Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan ile birlikte bazı siyasetçi, akademisyen, gazeteci ve yazar tarafından varlığı ile faaliyetleri hissedilip fark edilen, ancak kökeni, amacı ve kullandığı yöntemler bir türlü tam olarak tespit edilemediği için genelde “ÜST AKIL” olarak nitelenen yapılanmanın, “İngiliz derin devleti” olduğunu teşhis eden ve bu yapılanmayı tüm dünyaya ilk kez güçlü, net ve gür bir şekilde alenen deşifre eden kişi, Sayın Adnan Oktar'dır.
Dünyanın başına belan olan İngiliz derin devleti yapılanması gerek ülkemizde gerekse dünyanın farklı yerlerinde gerçekleşen karmaşa, bölünme, etnik kökene dayalı ayrışmalar ve çatışmalar gibi BİRÇOK TOPLUMSAL OLAYIN ARKASINDAKİ GİZLİ YAPI OLMAKLA BİRLİKTE, deccaliyete özgü psikolojik teknik, taktik ve yöntemler kullandığı için, bu zamana kadar deşifre edilememiş, KENDİSİNİ BAŞARILI BİR ŞEKİLDE GİZLEMEYİ BAŞARABİLMİŞTİR.
Yüzyıllardır dünya üzerindeki pek çok kötülüğü tasarlayıp, organize eden bu gizli yapılanma hakkında ülkemizdeki bilinçlenmenin temelinde yatan ise, Sayın Adnan Oktar'ın kaleme almış olduğu ''Üst Akıl İngiliz Derin Devleti'nin İç Yüzü'' isimli 2 ciltlik dev eser ile kendisinin bu konuda yayınlanan çeşitli makaleleri ve televizyon açıklamaları olduğu da kamuoyu tarafından yakinen bilinmektedir. Kitabın hazırlanan 3. Cildi ise operasyon sebebi ile basılamamış, basılması engellenen bu kitapta yer alan önemli evrak ve belgeler hakkında TBMM’de kapalı oturum düzenlenip yetkililerin bilgilendirilmesi talebinden kısa bir süre sonra da operasyon gerçekleşmiştir.
Yazımızın başında anlattığımız gibi, yüzyıllar boyunca dünyanın başına bela olan İngiliz derin devleti yapılanmasını teşhis eden, bu yapılanmanın amacı ile kullandığı metod ve taktikleri, tüm dünyaya ilk kez güçlü ve net şekilde deşifre eden kişi Sayın Adnan Oktar'dır.
Sayın Adnan Oktar'ın son birkaç senedir İngiliz derin devletinin Türkiye, Ortadoğu ve İslam alemi üzerindeki yüzlerce yıllık örtülü ve karanlık planlarını deşifre etmesi, bu konuda 2 ciltlik dev bir eser yayınlaması, ülkemizin bekası karşısındaki en büyük –yakın dönem öncesine kadar kimsenin farkına varmadığı– tehlikeyi hemen her gün A9 TV'deki canlı yayınlarında en vurucu detaylarıyla açıklayıp gündemde tutması, elbette Türk ve İslam aleminin bu kadim düşmanının hiç de işine gelmemiştir.
Bununla birlikte Sayın Adnan Oktar'ın,
➢ Darwinizm'e karşı dünya çapında en büyük fikri ve bilimsel mücadeleyi veren kişi olması,
➢ Yazmış olduğu 73 dile çevrilen 300'ün üzerindeki kitapları ile bunlardan faydalanılarak hazırlanan belgeler ve bilimsel konferanslar sayesinde yürütülen uluslararası düzeydeki ilmi ve kültürel faaliyetleri sayesinde hem Darwinizm ile Materyalizme, hem de dinsizlik ile bağnazlığa en güçlü darbeyi vuran kişi olması,
deccaliyetin dünya hakimiyetini hedefleyen ve bu şeytani hedefin dünya çapında zeminini hazırlamak için, Darwinizm'i etkin bir silah olarak gören ve kullanan İngiliz derin devletini çok zor durumda bırakmıştır.
Gerçekten de İngiliz derin devleti kullanmış olduğu yöntem ve propaganda taktikleriyle, uzun yıllar boyunca hiçbir bilimsel değeri ve geçerliliği bulunmayan, sahte ara geçiş fosilleri ve düzmece deneylerle ayakta tutulmaya çalışılan köhne bir teori olan Darwinizm'i, tüm dünyaya sanki bilimsel bir gerçekmiş gibi tanıtmış, karşı gelen herkesi ise çağdışı veya bilim düşmanı gibi göstererek susturmuş ve kendince itibarsızlaştırmıştır.
Bu sayede, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye dahil nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan Fas, Tunus, Cezayir, Mısır gibi ülkelerdeki okullarda, hatta şeriatla yönetilen Suudi Arabistan, Sudan gibi İslam ülkelerinin okullarında dahi, halen bugün bile Darwinizm'in zorunlu olarak okutulduğu, insanların ve tüm canlılığın Allah tarafından yaratılmış olduklarını söylemenin ise hayret edilecek şekilde yasaklandığı DECCALİ bir sistem kurulmuştur.
Bu, camilerdeki fetvalarda Allah'ın varlığı ile dinin ve yaratılışın anlatıldığı, ancak okullarda biyoloji, tarih, sosyoloji, felsefe gibi sayısız derste Allah'ın ve dinin inkar edilip insanların ve tüm canlılığın kör tesadüfler sonucunda kendiliğinden evrimleşerek oluştuklarının okutulup anlatıldığı şaşılacak bir sistemdir.
Dünyanın hemen her ülkesinde neredeyse hiçbir devlet adamının, siyasetçinin veya öğretmenin çıkıp da “Evrim Teori'si bilimsel bir gerçek değildir, insanları ve tüm canlıları Allah yaratmıştır” diyemediği, doğruyu bilmelerine rağmen tüm dünyanın bir türlü yakasını silkeleyip kendisini kurtaramadığı bu sistem, işte İngiliz derin devletinin yönettiği deccaliyet sistemidir.
Ülkemizden bir örnek vermek gerekirse, sağ iktidarın olduğu bir dönemde dahi okullarda evrim teorisi öğretilmeye devam edilmekte, Devlet müzelerinde evrim propagandası yapılmakta, Devlet kanalında evrim belgeselleri yayınlanmakta, en muhafazakar sağ basında dahi evrim haberleri yayınlanmaktadır.
Öyle ki, Gaziantep gibi dindar, muhafazakar bir belediye tarafından yönetilen bir ilde, Evrim Müzesi açılmakta, müzenin açılışını ise evrime inanmadığı halde bizzat Sayın Fatma Şahin gibi dindar, muhafazakar bir siyasetçi yapmak zorunda kalmaktadır.
Bu amaçla ülkemize gelen İngiliz derin devletinin istihbarat ajanı olarak kullandığı ünlü pedofil John Woodcock isimli İşçi Partisi Milletvekili –John Woodcock hakkında detaylı bilgileri yazımızın ilerleyen bölümlerinde bulabilirsiniz– ile fotoğraf çektirmek ve sosyal medyadan bunu paylaşmak mecburiyetinde bırakılmıştır.
Ne var ki, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın uzun yıllardır yürütmüş oldukları anti-Darwinist ve anti-materyalist bilimsel faaliyetler, İngiliz derin devletinin dünya çapındaki zorunlu Darwinist eğitim dayatmasıyla kurduğu Allah'ı inkar eden bu deccaliyet sistemini darmadağın edip yıkıma uğratmıştır.
İngiliz derin devleti de doğal olarak Sayın Adnan Oktar'ı kendi bekasının önündeki büyük bir engel olarak görmeye başlamış ve hızla karşı harekete geçmiştir.
İngiliz derin devleti, mevcut küresel hegemonyası ve bekası karşısında en büyük tehdit ve tehlike olarak gördüğü Sayın Adnan Oktar'ı ve arkadaş camiamızı susturup, Sayın Adnan Oktar öncülüğünde yürütülen Darwinizm karşıtı hareketi durdurmak ve etkisizleştirmek için kapsamlı bir plan yapmış ve uygulamaya geçilmesi talimatını vermiştir.
İngiliz derin devleti, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımıza karşı başlattığı organize hareketin tarihini de, kendine has örtülü mesaj verme yöntemlerinden birisini kullanarak belirlemiş ve operasyonun zeminini hazırlayan ilk dilekçenin, Sayın Adnan Oktar'ın doğum günü olan 02/02/2016 tarihinde verilmesini organize etmiştir.
Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımıza yönelik hazırlanan kumpas operasyonunun fitilini ateşlemek amacıyla, İngiliz Lordlar Kamarası'nın bazı esrarengiz üyeleriyle bazı Milletvekilleri ve İngiliz İstihbarat yetkililerinden oluşan ÜST DÜZEY BİR HEYET Türkiye'ye gönderilmiştir.
Heyetin üzerine dikkatlerin çekilmemesine özellikle önem verilmiştir. Bu amaçla basına yönelik önceden hazırlanan bilgilendirmelerde, gerçekte Üst düzey İngiliz İstihbarat yetkililerinden oluşan heyetten, sözüm ona Gaziantep'deki mülteci kamplarını ziyaret etmek amacıyla gelen bazı İngiliz Bürokratlar olarak bahsedilmiştir.
Ülkemize gelen bu İngiliz Heyeti'nin yürüttüğü faaliyetler ile gerçekleştirdikleri üst düzey ziyaret ve görüşmeleri, bu görüşmelerde kullandıkları üslup ve üst perdeden yaptıkları konuşmalarla devlet ve hükümet yetkililerimizden talep ettikleri şeyleri açıklamadan önce, heyette yer alan bazı kilit kişiler hakkında kısaca bilgi vermenin önemli olduğunu düşünüyoruz:
Amacı, Allah'ın haram kıldığı HOMOSEKSÜELLİĞİ YAYGINLAŞTIRMAK, Allah'ın varlığını inkar eden DARWİNİZM'İ YAYMAK ve İngiliz Derin Devleti'nin İslam'ı içten dejenere etmek için alternatif dini inanç sistemi olarak yaymaya çalıştığı sapkın RUMİLİK FELSEFESİNİ TELKİN ETMEK olan QUILLIAM VAKFININ kurucusudur. İngiliz Ajanı olduğu ortaya çıktıktan birçok İslam ülkesine girişi yasaklanmış olan, özellikle Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'a olan düşmanlığı ve Türkiye aleyhindeki faaliyetleriyle tanınan Bengladeş asıllı devşirme İNGİLİZ İSTİHBARAT ajanıdır. İngiliz istihbaratı tarafından radikal görünüme sokularak pek çok İslam ülkesinde provokasyon ve karışıklık çıkarma görevlerinde kullanılmıştır.
Kendisini anlattığı kitabında ikiyüzlü bir kişiliği olduğunu, Allah'a ve İslam'a inanmadığını söyleyen Ed Husain, eline geçen her fırsatta Türkiye ve Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan aleyhinde açıklamalarda bulunan, FETÖ'yü destekleyen açıklamalar yapan ve 15 Temmuz darbesinden 3 yıl önce yaptığı açıklamalarla darbenin ipuçlarını veren, ayrıca Gezi olayları sırasında hazırladığı raporuna ilişkin olarak, Amerikan merkezli “Bipartisan Policy Center” isimli düşünce kuruluşuna verdiği röportajda “Gezi Olayları sayesinde Erdoğan'ın devrilmesini umduğunu ve Türkiye'yi istikrarsız görmek istediğini” alenen açıklamış bir kişidir.
Çocuklarla cinsel ilişkiye girmenin (PEDOFİLİ) yasal olmasını ve KÜÇÜK ERKEK ÇOCUKLARIYLA CİNSEL İLİŞKİ YAŞ SINIRININ 10 YAŞINA İNDİRİLMESİNİ SAVUNAN, PEDOFİLİNİN KANUNEN YASALLAŞMASI AMACIYLA KAMPANYALAR DÜZENLEYEN “Paedophile Information Exchange” Vakfı'nın tanıtımlarında yer alan, yakın çevresindeki birçok kişi çocuk pornosu ve pedofili eylemleri sebebiyle hüküm giymiş, PKK/YPG’yi savunan ve destekleyen, PKK üyelerine İngiliz Parlamentosunda konuşma yaptıran, İngiltere İşçi Partisi Üyesi Millletvekilidir.
İngiltere'de uzun yıllar Ulusal Güvenlikten Sorumlu Devlet Bakanlığı görevinde bulunmuş, İngiltere'nin (MI5 - MI6 - GHQC ve Askeri) istihbarat kurumları arasındaki organizasyonu sağlayan ve türkçesi “Ortak İstihbarat Komitesi” anlamına gelen “Joint Intelligence Committee” isimli istihbarat teşkilatının şu anki başkanı ve ülkenin en kıdemli üst düzey istihbarat yetkilisidir.
Ülkemize gelen İngiliz Heyetinin başkanlığını da yürüten Baroness Neville-Jones, Müslümanlara yönelik düşmanca tutum ve tavırlarıyla tanınan, Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'a karşı olduğunu her fırsatta dile getiren, katılmış olduğu uluslararası çeşitli toplantılar ve basın konferanslarında Sayın Erdoğan hakkında çirkin ithamlarda bulunmaktan da çekinmeyen ve alenen “Sayın Erdoğan'ın ve Türkiye'nin kendi yoluna gitmesine izin verilmemesi gerektiğini” savunan bir kişidir.
Barones Neville Jones başkanlığında ülkemize gelen İngiliz Heyeti; Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'dan, İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu'ya, Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'ndan, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Sayın İbrahim Kalın'a ve aralarında AK Parti'li ve MHP'li milletvekillerinin de bulunduğu birçok devlet ve hükümet yetkilisiyle bir araya gelmiş, çeşitli görüşmeler gerçekleştirmişlerdir.
Yapılan görüşmelerde İngiliz Heyeti, ÜST PERDEDEN ve OLDUKÇA SERT BİR ÜSLUP KULLANMIŞ, görüştükleri devlet ve hükümet yetkilerinden “Bunları bunları yapacaksınız, şöyle şöyle hareket edeceksiniz” tarzındaki ifadelerle BİR DİZİ TALEPTE bulunmuşlardır. Talepler arasında en dikkat çekici olanları ise;
şeklindeki ADETA DİKTE ETTİRİLEN, BU TALEPLER olmuştur. Bu görüşmelere katılan veya görüşmelerde yer alan çeşitli kişilerden gelen duyumlar da iddiaların doğruluğunu teyit eder niteliktedir. Ayrıca görüşmenin taraflarından da bugüne kadar iddiaları yalanlayan bir açıklama veya görüş bildirilmemiş, sanki taraflar konunun unutulup gündeme gelmemesi için adeta kulaklarının üzerine yatmışlardır.
Tarih boyunca, yeryüzündeki her türlü kötülüğün, zulmün ve fitnenin düzenleyicisi, savaşların, katliamların, felaketlerin, yoksulluk ve acıların kaynağı hep "derin dünya devleti" olmuştur. Bu karanlık ve şeytani yapılanma en eski antik çağlardan bu yana varlığını sürdüregelmiştir.
Derin dünya devleti geçmişte Nemrut, Mısır Firavunları, Babilliler, Romalılar, vb. gibi haşa Allah düşmanı, dinsiz kişi ve kavimlerin liderliğinde her devirde kirli faaliyetlerini sürdürmüş. Tarihin her döneminde Peygamberlerle, elçilerle, salih müminlerle ve onların liderleriyle mücadele eden, onları yalanlayan, onlara iftiralar atan, tuzaklar kuran, oyunlar oynayan, onları zindanlara atan, işkenceler yapan, şehit etmeye çalışan ve kimi zaman da şehit eden, işte her devirde şeytanın başını çektiği bu "DERİN DÜNYA DEVLETİ olmuştur.
Halk arasında "iyilikle kötülüğün savaşı" olarak yaygın kullanılan kavram da bu şeytani organizasyon ile müminlerin önde gelenleri arasındaki en eski zamanlardan bugüne dek süre gelen mücadeledir.
Yaklaşık 300 yıldan bu yana da, derin dünya devletini, "İNGİLİZ DERİN DEVLETİ" temsil etmektedir.
İngiliz derin devleti, dünyanın son 300 yıllık döneminde deccaliyetin dünya hakimiyetini hedefleyen ve bu şeytani hedefin dünya çapında adım adım zeminini hazırlayan karanlık, sinsi, kan dökücü bir şer yapılanmadır.
İngiliz derin devleti, dünya çapındaki bu sömürü, zulüm, çıkar, entrika ve kirli iş birliklerine dayalı düzenin sağladığı birikim sonucunda, bugün dünya çapında görülmemiş bir güce, etkiye ve imkanlara ulaşmıştır.
Süper devletleri, hükümetleri, istihbarat örgütlerini, en etkili medya kurumlarını, düşünce kuruluşlarını, merkez bankalarını, en büyük finansal kurumları, dünya borsalarını, uluslararası dev şirketleri, ilaç ve aşı firmalarını, medikal sektörü, eğitim sektörünü, bilimsel kuruluşları, vb. kilit mekanizmaları kontrol ve hakimiyetine almış, Afrika, Ortadoğu ve İslam ülkelerinin tüm zenginliklerini, varlıklarını, insanlarını sömüren, trilyonlarca dolarlık bir serveti yöneten, DÜNYA ÜZERİNDEKİ EN BÜYÜK GÜÇ haline gelmiştir.
Bugün DECCALİYETİN bir nevi kurumsal kimliği niteliğinde olan İngiliz derin devleti, dünya hakimiyeti emeline ulaşmak ve bu hakimiyeti sürdürebilmek için, tümüyle kendi emrine amade, gizli ve açık kölelerden oluşan bir dünya toplumu dizayn etmeyi planlar. Bunun için de istediği gibi yönetip yönlendirebileceği, her türlü inanç, ülkü, dava ve değerden yoksun, (haşa) Allahsız, dinsiz, imansız, ahlaksız, milli-manevi değerlerinden soyutlanmış, bencil, vurdum duymaz, sorumsuz, tümüyle menfaat ve maddiyata bağımlı, onur, şeref, haysiyet hisleri olmayan adeta yaşayan ölülerden oluşan kitleler inşa etme çabası içindedir.
İngiliz derin devleti bu amacına ulaşmak için ise başta DARWİNİZM olmak üzere marksizm, komünizm, faşizm, vahşi kapitalizm ve materyalizm gibi fikir, ideoloji ve felsefeleri destekler, "hayvandan daha aşağı" insanlar üretme amacıyla da, homoseksüelliğin ve her türlü cinsel sapkınlığın dünya çapında yaygınlaştırılması için çaba sarfeder ve etkin bir rol oynar.
Karşısında tehdit oluşturabilecek hiçbir güç birliğinin oluşmaması için, DARWİNİZM ile SOSYAL DARWİNİZM gibi sahte bilimsel teorileri ortaya atarak ırkçılığı, ayrımcılığı, çatışma ruhunu besleyen, bu ve benzeri yöntemlerle insanları durduk yere birbirine düşman eden, savaşlar çıkaran, devletleri yıkan, milletleri parçalayıp bölen, ülkeleri yok eden, dünyayı acımasız bir mücadele alanı haline dönüştüren hep İngiliz derin devletidir.
Amaç, ulusların, milletlerin, kavimlerin zayıf düşüp deccaliyetin önünde diz çökmesi ve onun emrine girmesidir.
Sayın Adnan Oktar'ın Harun Yahya müstear ismi ile kaleme almış olduğu eserlerin birkaçını görmüş veya incelemiş, bu eserlerden faydalanılarak hazıranan belgesellerden herhangi birisini izlemiş ya da internet sitelerinde dolaşmış herkesin açık ve net olarak göreceği gerçek;
bu eserlerin hiçbirisinin, terör ile ya da terör propagandası ile uzak veya yakın bir ilişkilerinin olamayacağı, hemen daha ilk bakışta görülüp anlaşılmaktadır.
Nitekim devletimiz, milletimiz için bu kadar önemli konuları içeren, milyonlarca yerli ve yabancı insanın takdirini ve teveccühünü kazanmış kitapların, SÖZDE "ÖRGÜT PROPAGANDASI UNSURU" GİBİ GÖSTERİLMEYE ÇALIŞILARAK YASAKLANMASI ya da İMHA EDİLMEYE ÇALIŞILMASI SON DERECE ANORMAL BİR DURUMDUR. Ayrıca bu durum, Harun Yahya eserlerinin yasaklanmasından büyük mutluluk duyacak olan İngiliz Derin Devleti'nin talimatıyla gerçekleştirilmeye çalışıldığının ip uçlarını da içermektedir.
Bu eserlerin ve eserlerden faydalanılarak hazırlanan internet sitelerinin yasaklanmalarının KİMLERİ SEVİNDİRECEĞİ de çok iyi değerlendirilmeli, PKK/PYD, DEAŞ gibi terör örgütlerinin fikri temelini çökerten, vatanın bölünmez bütünlüğünü savunan, bölücülüğe karşı milleti bilinçlendiren, askeri ve polisimizi öven, yücelten, Allah'ın varlığını ve birliğini bilimsel delilleriyle anlatan, Darwinizmi bilimsel olarak çökerten bu kitapların imhasının, devletimizin bölünmez bütünlüğüne göz dikmiş, milletimizi manevi ve fiziksel olarak çökertmek, bölmek ve yönetmek isteyenleri mutlu edeceği unutulmamalıdır. Bunların başında ise İNGİLİZ DERİN DEVLETİ'nin geldiği herkesin malumudur.
Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına yönelik operasyona zemin hazırlayanlar İngiliz derin devleti ve onun yönetip yönlendirdiği karanlık bir güruhtur. İngiliz derin devletinin görevlendirdiği bir güruhun organize ettiği suni şikayetçiler nedeniyle camiamıza bu operasyon düzenlenmiştir. İddianamenin tamamı da bu suni şikayetçilerin yalan beyan ve iftiralarından oluşmaktadır.
Unutulmamalıdır ki, geçmişte Sultan Abdulaziz'i şehit eden, Sultan II. Abdülhamid'i kuşatarak ağır baskı altına alan, Başbakan Adnan Menderes'i türlü iftiralarla mahkum ettirip idam ettiren, 12 Eylül darbesini düzenleyen ve 15 Temmuz'da hain darbe girişimini de organize edenler, devletin içine çöreklenmiş ve isteklerini siyasi zeminde yaptırmış olan böyle bir hiziptir. Osmanlı'yı yıkan ve çöküşe götüren de, İstanbul'u İngilizlere teslim eden de yine aynı hıyanet zincirinin halkalarıdır.
Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın tutuklanarak kendilerince etkisiz hale getirilmesi ile ülkemiz ve insanlık adına yürüttükleri hayırlı faaliyet ve eserlerin imha çabasının arkasındaki güç de elbette ki, yüzyıllardır Türk devletine ve İslam toplumuna olan husumetiyle bilinen ve kurduğu oyun ve tuzaklarla kardeşi kardeşe düşüren İngiliz derin devletinden başkası değildir.
Manevi değerlerimize yönelik bu saldırıyı da bazı resmi kurumları ve devlet görevlilerini kışkırtıp yanıltmaya ve yönlendirmeye çalışarak yapma peşindedir. Dolayısıyla, böyle hiziplerin varlığının vatana ve devlete daima bela getirdiği gerçeği sürekli akılda tutulması, köklü tedbir ve çözümlerin acilen alınması gereklidir.
Ancak, devletimizin bu tür bir oyunlara asla gelmeyeceğine olan inancımız da tamdır.
Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.
ADNAN OKTAR DAVASI VE DAVA SÜRECİNDEKİ HUKUKSUZUKLAR HAKKINDA DETAYLI BİLGİ EDİNMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKLERİ ZİYARET EDEBİLİRSİNİZhttps://adnanoktardavasindakihukuksuzluklar.blogspot.comhttps://www.net-cevap.com |