ö.nün yazılı ifadelerine 4 saat, ertesi gün mahkeme huzurundaki sözlü ifadelerine de en az 2 saat gibi oldukça geniş süreler verilmiş olmasına rağmen, pek çok sanığın etkin pişman sanığa soru sorma talepleri, (sözde) süre kısıtlılığı gerekçe gösterilerek geri çevrilmiştir. Etkin pişman sanığın diyeceklerine karşı sadece tutuklu sanıklara söz verilmiş, söz verilen sanıklara da savunma için 10-15 dakikayı bulmayan son derece kısıtlı süreler verilmiştir.
‼️ Davanın sevk maddelerinden silahla ateş etme konusu ile ilgili dinlenen 3 tanığın beyanlarına karşı sanık Mert Sucu, savunması esnasında kendisine Emniyet’ten verilmiş olan olay yeri görüntülerinin açılıp mahkemede izlenmesini talep etmiş ancak BU TALEP GEREKÇESİZ OLARAK REDDEDİLMİŞTİR. Bu talep, yargılamanın devamında da dikkate alınmamıştır.
‼️ Yine, aynı ateş etme suçlamasıyla ilgili olay yeri görüntülerinin tamamı, her açıdan çekimleri mevcut olmasına ve emniyette tutuluyor olmalarına rağmen bunlar MAHKEMEYE GETİRTİLMEMİŞTİR. Bu görüntülerin emniyetten istenmesi ve tüm görüntülerin mahkemede izlenmesi konusu sanıklar ve müdafileri tarafından defalarca talep edilmiş olmasına rağmen, olayı tam anlamıyla aydınlatacak bu olay yeri görüntülerinin mahkemeye getirilmesi BİR KEZ DAHA HEYET TARAFINDAN REDDEDİLMİŞTİR.
‼️ İsnat edilen suç şüphesini tamamen ortadan kaldıracak ve kumpası gözler önüne serecek bu görüntülerin mahkemeye getirtilmesi talebi anlaşılmaz biçimde reddedilmiştir. Ancak bununla birlikte, bu suçlama bakımından “kuvvetli suç şüphesi” bulunduğu gerekçesiyle de sanıklar hakkında tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir.
‼️ Yaklaşık 10 bin yıl ile yargılanan ve tüm sözde suçlamalardan sorumlu tutulan Sayın Adnan Oktar’a hem etkin pişman sanıklara soru sormak hem de savunma yapmak için çok kısıtlı süreler verilmiş, etkin pişman sanık için bir süre kısıtlaması yapılmazken, Adnan Oktar’a “son 5 dakikanız” denilerek savunma hakkı alenen engellenmiştir.
‼️ Tutuksuz sanıklara, sayıları oldukça fazla olmasına rağmen, mahkemede dinlenilen 3 etkin pişman sanığın ifadelerine karşı savunma yapma hakkı ve sözlü olarak tevsi tahkikat taleplerini belirtme hakkı TANINMAMIŞTIR. Sanıklardan bu savunmalarını ve tevsi tahkikat taleplerini yazılı olarak vermeleri istenmiştir.
‼️ Tutuksuz sanıkların tevsi tahkikat taleplerini yazılı olarak vermelerinin akabinde duruşma sadece birkaç saat daha devam etmiş ve 16 Eylül 2022 tarihinde akşam 23.30’da ara kararla “tüm tevsi tahkikat talepleri reddedilerek” sonuçlanmıştır. Duruşma kesintisiz devam ettiğinden, mahkeme heyetinin bu yazılı taleplere bakıp değerlendirme ihtimali kuşkusuz ki olası değildir. Dolayısıyla, bu talepler okunmamıştır bile.
‼️ Başta da değindiğimiz gibi, dava dosyası Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi kararıyla pek çok yönden usul ve esastan bozulmuş ve yargılanmanın yeniden görülmesi üzere yerel mahkemeye gönderilmiştir. Ancak yerel mahkeme, BAM 1. Ceza Dairesi’nin talimat verdiği işlemlerin, tamamlanmasını istediği eksiklerin çok büyük bir kısmına TENSİP ZAPTINDA DAHİ YER VERMEMİŞ ve bu işlemleri GERÇEKLEŞTİRMEDEN alelacele cumhuriyet savcısından esasa dair mütalaasını istemiştir.
‼️ Mahkeme, 16 Eylül 2022 Cuma gecesi saat 23.30’da iddia makamından esas hakkında mütalaasını istemiş, savcılık ise esas hakkındaki mütalaasını 19 Eylül 2022 Pazartesi günü öğleden sonra yayınlanmıştır. Dolayısıyla 215 sanıklı, 74 tutuklusu olan, on bin yıllık ceza hükümleriyle yargılamalar yapılan dev medyatik dava için SADECE YARIM İŞ GÜNÜNDE, eski mütalaanın birebir kopyası olan mevcut mütalaa oluşturulmuştur.
‼️ Bu sözde yeni mütalaa, alelacele 2 sene önceki eskisinden aynen kopyalanarak ve bu zaman aralığında meydana gelen yeni gelişmelerin, dosyaya eklenen yeni delil ve belgelerin hiçbiri göz önüne alınmadan oluşturulunca, bunun doğal sonucu olarak da ortaya hayret verici hatalar, galiz çelişkiler, tutarsızlıklar ve büyük eksiklikler çıkmıştır.
‼️ 4 Ekim 2022 tarihinde duruşmalar, sanıklar ve müdafilerinin bu maddelerde saydığımız gerekçeler ve mahkeme başkanının açıkça ihsas-ı rey yaptığını ortaya seren çeşitli tavırları nedeniyle yaptıkları reddi hakim talepleri ile başlamıştır. Ancak, bu taleplerin tamamı, güya “davayı uzatmaya matuf olduğu” iddiasıyla reddedilmiştir.
‼️ Sanık ve müdafilerinin davanın bir an önce sonuçlanmasını tercih ettikleri, 74 sanığın hala tutuklu bulunduğu ve bu sebeplerle davayı uzatma gibi bir amaçlarının olamayacağı gerçekleri dile getirilmiş olsa da, bu itirazlar da mahkeme heyeti tarafından her zamanki gibi dikkate alınmamıştır.
‼️ Sanık savunmaları tutuksuz sanıklar bakımından 15 DAKİKA ile sınırlı tutulmuştur. Sadece bir etkin pişman sanığın bütün emniyet ifadesinin 4 saatte okunduğu ve sözlü ifadesine 2 saat süre verildiği dikkate alındığında, sanıklara esasa dair savunma için sadece 15 dakika süre kısıtlaması yapılması ciddi şekilde savunma hakkının ihlalidir.
‼️ Savunmalarda bu süre kısıtlaması halen devam etmektedir. Mahkeme heyeti, kısıtlı süre konusunda itirazların yoğunlaşması üzerine, baştan her ayın ilk iki haftası olarak belirlenmiş olan mahkeme takvimini değiştirmiş ve kesintisiz duruşma yapmaya karar vermiştir. Ancak bu durum, özellikle tutuklu sanıkların tutuklu bulundukları cezaevlerinde mesai saatlerinde mümkün olan eşya giriş-çıkışı, bilgisayara çıkma (haftada sadece 3 saat olarak verilen hak sadece mesai saatlerinde uygulanabilmektedir), aile ile görüş, aile ile telefon görüşü, doktora/revire çıkma, tıraş/bakım olanakları gibi hakların hiçbirinin SAĞLANAMAMASI anlamına gelmektedir.
‼️ Dahası, geç saatlere kadar süren duruşmalar sonrasında tutuklu sanıkların cezaevi nezaretinden odalarına alınması saatler sürmekte, sanıklar GECE YARILARINDA ODALARINA DÖNEBİLMEKTE, AVUKAT GÖRÜŞÜ YAPAMAMAKTA ve ertesi sabah tekrar çok erken saatlerde odalarından alınmaktadırlar. Tamamen, sanıkları bitap düşürmeye, vücut dirençlerini kırmaya ve sağlıklarını riske atmaya yönelik bu insanlık dışı uygulamanın sürekli bu tempoda gerçekleştirmesi açık bir zulüm ve eziyet görünümü vermektedir.
‼️ Sanıkların temel ihtiyaçlarını karşılama, aileleri ile görüşebilme, avukatları ile görüşebilme, vb. gibi tüm hakları engellenmiş bulunmaktadır.
‼️ Sanık müdafileri ise, mahkeme tarafından önceden her ayın iki haftası olarak belirlenen takvime uygun olarak diğer davalarının duruşma gün ve saatlerini belirlemiş bulunmaktadırlar. Ancak İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nin bu dava bakımından aniden değiştirdiği takvimi nedeniyle diğer duruşmalara katılamayacaklar, diğer davalardaki müvekkilleri açısından zor durumlarla karşı karşıya kalacaklardır. Çok iyi bilindiği üzere Silivri, İstanbul dışında, oldukça uzak bir beldedir. Dolayısıyla, aynı gün iki duruşmaya girebilme gibi yorucu ve teknik bakımdan imkansız bir süreci avukatların hayata geçirebilmeleri mümkün değildir. Sonuç olarak mahkemenin bu tür belirsiz uygulamaları, sanık müdafileri bakımından da oldukça eziyetli bir hal almıştır.
‼️ Mahkemenin, sanık savunmalarına adil ve hakkaniyetli süreler tahsis ederek yargılamayı gerekirse belirlenenden birkaç ay sonra tamamlamayı neden tercih ETMEDİĞİ, böyle ŞAŞIRTICI BİR HIZ ile neyin yetiştirilmeye çalışıldığı ise belli değildir.
‼️ Sanıkların duruşmalara katılma konusunda vareste tutulmaları kararı verilmesi de sanıklar bakımından hiçbir fayda ve anlam taşımamaktadır. Çünkü elbette ki her sanık, yargılandığı böylesine bu büyük davada her aşamadan, her iddiadan ve her savunmadan haberdar olmak isteyecektir. Keza, tutuksuz sanıkların, oldukça uzakta oturmalarına rağmen her duruşmaya mutlaka katılma azimleri de bu konudaki kararlılığı göstermektedir.
‼️ Dolayısıyla, “her gün kesintisiz duruşma yapacağız, isteyen gelmesin” mantığı, burada verilmiş insani sınırları aşan kararı hafifleten bir unsur değildir. Her sanığın kendi hayatını ilgilendiren bir duruşmaya katılmak isteyeceği izahtan varestedir.
Bütün bu gelişmelerin alenen ve pervasızca savunma hakkının kısıtlanması kapsamında olduğu ve adil yargılama usullerinin gerçekleşmediğini gözler önüne seren önemli deliller olduğu ortadadır. Bunlar ve benzeri pek çok haklı gerekçeyle yapılmış olan reddi hakim talepleri ise mahkeme heyeti tarafından reddedilmiştir. Bunun üzerine, talepte bulunan sanıklar ve müdafileri tarafından üst mahkemeye itirazda bulunulmuş, ancak mahkeme, ÜST MAHKEMENİN KARARINI DAHİ BEKLEMEKSİZİN YARGILAMAYA DEVAM ETMİŞTİR.
Gerek yargılamada gerçekleşen bu dev hak ihlalleri ve görülmemiş hukuksuzluklardan gerekse eskisinin birebir kopyası niteliğinde hazırlanmış olan esasa hakkındaki mütalaadan, önceki yargılamaya benzer bir kurgu yargılamanın bir kez daha gerçekleşiyor olduğuna dair kanaat ister istemez güçlenmiştir.
Yargılama, 17 Ekim 2022 tarihinde gerçekleşecek olan duruşma ile tekrar başlayacaktır. Yargılama kapsamında sonraki gelişmeler ile ilgili olarak da bilgilendirmelerimiz devam edecektir.
Kamuoyunun dikkatine saygılarımızla sunarız.