11 Temmuz 2018 operasyonuyla başlayan ve günümüze kadar aralıksız devam eden kara propaganda sürecinde, Sayın Adnan Oktar'ı sözde karalama ve itibarsızlaştırma amacıyla başvurulan ucuz medya tekniklerinden birisi de kendisiyle hiçbir ilgisi ya da benzerliği bulunmayan kişilerle arasında SAMİMİYETSİZ VE ZORLAMA BENZERLİKLER KURMA çabasıdır.
Zoraki ilişkilendirme ve benzerlik kurma amaçlı haberlerin hazırlanış şeklinden, aslında GERÇEK HEDEFİN HER ZAMAN SAYIN ADNAN OKTAR OLDUĞU hemen anlaşılmaktadır. Benzetilmeye çalışılan diğer kişilerin ise, sözü bir şekilde Sayın Adnan Oktar'a getirebilmek için kullanılan göstermelik bahaneler olduğu hemen farkedilmektedir.
Bu zihniyetteki bazı yazar ve gazetecilerin, kimi zaman yazdıkları upuzun yazıları, makaleleri sırf aradaki bir iki cümlede Sayın Adnan Oktar'a kendilerince olumsuz göndermeler, çirkin ima ve benzetmeler yapabilmek için yazdıklarını, gerçekte ise tek dertlerinin Sayın Adnan Oktar olduğunu en basit zekaya sahip birinin dahi görmesi mümkündür. Bu acınacak durum ister istemez akıllara, "bu nasıl bir haset ve öfkedir" sorusunu getirmektedir.
Sayın Adnan Oktar'ın, birkaç paragraf sonra kısa başlıklar halinde özetlediğimiz 40 yıllık fikri mücadelesi ve görüşleri bu sorunun cevabını, yani sözünü ettiğimiz kişi ve çevrelerdeki rahatsızlık ve kıvranmanın asıl nedenini açıklamaya yeterli olduğu kanaatindeyiz.
Bir kısım medyada, yalnızca olumsuz algı oluşturma kastıyla tamamen art niyetli olarak Sayın Adnan Oktar'la aralarında benzerlik kurulmaya çalışılan kişiler genelde, toplumun tedirgin olduğu, ciddi akıl zafiyetleriyle bilinen İskender Evrenesoğlu, Hasan Mezarcı, vb. türünden marjinal, meczup kimseler ya da herkesin nefret ettiği, büyük öfke duyduğu ve şiddetle karşı olduğu teröristbaşı Fethullah Gülen tarzı vatan haini, İslam düşmanı kişilerdir.
İskender Evrenesoğlu, hayatı boyunca anormal tavır ve açıklamalarıyla tanınmakla birlikte kendi halinde, zararsız, meczup, gariban hepsinden öte artık vefat etmiş bir insandır. Hasan Mezarcı'nın durumu zaten ortadadır, burada tarif etmeye bile gerek yoktur. Fethullah Gülen ise darbeci, fitneci, bölücü, vatan-millet, devlet düşmanı, 15 Temmuz isyanlarının, katliamlarının, cinayetlerinin azmettiricisi, Türk, İslam ve Kur’an karşıtı sapkın bir kişidir.
Sayın Adnan Oktar, Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi aşığıdır ve bu mübarek şahısların pek yakın bir zamanda zuhur edeceğini, hadislerden ve günlük sosyolojik gelişmelerden yola çıkarak her vesileyle anlatır. Fethullah Gülen ise her iki kudsi şahsın da gelişine inanmayan, hatta onlara gizli düşmanlık besleyen bir kimsedir. Sayın Adnan Oktar Türk milliyetçisi ve vatanseverdir, Fethullah Gülen, Türk ve Türkiye düşmanı bir vatan hainidir. Sayın Adnan Oktar kendine Kur’an-ı Kerim’i ve Peygamber Efendimiz'i (sav) rehber edinmiştir. Fethullah Gülen ise haşa "Kuran Müslümanlığı diye bir sapıklık ortaya çıktı" diyen, kendini de Kainat İmamı ilan eden bir sapkındır. Kısaca bu zıtlıklar saymakla bitmez. Yani, arada değil en küçük bir benzerlik aksine BÜYÜK BİR UÇURUM VE TEZAT vardır.
Dolayısıyla, 40 yıllık ilmi ve fikri mücadelesi boyunca her daim ve her vesileyle vatanına, milletine hizmet etmiş, devletin ve meşru hükümetin yanında yer almış, onları koruyup kollamış, milli-manevi değerlerimizi savunan, Allah'ın varlığını ve birliğini, yaratılış gerçeğini, iman hakikatlerini, Kuran mucizelerini, Peygamber Efendimiz'in ahir zamanda tüm İslam alemi için çok büyük bir kurtuluş ve hakimiyet müjdesi olarak haber verdiği Mehdiyet ve Altın Çağ'ın alametlerinin günümüzde ardı ardına gerçekleştiğini gözler önüne seren, Darwinizm, materyalizm, komünizm ve benzeri batıl ideolojilerin geçersizliğini bilimsel yöntemlerle ispat eden, Türk-İslam Birliği'ni, Türk-İslam aleminin ihyasını, huzur, mutluluk ve refahını hedefleyen en etkili ve akılcı tekniklerin ve anlatımların kullanıldığı üstün kalitede 300'den fazla eser kaleme almış, eserleri dünya çapında 73 farklı dile çevrilmiş, internet sitelerinden yüz milyonlarca kere ücretsiz indirilmiş, eserlerinden faydalanılarak yüzlerce belgesel film hazırlanmış, Türkiye'de ve dünyada binlerce konferans verilmiş, on binlerce internet sitesi yapılmış, en hayati güncel siyasi, sosyal ve kültürel konularda yüzlerce makalesi en popüler basın-yayın organlarında yayınlanmış, hemen her gün geceli gündüzlü saatler boyunca katıldığı Televizyon programlarında, canlı yayınlarda, yerli ve yabancı medyaya verdiği röportajlarında devletimize ve hükümetimize ihtiyacı olan en kritik konularda her türlü ilmi ve fikri desteği vermiş, dış güçlerin devletimize, hükümetimize ve Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik saldırı, fitne ve oyunlarını bertaraf etmeye yönelik en akılcı çözümleri önermiş ve vatanına, milletine, devletine, Müslümanlara ve tüm insanlığa daha burada sayma imkanı bulamadığımız benzeri sayısız fayda ve katkıları sunmuş olan SAYIN ADNAN OKTAR'IN SÖZÜ EDİLEN VE TÜMÜYLE SAMİMİYETSİZ, SUNİ VE ZORLAMA BİR BİÇİMDE BENZERLİK KURULMAYA ÇALIŞILAN KİŞİLERLE UZAKTAN YAKINDAN HİÇBİR İLGİ VE BENZERLİĞİNİN OLMADIĞI VE HİÇBİR ZAMAN DA OLMAYACAĞI SON DERECE AÇIKTIR.
Bu tür yakışıksız, samimiyetsiz ve tamamen zorlama benzetmelere, ucuz algı yöntemlerine tevessül etmek kamuoyunun aklıyla ve zekasıyla alay etmekten başka bir şey değildir.
Sayın Adnan Oktar'ın 40 yıllık ilmi ve fikri çalışmalarından milli, yerli, ultra-modern, samimi ve akılcı dindar kişiliğinden ideolojik olarak son derece rahatsız olan BİR KISIM SÖZDE GAZETECİ VE YAZAR TAKIMI dünya çapında üne sahip, yerli-yabancı milyonlarca kişinin sevdiği, saydığı, hayranlık duyduğu ve takip ettiği bu değerli fikir ve dava adamını ilkel yöntemleriyle güya etkisiz kılabilmek için, bir gün bu tür zorlama benzetmelerle ÖNEMSİZ göstermeye, bir başka gün ise olmadık yaygaralarla SON DERECE TEHLİKELİ bir kişi gibi göstermeye çalışarak adeta ne yapacağını şaşırmış durumdadır. Bu şekilde, çelişkiden çelişkiye koşup saçmalarken kendi tutarsızlığını, samimiyetsizliğini, art niyetini de gözler önüne sermektedir.
ÖZETLE, 2 YILA YAKIN BİR SÜREDİR, HER GÜN KESİNTİSİZ BÜYÜK BİR GAYRETLE BİR İNSANI ÖNEMSİZ, İTİBARSIZ VE DEĞERSİZ GÖSTEREBİLMEK İÇİN ÇIRPINMAK GERÇEKTE O İNSANIN TARİH BOYUNCA BENZER SALDIRI VE İFTİRALARA UĞRAYAN PEYGAMBERLER, VELİLER VE SALİH MÜSLÜMANLAR GİBİ NE DENLİ ÖNEMLİ, DEĞERLİ VE YIKILAMAYACAK BİR İTİBARA SAHİP OLDUĞUNUN EN ÖNEMLİ KANITIDIR.