FUAT KOZLUKLU'NUN ADNAN OKTAR İLE İLGİLİ İDDİALARINA CEVAP

Geçtiğimiz günlerde Ordu Olay Gazetesi'nde Mehmet Şekeroğlu imzasıyla yayınlanan bir köşe yazısında gazeteci Fuat Kozluklu tarafından kaleme alınan bir kitabın tanıtımına yer verilirken Sayın Adnan Oktar hakkında bir dizi gerçek dışı itham ve iddiada bulunulmuştur. 

Köşe yazısında ve yazıya konu edilen Fuat Kozluluklu’ya ait kitapta geçen delilsiz, dayanaksız iddialarla gerçek dışı ithamların cevaplarını ve kamuoyundan özellikle gizlenmeye çalışılan bazı gerçekleri aşağıda özet olarak sunmaktayız.


Birincisi

Öncelikle gazeteci Fuat Kozluklu’nun kaleme almış olduğu kitabında öne sürdüğü iddialar, hiçbir belge veya delile dayanmayan tamamıyla hayal ürünü mesnetsiz ithamlardan ibarettir. 

Zira, Fuat Kozluklu’nun Sayın Adnan Oktar ile olan tanışıklığı sadece, İstanbul Tophane’deki Kılıç Ali Paşa Camisi avlusundaki ayak üstü bir tanışma ile  Adnan Bey'in annesine ait Ortaköy’deki evde, BUNDAN 30 SENE ÖNCE GERÇEKLEŞMİŞ KISA BİRKAÇ ZİYARETTEN İBARETTİR. Dolayısıyla, Mehmet Şekeroğlu’nun bu kitapla ilgili öne sürdüğü “Kozluklu bizzat şahit olduklarından yola çıkıyor” şeklindeki iddiasının da gerçeklerle bağdaşır bir yönü yoktur.

Kısaca, Kozluklu’nun kitabında geçen tüm uydurma, asılsız itham ve iddialar gibi, güya “BUNLARA BİZZAT ŞAHİT OLDUĞU” İDDİASI DA GERÇEK DIŞIDIR. Kanatimizce kamuoyunu yanıltmak ve kendince inanılırlığını artırmak amacıyla söylenmiş, gazetecilik etiğiyle ve ilkeleriyle de bağdaşmayan bir ifadedir. 

Hayatı ve kariyeri boyunca meslektaşları arasında yakalamaya çalıştığı başarı ve popülariteyi bir türlü elde edememiş olan Fuat Kozluklu’nun, her vesileyle konuyu bir şekilde BUNDAN 30 SENE ÖNCE ADNAN BEY'LE TANIŞMIŞ OLDUĞUNA getirmesinin tek amacı da Sayın Adnan Oktar'la tanınmış olmasını fırsat bilerek kendi adını gündeme getirmek ve satmayan kitabının reklamını yaparak kazanç sağlamaya çalışmaktan başka bir şey değildir. 

Sayın Adnan Oktar'ın milyonlarca kişi tarafından sevilen, güvenilen, fikir ve düşüncelerine itibar edilen bir insan olması, eski eşinin bile mahkemeden uzaklaştırma kararı alarak kendisini boşadığı Fuat Kozluklu'nun, haset ve kıskançlıkla karışık öfke ve husumet hislerinin altında yatan neden olduğu izlenimini vermektedir.


İkincisi

Fuat Kozluklu’nun kitabı incelendiğinde, normalde 10 sayfayı geçmeyecek, asılsız iddialarla dolu bir metnin dönüp dolaşıp sayfalar boyunca tekrar edilmesiyle oluşturulduğu  hemen fark edilmektedir. 

Fuat Kozluklu’nun, gerçekleri yansıtmaktan uzak olduğu gibi aksine salt olumsuz algı ve kara propaganda yapma amacıyla yazılmış, herhangi bir gazetecilik ya da habercilik değeri taşımayan kitabı;

 Hiçbir somut bulgu ya da belgeye dayanmayan, tamamen kendi hayal dünyasında oluşturduğu, baştan sona zan ve tahminlere dayalı, “sözde bir habercilik” gayretidir.

✘ Türk yargısını ve kamuoyunu Adnan Oktar ve arkadaşları aleyhinde olumsuz etkilemeye yönelik hazırlanmış, “çamur at tutmasa da izi kalır” mantığıyla masa başında kurgulanmış ısmarlama senaryolardan oluşmaktadır.

✘ Sayın Adnan Oktar hakkında geçmişte açılmış, ANCAK HEPSİ TAKİPSİZLİK YA DA BERAATLE SONUÇLANMIŞ ESKİ SORUŞTURMA VE DAVALARDA yer alan çirkin iddialar, şu anki binin üzerinde hukuksuzluk ve usulsüzlüğe imza atılan dava süreciyle birlikte ısıtılıp gündeme getirilerek suni bir olumsuz kamuoyu algısı oluşturulmaya çalışılmıştır. Ancak, Adnan Bey'in geçmişte açılan BU SORUŞTURMA VE DAVALARIN TÜMÜNDEN BERAAT ETMİŞ, AKLANMIŞ OLDUĞU GERÇEĞİ KAMUOYUNDAN ÖZELLİKLE GİZLENMİŞTİR.

✘ İçeriğindeki çok sayıda iftira ve galiz hakaretler sebebiyle müvekkil Adnan Oktar’ın kişilik haklarına pervasızca ve ölçüsüzce saldırılmasının yanında kendisinin haysiyet ve şerefini doğrudan hedef alan çirkin ithamlarda bulunulması Türk Ceza Kanunu kapsamında suç teşkil etmektedir.


Üçüncüsü

Gazeteci Mehmet Şeker’in köşe yazısında yer verdiği ve Fuat Kozluklu’nun kitabında “Sadettin Tantan ile yapılmış bir röportajda” geçtiği iddia edilen "ŞANTAJ KASETLERİ" masalı da, Sayın Adnan Oktar’a yönelik kurgulanan iftira ve itibarsızlaştırma operasyonunda kullanılan bir şehir efsanesidir. 

Ordu Olay Gazetesi Yazarı Mehmet Şekeroğlu

Bu iftira, Sayın Adnan Oktar aleyhinde olumsuz bir kamuoyu algısı ve infial oluşturmak, devlet ve emniyet görevlilerini yanlış yönlendirmek, hükümet yetkilileri ve siyasilerle arasını açıp bozmak gibi kirli ve art niyetli girişimlere malzeme yapılmak amacıyla, yaklaşık 30 yıldan bu yana çeşitli dönemlerde ısıtılıp ısıtılıp gündeme getirilen büyük bir yalandan ibarettir. GERÇEKTE İSE ORTADA NE TEK BİR ŞANTAJ KASETİ, NE DE TEK KARE BİR ŞANTAJ KAYDI VEYA GÖRÜNTÜSÜ BULUNMAMAKTADIR.

Eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın kendisiyle yapılan röportajda dile getirdiği söylenen bu iddia, aslında BİZZAT KENDİSİNİN İÇİŞLERİ BAKANLIĞI DÖNEMİNDE BERAATLE SONUÇLANMIŞ gerçek dışı bir iftiradır.

Sayın Sadettin Tantan, Devlet makamlarında önemli görevler ifa etmiş bir siyasetçi olarak Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının kendisine saygı duyduğu bir insandır. Ancak, kendisinin yıllardan beri ısrarlı bir şekilde Adnan Bey'i hedef alıyor olması, muhtemelen birtakım önyargı veya yanlış bilgilendirilmelerden kaynaklanmaktadır.

Nitekim, tarikatlarla ve yolsuzluklarla mücadele eden bir kişi olarak tanıtılan Sayın Tantan’ın, ülkede pek çok anormalliklerle adı anılan tarikat görünümlü sapkın gruplar, kriminal mafya yapılanmaları ve illegal örgütler dururken, onlarla ilgili hiçbir açıklama yapmayıp endişe belirtmezken kendisine her mikrofon uzatıldığında, 12 kez yargı kararlarıyla aklanmış, tek bir suç işlememiş olan Adnan Oktar ve arkadaşları hakkında asılsız, gerçek dışı, iftira niteliğinde iddialarda bulunmasının bu yanlış bilgilendirme ve haksız ön yargılardan kaynaklandığını düşünüyoruz. 

Sayın Tantan’a, Adnan Bey ve arkadaşlarının Devlet için yaptıkları fedakarane ve can siperane çalışmalar detaylıca anlatıldığı ve Sayın Tantan’ı yanlış bilgilendiren malum odakların telkinleri kesildiği takdirde, kendisinin de bu gerçeği göreceğine inanıyoruz.

Bu vesileyle tekrar ifade etmek isteriz ki ne Sayın Tantan’ın İçişleri Bakanlığı görevini yürüttüğü 1999 senesinde ne de 2018 senesinde Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına yönelik düzenlenen operasyonların hiçbirinde bu türden bir kaset veya görüntü kaydına rastlanılmamıştır. 

Eş zamanlı ani baskınlar şeklinde düzenlenen her iki operasyonda da, ADNAN OKTAR ve ARKADAŞLARININ EVLERİNE, İŞ YERLERİNE, DEPOLARINA, HATTA AİLELERİNİN VE ÜÇÜNCÜ DERECE AKRABALARININ ADRESLERİNE DAHİ GİRİLEREK HER YER DİDİK DİDİK ARANMIŞTIR. HATTA BAZI EVLERE BALYOZLARLA, İŞ MAKİNALARIYLA GİRİLİP YIKILMAMIŞ DUVAR, KAZILMAMIŞ BAHÇE BIRAKILMAMIŞTIR. ANCAK SONUÇ YİNE DEĞİŞMEMİŞ, HERHANGİ BİR ŞANTAJ KASETİNE veya GÖRÜNTÜSÜNE RASTLANMAMIŞTIR. DİĞER BİR DEYİŞLE, O GÜNDEN BU GÜNE, NE EMNİYETTE NE SAVCILIKTA NE DAVA DOSYASINDA NE DE ADLİ EMANETTE TEK BİR ŞANTAJ KASEDİ VEYA KAYDI BULUNMAMAKTADIR.

Ayrıca, ne 1999’daki dava dosyasında ne de günümüzdeki dava dosyasında, BU OLMAYAN KASETLERLE GÜYA KENDİSİNE ŞANTAJ YAPILDIĞINA DAİR SUÇ İSNADINDA BULUNAN HERHANGİ BİR KİMSE DE YOKTUR. 

Kaldı ki 40 yıldan bu yana, eğer şantaj için kullanılmış uygunsuz içerikli tek bir kaset veya görüntü ele geçirilmiş olsaydı, bunun Türkiye ve dünya çapında sayısız TV kanalından gece gündüz yayınlanacağı ve sosyal medyada da milyonlarca kez paylaşılacağı konusunda kimsenin bir kuşkusu bulunmamaktadır. ANCAK, BÖYLE BİR ŞANTAJ VİDEOSU HİÇBİR ZAMAN OLMADIĞI İÇİN, ELBETTE HİÇBİR YERDEN YAYINLANMASI ve PAYLAŞILMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR.

Kamuoyunu alenen aldatmaya yönelik bu tip söylem ve yöntemler, aslında kumpasçıların nasıl bir acziyet içerisinde olduklarını ve kumpas davası dosyasının nasıl bomboş olduğunu göstermesi bakımından da dikkat çekicidir. 

Sayın Adnan Oktar ayrıca, Sayın Tantan’ın hiçbir delile dayanmayan iddialar ile Müslümanları zan altında bırakmaya sebep olan üslup yerine, sevecen, anlayışlı, itidalli, makul, koruyucu, Türk Devlet geleneğinin temel değerlerine sahip bir siyaset izlemesi durumunda halkın teveccühünü kazanabileceğini düşünmektedir. Böylece, 2001 senesinde İçişleri Bakanlığı görevinden azledildikten sonra kurmuş olduğu Yurt Partisi ile katıldığı her iki seçimde de yüzde sıfır virgüllü rakamlar almak yerine, Meclis’te halkımızı temsil edebilecek bir konuma gelebilecektir.

Sayın Tantan gibi bir devlet adamının, Türk Devleti'nin bekası için çalışan gerçek vatanseverlerin arasına nifak sokmak amacıyla kendisine birtakım yanlış bilgiler aktararak çarpık yönlendirmeler yapanlara ve kendisini sevgisiz ve sert üslup kullanmaya teşvik ederek toplumla arasını açmaya çalışanlara karşı dikkatli olması gerektiği de açıktır.


Dördüncüsü

Gazeteci Mehmet Şeker’in mesleki dayanışma arzusuyla Fuat Kozluklu’ya destek amacı taşıyan bir yazı kaleme almasını anlayışla karşılamakla birlikte, hiçbir bilgiye sahip olmadan, dedikodu mahiyetindeki delilsiz ithamlara itibar ederek, eli kolu bağlı, kendilerini savunma, cevap haklarını kullanma imkanı olmayan masum insanların bu durumlarını fırsat bilerek haklarında iftira ve hakaret içeren gerçek dışı yayınlara aracılık etmesinin de, gerek vicdan ve insaniyete gerekse hukuk ve adalete uygun olmadığını hatırlatmak isteriz. 

Ayrıca, yazılı ve görsel medyada hiçbir hukuki somut delile dayanmadan, akla hayale gelmedik mesnetsiz ithamlar ve hakaretamiz ifadelerle insanların kişilik haklarını hiçe sayarak, “ben yaptım oldu” şeklinde bir zihniyetin önünün açılması durumunda, yarın bu yanlış tavrın buna göz yumanlara karşı da hiçbir ölçü ve sınır tanımadan sergilenebileceğini de unutmamak gerekir.

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.