Birbirinden çok farklı fikir ve idealleri savundukları için ortak bir düşünce etrafında toplanmaları asla mümkün olmayacak kişi ve kesimler, söz konusu camiamız olunca, adeta düğmelerine basılmışcasına bir anda hareketlendiler. Tek bir yerden kendilerine dikte ettirildiği aşikar yalan ve iftiraları canhıraş bir şekilde dillendirmeye başladılar. Bu son derece ibret vericidir.
Bu kişi ve çevreler, topluma karşı görünürde farklı kutuplara mensupmuş izlenimi vermektedirler. Ancak, bizzat derin devletin yönlendirmesiyle hareket ettiklerinden, -yani tek bir kaynaktan nemalanıp beslendiklerinden- ortak hedeflere karşı birlikte hareket etmeleri, ağız birliği yapmaları aslında hiç de şaşılacak bir durum değildir.
Aynı durum medya ve sosyal medya için de geçerlidir. Bir kısım medyadan ve çeşitli sosyal medya mecralarından kışkırtıcı, asparagas ve sansasyonel haber ve paylaşımlar yaparak kamuoyunda infial oluşturmayı amaçlayan bazı malum hesapların, -görünürde birbirlerinden çok farklı görüş ya da ideolojilerde olmalarına rağmen- bir anda ve ittifak halinde benzer yalanları paylaşıp yaygınlaştırmaları, bu yazar, gazeteci ve sosyal medya hesaplarının da derin devlet tarafından yönetilip kontrol edilmelerinden kaynaklanmaktadır.
Bu konuya ilişkin en bariz örneklerinden birisi ise;
Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız hakkında ilk derece mahkemesi tarafından verilen on binlerce yıllık haksız ve hukuksuz mahkumiyet kararlarının, Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf) 1. Ağır Ceza Dairesi tarafından esastan bozulması üzerine yaşanmaktadır. İstinaf mahkemesi “Esastan Bozma” kararıyla, camiamıza kurulan kumpası açık şekilde deşifre etmiş; hakkımızda ileri sürülen tüm yalan ve iftiraları da adeta paçavra haline getirmiştir.
Bu gelişme, kumpası organize eden DERİN DEVLET ÇETESİ ÜZERİNDE ŞOK ETKİSİ OLUŞTURMUŞ ve BÜYÜK BİR PANİĞE KAPILMALARINA SEBEP OLMUŞTUR. Bozma kararının hemen ardından ise, halk arasında “tüm tuşlara aynı anda basılması” şeklinde tarif edilen panik ve çaresizliğin etkisiyle, mantık dışı akıl almaz ithamlarla yaygaralar koparmaya, yeni yeni yalan ve iftiralarla camiamıza saldırmaya başlamışlardır. İftiraların mantıksızlığı ve alelacele ilkel bir zekayla kurgulanmış olması, yaşadıkları paniğin bir göstergesidir.
Derin devletin basın, medya ve sosyal medyada, kontrolü altında iş gören tüm elemanlarını aynı anda ayaklandırarak topyekun bir atağa geçmesi ise, geçmişte olduğu gibi bugün de yine bir oyun ve kumpas peşinde olduğunun açık bir habercisidir.
Ancak, unutulmamalıdır ki, Yüce Türk Adaleti er ya da geç, ama her defasında doğruları ortaya çıkarmıştır. Sayın Adnan Oktar ile arkadaşlarımız geçmişte kendilerine atılan tüm iftira ve suçlamalardan birer birer aklanmışlardır. Bu sebeple, Yüce Türk Yargısı'na olan güvenimiz tamdır. Allah’ın izniyle bu sürecin sonunda da Türk Yargısı'nın adaleti muhakkak tecelli edecektir.
İngiliz derin devletinin planladığı bu son oyun ve kumpas da Allah’ın izni ile bozulacak ve tutuşturmaya çalıştıkları fitne ateşi mutlaka dönüp kendilerini bulacaktır.
Değerli kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.
TEKNİK VE BİLİM ARAŞTIRMA VAKFI