Türkiye’de cezaevleri son yıllarda, daha önce benzeri görülmemiş boyutlarda kalabalıklaşmakta, Adalet Bakanlığı, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü verilerine göre geçmiş 30 yıl içerisinde cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayılarındaki yıllık artış oranları %2,5 seviyelerindeyken son birkaç senedir artış yıllık %10'un da üzerine çıkmış, bu da cezaevlerindeki doluluk oranlarını tetiklemiş ve ülke genelindeki cezaevleri doluluk oranını %120'lerin üzerine çıkartmış bulunmaktadır.
Aşağıda, bu konuda bazı istatistik bilgilere yer verilmiştir. Bu istatistik bilgiler sadece rakamlardan ibaret değildir. Unutmamak gerekir ki her bir rakam bir insan hayatı, bir can, bir ömür anlamına gelmektedir. Özellikle de GEBZE KADIN KAPALI CEZAEVİ söz konusu olduğunda gerçek bir can pazarı yaşandığı herkesin dehşetle izlediği bir gerçektir.
Mezkur dava kapsamında tutuklu olarak yargılanan arkadaşlarımız, yerel mahkeme tarafından verilen hüküm sonrasında, gerek usül ve yönetmeliklere aykırı olmasına, gerekse PANDEMİ DÖNEMİNDE NAKİLLERİN DE DURDURULMUŞ OLMASINA RAĞMEN, SIRF EZİYET VERMEK ve TEMYİZE YÖNELİK SAVUNMALARI ZORLAŞTIRILIP ENGELLEMEK AMACIYLA çeşitli illerdeki cezaevlerine dağıtılmışlardır.
GEBZE KADIN KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU'na sevk edilen arkadaşlarımız ise, gerek tutuldukları ortamların kötü ve yetersiz fiziki koşulları, gerekse insan hakları ihlalleri sebebiyle MECLİS İNSAN HAKLARI İNCELEME ALT KOMİSYONU RAPORUNDA BELİRTİLEN “VAHİM DURUMUN” belki de en belirgin örneklerini oluşturmaktadırlar.
İlgili kurumlara yapılan tüm sözlü ve yazılı başvurulara rağmen, Gebze Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndaki FİZİKİ KOŞULLARDA HALEN BİR DÜZELME YA DA İYİLEŞTİRİLME YAPILMADIĞI GİBİ, insan hakları ihlalleri de halen ve ısrarla devam ettirilmektedir.
Arkadaşlarımızın bizzat yaşayıp maruz bırakıldıkları bu insanlık dışı uygulamalardan bazılarını özetlemek gerekirse,
Yaşadıkları tüm bu hak ihlallerini dilekçe ve mektup yolu ile duyurmalarına dahi müsaade edilmeyen arkadaşlarımız, yaşadıklarını ancak avukat görüşlerinde avukatlarına anlatabilmekte, onda da koskoca Gebze Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndaki TÜM tutuklu ve hükümlüler için SADECE TEK BİR ADET GÖRÜŞME ODASI TAHSİS EDİLMİŞ OLMASI SEBEBİYLE büyük mağduriyetler yaşamaktadırlar.
Bu koşullarda tutulan diğer tüm tutuklu ve mahkumlar gibi, tutuklu arkadaşlarımızın da sağlıklarının kalıcı şekilde bozulması ve hayati tehlike yaşama ihtimalleri oldukça yüksek olup böyle bir durumda bunun vicdani ve hukuki ağır bir sorumluluğu ve yükümlüğü olacağı da ortadadır. Bu vesileyle devletimizin cezaevlerindeki kötüleşen şartlara ve yaşanılan insan hakları ihlallerine acilen bir çözüm bulması gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istemekteyiz.
Dünya genelindeki cezaevleri hakkında resmi bilgileri derleyen World Prison Brief (WPB) isimli organizasyonun, aylık olarak güncellediği verilere göre hazırladığı raporunda Türkiye, 281 bin kişilik tutuklu ve hükümlü sayısı ile dünya üzerindeki 223 ülke arasında 7. sırada, Avrupa'da ise 1. sırada yer almaktadır. (https://www.prisonstudies.org/highest-to-lowest/prison-population-total?field_region_taxonomy_tid=All)
Bununla birlikte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin cezaevi koşulları hususunda ele aldığı davalarla ilgili hazırladığı yıllık basın bültenlerinden görüleceği üzere, Türkiye'den sadece 2020 yılında 6.520 şikayet başvusu yapılmış olması, son yıllarda Türkiye cezaevlerinde yaşanan fena muamele ve insan hakları ihlallerinin geldiği boyutu göstermesi bakımından oldukça önemli bir rakamdır. (https://www.echr.coe.int/Documents/CP_Turkey_ENG.pdf)
Ayrıca, “Independent Advisory Group on Country Information” isimli Uluslararası Bağımsız Tavsiye Grubu'nun Türkiye’deki cezaevi koşulları ile ilgili hazırladığı raporunda (https://www.gov.uk/government/publications/turkey-country-policy-and-information-notes), Türkiye cezaevlerindeki altyapı ve sağlık hizmetleri yetersizliklerine vurgu yapılarak, cezaevlerinin uluslararası standartları karşılamakta yetersiz kaldığına değinilmiştir. Raporda, birçok cezaevinde içme suyuna erişimden, yeterli ısınma-havalandırma koşullarına ve gıda teminine kadar temel ihtiyaçları kapsayan alanlarda dahi ciddi eksiklikler olduğu vurgulanmış bulunmaktadır.
Nitekim, kalabalıklaşan cezaevleri ile kötüleşen koşullar ve cezaevlerinde yaşanılan insan hakkı ihlalleri konusunda, uluslararası bağımsız kurum ve organizasyonlar tarafından raporlarla ortaya konulan durumu araştırmak amacıyla T.B.M.M bünyesinde de bir araştırma ve inceleme komisyonu kurulmuş. Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde oluşturulan Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonu üyeleri, yapmış oldukları araştırma ve incelemeler üzerine düzenledikleri basın toplantısında; Türkiye'deki cezaevlerinde fiziki kapasitelerinin çok üzerinde tutuklu ve hükümlü barındırıldığını belirtilerek, “yakın zamanda incelenen cezaevlerinde ÖNEMLİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİNİN BULUNDUĞU ve CEZAEVLERİNDE YAŞANILANLARIN KELİMELERE SIĞMAYACAK KADAR VAHİM BİR HAL ALDIĞI” ifadelerini kullanışlardır.
Devletimizin engin şefkatine ve adaletine güvenerek, başta Gebze Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda bulunan tutuklu arkadaşlarımız olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanındaki cezaevlerinde arkadaşlarımızın maruz bırakıldıkları bu gayri insani ve gayri hukuki koşullardan bir an önce çıkarılıp normal koğuşlarına geçirilmelerini, canlarının hakkıyla korunmasını ilgili makamlardan talep etmekteyiz.
Kamuoyunun dikkatine saygılarımızla sunarız.
ADNAN OKTAR DAVASI VE DAVA SÜRECİNDEKİ HUKUKSUZUKLAR HAKKINDA DETAYLI BİLGİ EDİNMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKLERİ ZİYARET EDEBİLİRSİNİZhttps://adnanoktardavasindakihukuksuzluklar.blogspot.comhttps://www.net-cevap.com |