Kadın sporcularımız katıldıkları uluslararası spor müsabakalarında rahat edebilecekleri, vücuda yapışan kısa şort veya taytlar, dekolte atletler ya da bikini, mayo gibi kıyafetleri tercih etmekte, müsabaka türüne göre sayı, maç ya da madalya kazandıklarında ise kimi zaman birbirlerini ve antrenörlerini sarılıp kucaklayarak tebrik etmekte, kimi zaman ise dans edip eğlenmektedirler.
Ayrıca, antreman ve müsabakalarda var güçleriyle çalışmakta, ciddi çabalar sarfetmekte, bedenlerini olabildiğince zorlamakta, kaybettiklerinde ya da başarılı olamadıklarında ise büyük üzüntüler yaşamaktadırlar. Böylesi anlarda kadın sporcularımızın kıyafetleri, doğal olarak vücut hatlarını daha da belirginleştirmekte ve görünür kılmaktadır.
Bağnaz bir kesimi temsil eden birkaç kendini bilmez dışında, son derece normal olan bu durumdan kimse bir rahatsızlık duymamakta, sporcularımızın antreman ve müsabaka halleri ile kılık kıyafetleri, eğlence, dans ve sevinç gösterileri toplumumuzun tamamı tarafından olağan ve makul karşılanmaktadır.
Vatandaşlarımızın yanısıra hükümetimiz ve Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan da, kadın sporcularımızın antreman ve müsabaka halleri ile kılık kıyafetlerinden ya da dans ve eğlencelerinden herhangi bir rahatsızlık duymamaktadır.
Bunun en büyük delili ile bağnaz kesimden gelen anlamsız eleştirilere verilen en güzel cevabı ise, Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan ve eşi Sayın Emine Erdoğan tarafından kadın sporcularımıza açılan tebrik telefonlarıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde verilen davet ve organizasyonlar oluşturmaktadırdır.
Ne var ki konu kadın sporcularımız değil de Sayın Adnan Oktar ve hanım arkadaşlarımız olduğunda, durum şaşılacak şekilde ve adeta 180 derece değişmektedir.
Birkaç hanım arkadaşlarımız 5-6 saat süren bir programın 15-20 dakikalık kısmında dekolte kıyafet giydiler ve dans edip eğlendiler diye akla hayale gelmedik hakaret ve saldırılarla karşılaşmış, kara para aklama, tecavüz, casusluk gibi akla hayale gelmedik suçlama ve iftiralara maruz bırakılmışlardır.
Arkadaşlarımızın her biri ülkemizin önde gelen kolejleri ile üniversitelerinden mezun, birden çok yabancı dil bilen, güzel işleri ve kazançları olan, tanınmış iyi ailelere mensup insanlardır. Bu insanların hiçbir suça ya da ahlak dışı bir fiile asla tevessül etmeyecekleri ortadayken, İngiliz derin devletinin kontrolündeki bir kumpas çetesinin uydurduğu, hiç bir delile dayanmayan klasik iftiralara itibar edilmektedir. Hanım arkadaşlarımıza ve arkadaş camiamıza tarihte görülmemiş bir kin ve nefretle yaklaşılmaktadır.
Kadın sporcularımızın kılık kıyafetleriyle hal, tavır ve hareketleri son derece normal karşılanırken, birkaç hanım arkadaşımız dekolte kıyafet giyip dans etti diye arkadaşlarımızın tamamına 10 bin yıl gibi anormal cezalarla zulmedilmektedir. Açıkçası kadın ve genç kızlara yönelik böylesi bir zulüm tarihte örneğine pek rastlanmamış bir durumdur.
Ancak inanıyoruz ki devletimiz;
➢ Arkadaş camiamıza yönelik uygulanmakta olan bu aleni zulme daha fazla müsaade etmeyecek,
➢ Kimi bağnaz kendini bilmez kimselerin itham ve iftiralarına karşı kadın sporcularımızın iffet, namus ve onurlarını nasıl koruyor ve sahip çıkıyorsa, masum ve tertemiz müslüman hanım arkadaşlarımızın da iffet, namus ve onurlarını aynı hassasiyetle koruyup sahip çıkacak,
➢ Emniyet ve Yargı gibi kritik kurumlardaki mevcut bürokrasi içerisine yuvalanmış, İngiliz derin devletinin talimat ve yönlendirmesiyle hareket eden karanlık kumpasçıların camiamıza yönelik oyunlarını da Allah'ın izniyle bozacaktır.
Değerli kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla sunarız.