26 Ağustos Çarşamba günü, daha önce yaklaşık bir yıl boyunca tutuklu yargılanmış ve Adli Denetimle tahliye edilmiş olan arkadaşımız Ozan Süer hukuken, aklen ve mantıken hiçbir delili olmayan gerekçelerle yeniden tutuklanmıştır. Mahkemenin kararına saygı duymakla birlikte, basında yer alan gerçek dışı açıklamalar sebebiyle konuyla ilgili bazı bilgileri kamuoyuyla paylaşmamız gerekli olmuştur:
Öncelikle sosyal medyada yer alan bazı paylaşımların Ozan Süer’e mal edilerek tutuklanmasına hükmedilmesinin somut bir dayanağı yoktur. Zira bu paylaşımların kendisi tarafından yapıldığı veya organize edildiğine dair tek bir delil bile mevcut değildir.
Basında yer alan haberlerde: “Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nün sanığın cep telefonuna ilişkin 30 Nisan 2019 tarihli raporunda, iddia edilen atılı suç örgütünün yönetiminde olan internet siteleri, blog sayfaları, A9 TV gibi internet sayfalarına ait yönetici giriş paneli, kullanıcı isim ve parolalarının kayıtlı olduğu not belgelerinin bulunduğu” denilerek bu durumun güya “mağdurların mahkeme huzurunda vereceği beyanları etkilemeye yönelik sahte hesaplardan yapılan paylaşımlarla bağlantılı olduğu” iddiası yer almıştır. Böyle bir iddianın bir insanın tutuklanması için geçerli bir sebep olamayacağı hukuk bilmeyen insanlar tarafından bile kolaylıkla anlaşılabilir. Karışık uzun cümleler kullanıldığında, araya birkaç tane hukuki terim eklendiğinde bu durum o cümleyi ve olayı hukuki yapmamaktadır. Olaydaki mantık dışı ve gayri hukuki durumu da örtbas edememektedir. Kaldı ki bazı sahte hesaplardan yapılan bir paylaşım varsa ilk yapılması gereken hukuki girişim bu hesapların kime ait olduğunun tespit edilmesidir. Böyle bir tespit yapılmadan, “senin bilgisayarında A9 TV’nin internet siteleriyle ilgili veri var” denilerek iki durum arasında bağlantı kurmaya çalışmak kabul edilebilir bir durum değildir. Bu mantıkla A9 TV izleyen, Adnan Oktar’ın kitaplarını okuyan, eserlerini seven yoldan geçen herhangi biri de alakasız bir suçla itham edilebilir. A9 TV yayınları youtube’da milyonlar tarafından izlenmekte, milyonların bilgisayarında A9 TV yayınları ve internet siteleriyle ilgili veriler bulunmaktadır. “Gözünün üstünde kaşın var” benzeri çıkarımlarla hukuki bir sürecin yürümeyeceği açıktır.
Basında da yer aldığı üzere Ozan Süer bilişim uzmanıdır. Türkiye’nin büyük şirketlerinde bilişim uzmanı olarak çalışmıştır. A9 TV’nin yapımcı şirketlerinden birinde de maaşlı olarak bilişim uzmanlığı yapmıştır. Bu sebeple, bilgisayar ve telefonunda; kanunen hiçbir mahsuru olmayan, suç teşkil etmeyen, operasyon tarihine kadar tüm yayınları Devletimizin denetiminde olan A9 TV internet sitelerine dair verilerin bulunması son derece sıradan ve doğal bir durumdur. Üstelik bu verilerin varlığı yeni ortaya çıkmış bir bilgi de değildir.
Ve bu verilerin duruşmada konu edilen sahte hesaplardan yapılan paylaşımlarla herhangi bir bağlantısı da yoktur. Ne bir IP verisi ne de başka bir somut bilgi Ozan Süer ile söz konusu paylaşımlar arasında bir ilişki kurulmasını sağlamamaktadır. Müşteki vekillerinin duruşmalar esnasında gösterdikleri, kimin yazıldığı tarafından bilinmeyen, yargılananların da duruşma sırasında gördükleri ve içeriğine vakıf oldukları söz konusu paylaşımlarda davanın müştekilerine ve etkin pişmanlıktan yararlanan sanıklarına karşı sevgi ve dostluk ifade eden, bir husumet beslemeyen, kışkırtma yapmayan ifadelerin yer aldığı görülmektedir.
Bununla birlikte camiamıza husumet besleyen müştekiler başta olmak üzere bizlere karşı öfke ve nefret duyan birçok insan da kendilerince bizleri daha çok mağdur edebilmek amacıyla bu tip paylaşımlar yapabilir. İspat, delil, bulgu olmadan hareket edildiğinde gerçek suçlular değil, masum insanlar tutuklanmaktadır. 30 Nisan 2019 tarihinde hazırlanan Adli Bilişim Raporunda yer alan, 1 yılı aşkın süredir bilinen, Ozan Süer’in A9 TV internet siteleri verilerine sahip olduğu bilgisine dayanarak üzerinden 1 yıl geçtikten sonra bunun adeta bir suçmuş gibi gündeme getirilmesi ve tutuklama gerekçesi yapılması davanın husumetli müştekilerin yoğun baskı ve dayatmalarının bir neticesidir.
Husumetli bazı müştekiler tarafından yönetildiği bilinen bazı sosyal medya hesaplarında haftalardır Ozan Süer arkadaşımızın resimleri kullanılarak, doğrudan ismine hitaben yapılan “tutuklanacaksın, cezaevlerinde sürüneceksin” tehditleri, katılan vekilleri tarafından da bu paylaşımlara paralel olarak hiçbir hukuki dayanak göstermeden her duruşmada Ozan Süer hakkında tutuklama talep edilmesi bu neticeye sebep olmuştur. Ve böylece bir kez daha arkadaş camiamızı dev bir kumpas davasıyla karşı karşıya olduğu gözler önüne serilmiştir.
Husumetli müştekiler önce keyfiyete dayalı olarak herhangi bir kişiyi hedef göstermekte, sosyal medyada adeta terör estirip o kişiyi karalamakta, ağır hakaretler kullanmakta, “hayatını karartmakla, cezaevlerinde süründürmekle, malına mülküne el koymakla, beş parasız bırakmakla” tehdit etmekte, bu tehditlerle kimi zaman da insanlara akla ziyan hikayeler ve iftiralar anlattırmakta, bu yöntemlerle Adli Makamları da yönlendirebileceklerini düşünmektedirler. İşin şaşırtıcı yönü, Sayın Mahkemeyi tenzih ederiz ancak hayret edilecek bir şekilde bu yönlendirmeyi de yapmaktadırlar.
Konuyla ilgili olarak müşteki avukatlarından Av. Sena Akkaya’nın Show TV’de yayınlanan röportajı ise kendisinin nezaketi, heyecanlı hazır cevap üslubu, zekası, hukuki bilgisi ve meslek etiğine saygısıyla ne yazık ki çelişmiş ve bu yönüyle de bizleri şaşırtmıştır. Bir avukat olarak hukuka olan saygısından emin olduğumuz Av. Sena Akkaya’nın masumiyet ilkesini hiçe sayarak, henüz yargılaması devam eden bir davada kesinleşmiş hükümler varmış gibi cümleler kurması kendisine hiç yakışmamıştır. Kesinleşmiş bir karar olmamasına rağmen “örgüt” ifadesini kullanması, hiçbir somut delil olmamasına rağmen “örgüt tarafından zorla tutulan kızlar” şeklinde iftira içerikli cümleler kurması, basına kapalı olarak yapılan bir duruşmanın içeriği hakkında basına açıklama yaparak gizlilik kararını ihlal etmesi ve adil yargılamayı etkiye teşebbüs anlamı taşıyan beyanlarda bulunması oldukça yadırgatıcıdır.
Av. Sena Akkaya’nın açıklamasında özellikle Sayın İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu Beyefendi’nin ismini geçirerek sanki Sayın Bakanımız bu dosyada bir tarafmış gibi imaj oluşturmaya çalışması ve bu yolla Sayın Mahkeme üzerinde siyasi baskı oluşturma girişimi ise her şeyden önce Sayın Süleyman Soylu’nun Devlet Adamlığına, adil, şefkatli, merhametli karakterine, hukuka saygılı tutumuna, Yüce Türk Mahkemelerine olan hürmetine bir nevi hakaret olmuştur. Bu sebeple, Av. Sena Akkaya'nın sehven olduğunu düşündüğümüz bu yakışıksız açıklamalarını düzelteceğini ümit ediyoruz.
Özetle; Ozan Süer arkadaşımızın tutuklanmasının hukuki hiçbir dayanağı yoktur. Tutuklanmaya gerekçe gösterilen, kime ait olduğu bilinmeyen bazı sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımların Ozan Süer veya camiamızdan bir başka kişiyle bağlantısı olduğuna dair delil yoktur. Tüm bunlara rağmen arkadaşlarımızın Hz. Yusuf gibi kutlu bir peygamberin, Bediüzzaman Said Nursi gibi, İmam-ı Azam Ebu Hanife gibi, Başbuğ Türkeş gibi kıymetli büyüklerimizin geçtiği yolardan geçiyor olmaları tüm samimi müminler nezdinde onları daha da değerli kılmaktadır. Alınları ak, vicdanları rahat, Devletimizin yüksek seciyesine tam bir güvenle, Yüce Türk mahkemesinin vereceği kararı bekleyen tertemiz kardeşlerimizin güzel kaderleri bizler için sevinç vesilesidir.
Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.