Sabah Gazetesi, geçtiğimiz gün yayınlanan ve ADLİ MAKAMLARI ETKİLEYİP, HAKİM VE SAVCILAR ÜZERİNDE BASKI OLUŞTURMAK AMACIYLA HAZIRLANDIĞI ÇOK BELLİ OLAN son haberinde, ölümcül boyutta bir pankreas hastalığı bulunan cezaevindeki bir arkadaşımızın, hastalığının ağırlaşması üzerine cezaevi yönetimi tarafından sevk edildiği Bandırma Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından hazırlanan Sağlık Kurulu Raporu'nu konu edinmiştir.
Haberde arkadaşımızın ölümcül boyuttaki pankreas rahatsızlığı sebebiyle sevkedildiği Bandırma Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu tarafından kendisi hakkında hazırlanan, “MEVCUT HASTALIĞI NEDENİYLE HAYATINI YALNIZ İDAME ETTİREMEZ” şeklindeki kurul raporu ile son bir kontrol için kendisinin Adli Tıp Kurumuna sevk edildiğinden bahsedilmekte, ancak haberde arkadaşımızın bir kaç sene önce çekmiş olduğu video görüntüleri kullanılarak kendisi hakkında kamuoyuna güya sağlıklıymış izlenimi verilmeye çalışılmaktadır.
Böylelikle Sabah Gazetesi tarafından yapılan bu provakatif haber ile hem Bandırma Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu Raporu kendilerince itibarsızlaştırılmaya çalışılmakta, hem de aleyhte oluşturulacak kamuoyu ve karalama kampanyasıyla, verilen raporu değerlendirecek Savcılık ve Mahkeme Heyeti üzerinde baskı oluşturulması hedeflenmektedir. Türk Yargısının kıymetli çalışanlarını bu durumdan tenzih ederiz.
Bandırma Cezaevindeki tutuklu bulunan hasta arkadaşımızın sağlık durumu hakkında başlatılan bu aleyhteki kamuoyu ile sosyal medya üzerinden yürütülen karalama kampanyasında, geçmişte olduğu gibi yine Cumhuriyet Gazetesi yazarı Sayın Mine Kırkkanat hanım başı çekmiş, Yeni Akit Gazetesi ile Akit medya grubu da kendisini izlemişlerdir.
Sayın Mine Kırıkkanat'ın kendisine ait Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, –Bandırma Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu tarafından verilen rapor kendisinde bulunmasına rağmen– RAPORDA BELİRTİLEN ÖLÜMCÜL BOYUTTAKİ HASTALIKTAN HİÇ BAHSEDİLMEMİŞ, rapor verilen kişinin SADECE ARKADAŞ CAMİAMIZA MENSUP OLMASI ÖNE ÇIKARTILARAK
Mine Kırıkkanat Tweetinin devamında ise, sırf arkadaş camiamıza besledikleri husumet sebebiyle, aynı amacı paylaşan kişilerle birlikte hareket ettiklerini “BİLİYORUM, İÇERİDE KALMASI İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ” şeklindeki sözleriyle İTİRAF ETMEKTEN de çekinmemiştir.
Her şeyden önce Mine Kırıkkanat gibi ömrü “demokrasi ve aydınlığı” savunmakla geçmiş bir hanımın ağır hasta bir insanın tahliye olması düşüncesine dahi bu derece şiddetli bir öfkeyle yaklaşması çok şaşırtıcı bir durumdur. Anlaşılan o ki Mine hanım çoğu zaman olduğu gibi yine konu hakkında yanlış bilgilendirilmiştir. Aksi türlü bir insanın göz göre göre ölüme sürüklenmesine destek vermesi asla mümkün değildir kanaatindeyiz. Hasta bir insanın küflü rutubetli koğuşlarda ölüme terk edilmesinden zevk alacak bir ruhta olmadığından emin olduğumuz Mine Hanım’ın bu sevgisiz, insaniyetten uzak, demokrasi ve en temel insan haklarıyla da bağdaşmayan tutumunu ve üslubunu düzelteceğine olan güvenimiz tamdır.
Ancak bu haberi hazırlayanların Sağlık Kurulu Raporunda belirtilen ölüm tehlikesinin anlamını bilmemeleri ve yaptıkları bu haber ve paylaşımlarla yargı mensupları üzerinde baskı oluşturmayı hedefleyip, yargıya müdahale ettiklerinin farkında olmadıklarını düşünmek açıkcası pek de mümkün görünmemektedir.
Yapılan haber ve sosyal medya paylaşımları bu yönü ile, ülkemizin en önemli problemlerinden birisi olan ve sokaktaki vatandaştan Sayın Cumhurbaşkanı'mıza, Adalet Bakanı'mızdan yüksek yargı organları başkanlarına kadar hemen herkesin ittifak halinde şikayetçi oldukları, “YARGI ÜZERİNDEKİ BASKI ve YARGIYA DIŞARIDAN YAPILAN MÜDAHALELER” konusuna AÇIK ve NET BİR ÖRNEK TEŞKİL ETMEKTEDİRLER. Ayrıca, normal şartlarda birbirleriyle ortak hiçbir noktaları bulunmayacağını düşündüğümüz;
SADECE SAYIN ADNAN OKTAR ve ARKADAŞ CAMİAMIZA YÖNELİK GERÇEKDIŞI ve PROVAKATİF HABERLER KONUSUNDA FİKİR BİRLİĞİ İÇERİSİNDE OLMALARI ve KOL KOLA GİRER İTTİFAK ETMELERİ gerçekten de şaşırtıcı bir durumdur.
Açıkcası İslam'ı ve Müslümanları temsil etme iddiasıyla yola çıkan Akit camiası mensubu haberci kardeşlerimizin, Darwinist-Materyalist felsefenin savunucusu konumundaki bir insanla nefret dili üzerinde ittifak etmelerini kendilerine yakıştıramadığımız buradan belirtmek isteriz. Ayrıca Sayın Mine Kırıkkanat'ın üslubuna hakim olan öfkeli, sevgisiz üslubun, Cumhuriyet Gazetesi'nin adil ve demokrat yapısıyla da bağdaşır bir yönü bulunmadığı ortadadır. Her gün sayfalarında cezaevlerinde eziyet çeken insanların haberlerine yer veren Cumhuriyet gazetesinin, ağır hasta bir insanın hukuksuz şekilde cezaevinde tutulmasını savunmayacağı düşüncesindeyiz.
Buradan her iki kesime de hatırlatmak isteriz ki;
Öfke dolu, sevgisiz ve tarafgir bir üslupla yapılan bu tarz haber ve paylaşımlar, eğer bu tonda devam ederse, yakın bir zamanda farklı düşüncelere ve yaşam biçimlerine sahip kimselere bu ülkede özgürce yaşama hakkı tanımamaya kadar gidecek tehlikeli bir sürecin de önünü açacaklardır. Medyanın ve aydınların tutumu böyle olduğunda, halkımızın bir kısmı da, kendisiyle aynı dünya görüşünü savunan kimselere karşı hukuksuz bir eylem gerçekleştiğinde adeta ayaklanırken, farklı kesimlere yapılan hukuksuzluklara ses çıkarmamaktadır. Bu durum da ülkemizdeki hukuksuzlukların ve şiddetin bitmesine mani olmaktadır. Özetle, adalet herkes için lazımdır ve sırf ideolojik farklılar veya fikir ayrılıkları sebebiyle, kendinden olmayanın helak olup ölmesini istemek veya buna göz yumar şekilde haber ve paylaşımlar yapmak, insan onuruna yakışan, adil ve hakkaniyetli bir tutum veya davranış değildir.
Kamuoyunun Bilgisine Saygılarımızla Sunarız.
ADNAN OKTAR DAVASI VE DAVA SÜRECİNDEKİ HUKUKSUZUKLAR HAKKINDA DETAYLI BİLGİ EDİNMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKLERİ ZİYARET EDEBİLİRSİNİZhttps://adnanoktardavasindakihukuksuzluklar.blogspot.comhttps://www.net-cevap.com |