CAMİAMIZA DÜZENLENEN OPERASYONDA "GENELEV VE FUHUŞ MAFYASI" ÖNEMLİ BİR ROL ÜSTLENMİŞTİR

Sayın Adnan Oktar Ve Arkadaşlarımıza Düzenlenen Kumpas Operasyonununda, İngiliz Derin Devletinin Emrindeki "Genelev Ve Fuhuş Mafyası" Önemli Bir Rol Üstlenmiştir!

Sayın Adnan Oktar, İngiliz Derin Devletinin emri altında hareket eden "Genelev ve Fuhuş Mafyasına", her hükümet döneminde ağır eleştiri ve uyarılarda bulunmuş, bu karanlık yapılanma da bu sebeple her dönemde Adnan Bey ve bizlere karşı olmuşlardır. Bu mafya yapılanması ülkemizdeki derin bağlantılarının güçlü nüfuzu ve etkisi sayesinde, genelev ve fuhuş sektörünün yasaklanıp kapatılması için yıllar boyu fikri mücadele veren Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın etkisiz hale getirilmesi amacıyla, camiamıza yönelik bu kumpasın hazırlanmasında önemli bir rol üstlenmiştir. Buna göre;

–1–

FUHUŞ, ALLAH'IN KURANDA HARAM KILIP YASAKLADIĞI ÇİRKİN BİR UTANMAZLIKTIR ve SAYIN ADNAN OKTAR DA BU SEBEPLE ÜLKEMİZDEKİ GENELEVLERİN KAPATILIP, FUHUŞUN YASAKLANMASI İÇİN HER HÜKÜMET DÖNEMİNDE BÜYÜK ÇABALAR SARFETMİŞTİR. 

İstisnasız her Müslümanın üzerinde ittifak edeceği üzere fuhuş, Kuran'da Allah tarafından, çirkin bir utanmazlık olarak nitelendirilmiş olup yasaklanmış ve haram kılınmış bir fiildir.

Allah Nur Suresinin 19. Ayetinde; “Çirkin utanmazlıkların (fuhşun) iman edenler içerisinde yaygınlaşmasından hoşlananlara, dünyada ve ahirette acıklı bir azap vardır.”  buyurmaktadır. 

Sayın Adnan Oktar ve bizler de, 40 yılı aşkın bir süreden beri yüce Allah'ın bu emri doğrultusunda fuhuşun ülkemizdeki en bariz, en belirgin uygulaması olan ve Allah'ın açıkça haram kıldığı bu çirkin utanmazlığın her an, her dakika yaşanmakta olduğu GENELEVLERİN KAPATILMASI KONUSUNDA BÜYÜK ÇABALAR SARF ETMİŞ BULUNMAKTAYIZ. 

Adnan Bey A9 Televizyonunda katılmış olduğu bir çok canlı yayın programında ve yazmış olduğu pek çok makalesinde; fuhuşun Allah tarafından yasaklanmış çok büyük bir ahlaksızlık olduğunu, buna rağmen ülkemizde fuhuşun korkunç boyutlara geldiğini, bu sebeple Genelevlerin acilen kapatılıp, burada zorla tutulan, fuhuşa zorlanan kadınlarımızın biran evvel bu beladan kurtarılmaları gerektiğini defalarca anlatmıştır. Ayrıca, bu konuda gerek vatandaşlarımıza, gerekse devlet yetkililerimize pek çok uyarı ve hatırlatmalarda da bulunmuştur. (Sn. Adnan Oktar'ın genelevlerin kapatılması konusunda A9 TV'deki konuşmalarından bazıları: https://www.youtube.com/watch?v=qY17zou_omc   https://www.youtube.com/watch?v=3aDCO3HLT1U)

Zaten, Adnan Bey'in yapmış olduğu bu ısrarlı uyarılar sebebiyle, hem Adnan Bey, hem de arkadaşlarımız, ülkemizdeki genelev mafyasının bir numaralı hedefleri konumuna gelmiş bulunmaktayız. Bugün Adnan Bey ve bizlerin 1365 yıl gibi korkunç bir ceza istemiyle yargılanmamıza sebep olan kumpasın arkasında da, yine İngiliz derin devletinin Türkiye'deki uzantıları ile bu Genelev Mafyasının organize birlikteliği yatmaktadır. 

Ancak, önemle belirtmek isterim ki; genelev mafyasının arkasında İngiliz derin devletinin gücünün ve desteğinin olmasının yanında, bu ikilinin ülkemizdeki fuhuş organizasyonlarını uzun yıllar öncesinde ve sistemli şekilde planlayıp organize etmiş olmaları sebebiyle, BUGÜNE DEĞİN MAALESEF Kİ TÜM HÜKÜMETLER, ELİ KOLU BAĞLANIP MAĞDUR EDİLMİŞ, BU DERİN MAFYA YAPILANMASININ KURMUŞ OLDUĞU FUHUŞ SİSTEMİNE KARŞI KÖKLÜ BİR ÇÖZÜM ÜRETEMEZ durumda bırakılmışlardır. 

Aslen fuhuş müessesesinin ülkemizde resmileşmesi, Sultan II. Abdülhamid döneminde, devlet tarafından ilk genelevin açılışına resmi onayın verilmesine mecbur kalınmasıyla başlamış, Cumhuriyet'ten sonra kurulan hükümetlerin döneminde de bu konuda geri adım atılamamıştır. Dolayısıyla, gerek operasyon öncesinde gerekse halen, hem Sayın Adnan Oktar'ın hem de bizlerin bu konuları gündeme getirmemizin sebebi ASLA HÜKÜMETİMİZİ veya DEVLET YETKİLİLERİMİZİ KÖTÜLEMEK DEĞİL, AKSİNE SON DÖNEM OSMANLI PADİŞAHLARIMIZA KADAR ÜLKE YÖNETİMİNİ KUŞATAN VE BASKI ALTINA ALMAYA ÇALIŞAN BU DERİN ÇETEYE KARŞI, MÜCADELE EDEBİLMELERİ İÇİN HALKIMIZI BİLİNÇLENDİRMEK ve HÜKÜMETİMİZE GEREKEN HALK DESTEĞİNİ SAĞLAYABİLMEKTİR.

–2–

BUGÜN ÜLKEMİZDEKİ GENELEVLERİN SAYISI İLE FUHUŞ SEKTÖRÜNÜN BÜYÜKLÜĞÜ KORKUNÇ BOYUTLARA ULAŞMIŞ BULUNMAKTADIR.

Kadının cinsel bir obje olarak değerlendirilip ortak kullanılması, komünist ideolojiye ait çok çirkin bir fikir olup, fuhuş adı verilen bu uygulamanın yaygınlaştırılması da dinimizce haram kılınmıştır. Dolayısıyla, buna izin verilip bundan bir gelir elde etmek veya vergi almak da aynı şekilde haram bir fiildir. Ancak, bugün ne yazık ki ülkemizde;

  • FUHUŞ HALEN YASAL'dır ve 81 İlimizin hemen hemen hepsinde yüzlerce GENELEV bulunmaktadır. 
  • Bu GENELEVLER, DEVLET TARAFINDAN kendilerine tahsis edilen RESMİ RUHSATLAR ile işletilmektedir. 
  • GENELEVLERDE, HAYAT KADINI olarak çalışmak mecburiyetinde kalan kadınlarımıza DEVLET TARAFINDAN RESMİ ÇALIŞMA VESİKALARI verilmekte ve SGK KAYITLARI yapılmaktadır. 
  • GENELEVLERDE resmi olarak kayıtlı olan 100.000.- (YÜZBİN)'in üzerinde vesikalı kadın her gün, her dakika bedenlerini satarak hayat mücadelesi vermektedir. Ancak bu rakamın dışında 250.000.- (İKİYÜZELLİBİN) civarında da KAÇAK/VESİKASIZ çalışan HAYAT KADINI olduğu ve 70.000.- (Yetmişbin) civarında ise resmi başvurusunu yapmış, vesika bekleyen hayat kadını bulunduğu belirtilmektedir. 
  • Ancak, Devletimizin GENELEVLERDE çalışan Hayat Kadınları konusundaki son resmi istatistik çalışması, bundan 19 sene öncesine dayanmakta olduğundan, bugünkü gerçek rakkamların VESİKASIZ/KAÇAK şekilde çalışanlar ile birlikte bilinenden KATBEKAT FAZLA, tahminen 450.000 (DÖRTYÜZELLİBİN)'in ÜZERİNDE OLDUĞU HESAP EDİLMEKTEDİR. 
  • GENELEVLERİN kapısında emniyet teşkilatımızın değerli mensupları, POLİSLERİMİZ mecburen resmi olarak görev yapmakta, kapıda ve içeride asayişi sağlamakla görevli bulunmaktadır. 
  • GENELEVLERDE Çalışan hayat kadınlarının SAĞLIK DURUMLARI da gene Devletin kontrolü altında ve SAĞLIK BAKANLIĞI'NA BAĞLI ZÜHREVİ HASTALIKLARLA MÜCADELE HASTANELERİ tarafından yapılmaktadır. 
  • DEVLETİMİZ maalesef ki, FUHUŞ yapılan bu GENELEVLERİ çalışma hayatındaki tarım, sanayi, gıda, turizm, emlak ve benzeri işletmelerden birisi gibi değerlendirmekte ve diğer tüm sektörlerde olduğu gibi, FUHUŞ ŞEKTÖRÜNDE ÇALIŞMAK MECBURİYETİNDE KALAN HAYAT KADINLARINDAN DA, düzenli olarak SSK, KDV, KURUMLAR VERGİSİ, PEŞİN VERGİ, GEÇİCİ VERGİ, DAMGA VERGİSİ gibi VERGİLER ile DAMGA PULU ve benzeri HARÇLAR almakta, düzenli bir gelir elde etmektedir. 
  • DEVLETİN MAAŞ OLARAK ÖDEDİĞİ HER PARANIN İÇERİSİNDE, GENELEVLERDE ÇALIŞAN HAYAT KADINLARINDAN ALINAN VERGİLERDEN DE GELEN BİR PAY BULUNMAKTADIR. 
  • İşin daha korkunç boyutu ise 18 YAŞININ ALTINDA OLUP DA FUHUŞ BATAĞINA DÜŞMÜŞ, COCUK FAHİŞELER konusunda ortaya ortaya çıkmaktadır. İbrahim Sarı'nın ''Çocuk Fahişeler'' isimli kitabı ile 2004 Yılında Ankara Ticaret Odası (ATO) tarafından hazırlanan ''Hayatsız Kadınlar'' isimli çalışmalarda geçen ve ilk kez 2000 yılında İstanbul'da gerçekleştirilen Türkiye I. Çocuk Kurultayı'na sunulan ''Kız çocuklarının Fuhuş Sektöründe Çalıştırılması"na ilişkin raporda TÜRKİYE'DE ÇOCUK FAHİŞE OLAYININ KORKUNÇ BOYUTLARA ULAŞTIĞI VURGULANMIŞ VE İLKEMİZDE HAYAT KADINLIĞI YAŞININ 15'E KADAR DÜŞTÜĞÜ BELİRTİLMİŞTİR. Hatta bazı araştırmacılara göre ise bu yaşın 12'ya kadar düştüğü de dile getirilmiştir.

Görüldüğü gibi, ülkemizde korkunç bir FUHUŞ ve GENELEV SEKTÖRÜ GELİŞMİŞTİR. BUNDAN NEMALANAN KÖKLENMİŞ, DEVLET KURUMLARI DAHİL PEK ÇOK KİLİT KONUMLARDA YUVALANMIŞ ve MUAZZAM BOYUTTA BİR SERMAYE GÜCÜNE ULAŞMIŞ KİRLİ VE ALÇAK BİR MAFYA YAPILANMASI DA, KENDİ MADDİ ÇIKARLARININ VE BEKASININ ÖNÜNDE EN BÜYÜK ENGEL OLARAK SAYIN ADNAN OKTAR'I VE ARKADAŞLARIMIZI GÖRDÜĞÜ İÇİN DOĞRUDAN BİZLERİ HEDEF ALMIŞ BULUNMAKTADIR.

–3–

İNGİLİZ DERİN DEVLETİ, ÜLKEMİZ ÜZERİNDEKİ SİNSİ PLANLARINI UYGULAMAK İÇİN SADECE FUHUŞ ve GENELEV MAFYASINI DEĞİL, TOPLUMU DEJENERE EDECEK HER TÜRLÜ ÇİRKİN UTANMAZLIĞI DA SAVUNUP DESTEKLEMEKTE ve KENDİ ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA KULLANMAKTADIR.

İngiliz derin devletinin, Müslüman ülkeleri dejenere etmek ve Müslüman toplumları ayakta tutan temel değerleri yıpratıp, dirlik ve düzeni bozmak, bölünme ve ayrışmaları körüklemek amacıyla çirkin utanmazlıkların her türlüsünü desteklediğini daha önceleri çok defalar anlatmıştık.

Nitekim, İngiliz derin devletinin bu kirli oyunlarını ta Osmanlı'dan günümüze ülkemiz toprakları üzerinde de uygulaması sebebiyle tıpkı fuhuş ve genelevler konusunda olduğu gibi ülkemizdeki diğer birçok konuda da bugün ne yazık ki;

  • Travesti, transseksüel, homoseksüel ve eşcinsellerin oluşturduğu LGBT topluluklarına ve bunların gerçekleştirdikleri pek çok aleni ahlaksızlığa karşı bir yaptırım uygulanmamaktadır.
  • Bunların serbestçe örgütlenmeleri ile yürüyüşler ve etkinlikler düzenlemelerine, internet siteleri açıp diledikleri gibi propaganda yapmalarına, gençlerimizi ve toplumumuzu göz göre göre zehirlemelerine engel olunmamaktadır.
  • Eğitim sistemimizde Fizik, Coğrafya ve Tarih kitaplarında Darwinizmin anlatılılıp, insanın hayvandan geldiği safsatası üzerinden Kuran'ın temel vasfı gözardı edilip, (haşa) Allahsızlık propagandası yapılmasına müsaade edilmekte ve bu yolla gençlerimizin akın akın Ateist ve Deist olmalarına açıkça müsaade edilmektedır.
  • Şans Oyunları adı altında Milli Piyango, Altılı Ganyan, İddia, Spor Toto, Spor Loto, 10 Numara, Şans Topu, Kazı Kazan gibi kumarın binbir çeşidi serbest olup, bunları işleten ve oynatanların da yasal statüye sahip olmaları ile, daha da vahimi bunların bazıları bizzat devlet tarafından işletilmektedir.
  • Büyük küçük hemen her şehirde faaliyet gösteren sayıları 15 binin üzerinde DİSKO, GAZİNO, GECE KULÜBÜ, PAVYON, MEYHANE, BAR VE BİRAHANE gibi ruhsatlı işletmeler ile, ruhsatsız olarak faaliyet gösteren veya kafe, lokanta ruhsatı ve görünümü altında faaliyet gösteren ANCAK GERÇEKTE PAVYON veya GECE KULÜBÜ OLARAK ÇALIŞAN 5 binin üzerindeki mekana müsaade edilmektedir.
  • Bu mekanların hemen hepsinde de, dekoltenin de ötesindeki giyim kuşamlarıyla son derece açık kadınların kızların çalışıyor olması, bunların büyük çoğunluğunun ise konsomatris olarak çalıştırılmaları veya hayat kadını olup bedenlerini satıyor olmaları görmezden gelinmektedir.
  • Alkol ve Uyuşturucu kullanımı ile bunlara bağımlı vatandaşlarımızın sayılarının son yıllarda ürkütücü derecede artmasına karşın bunun durdurulması ve engellenmesine yönelik ciddi adımlar atılamamaktadır.
  • Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi'nin 2019 raporuna göre 2018 yılında tedavi gören kişi sayısının bir önceki yıla göre 40 bin kişi artarak, 251 bine yükselmiş bulunmaktadır.
  • Emniyet Genel Müdürülüğü'nün hazırlamış olduğu 2019 yılı 'Türkiye Uyuşturucu Raporu'na göre, uyuşturucuya başlama yaşının 15 yaşındaki çocuklarımıza kadar inmiş bulunması, Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) tarafından 2018 yılında yapılan bir araştırmaya göre ise çocuklarda bonzai isimli uyuşturucu madde kullanımının 11 yaş altına kadar düşmüş bulunmaktadır. 

İŞİN EN VAHİM VE ÜRKÜTÜCÜ YANI İSE, İNGİLİZ DERİN DEVLETİNİN YAKLAŞIK 200 YILDAN BU YANA GELİŞTİRİP UYGULADIĞI KİTLEYİCİ SİSTEM SEBEBİYLE, YUKARDA ANLATTIĞIMIZ UYUŞTURUCU DIŞINDAKİ TÜM BU GAYRI AHLAKİ UYGULAMA VE FAALİYETLER, ülkemizde sanki her biri tarım, sanayi, gıda, turizm, emlak veya benzeri ticari faaliyetler gibi değerlendirilip bunlar üzerinden vergi ve harçlar da tahsil edilmek yoluyla bunlara resmiyet kazandırılmaktadır.

–4–

İNGİLİZ DERİN DEVLETİ, TÜM BU FAALİYETLERİNE ve KENDİ BEKAASINA KARŞI EN BÜYÜK TEHLİKE OLARAK, 40 YILDAN BU YANA BU AHLAKSIZLIKLARA VE REZİLLİKLERE KARŞI EN ETKİN MÜCADELEYİ YÜRÜTEN KİŞİYİ, YANİ SAYIN ADNAN OKTAR'I DOĞRUDAN HEDEF ALMIŞ BULUNMAKTADIR.

Nitekim, yukarıdaki maddeler içerisinde de anlattığımız üzere İngiliz derin devleti, Müslüman toplumları dejenere etme ve kendi amaç ve çıkarları doğrultusunda toplumları sömürüp, onlardan faydalanmak amacıyla en başta FUHUŞ olmak üzere çirkin utanmazlıkların her çeşidini desteklemiş, bunların toplumda yayılmasının engellenmesine çalışan insanlara karşı ise derin devletin emrinde olan çapulcu ve çakal bozuntusu yandaşlarını kullanmaktan çekinmemişlerdir. 

Buna karşın Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız da 40 yılı aşkın süre boyunca yürüttüğümüz bilimsel mücadele ve faaliyetler vesilesiyle İngiliz derin devletinin ülkemiz üzerindeki gizli planlarının deşifre olmasına ve toplumumuzun dejenere edilip, birlik ve beraberliğimizin bozulmasına karşı büyük bir set olmuş bulunmaktayız. Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın 40 yılı aşkın süredir birlikte yürüttüğümüz bilimsel faaliyet ve çalışmaların bir kısmını hatırlatmak gerekirse; 

  • Dinsiz, ateist, seküler eğitim sistemine karşı mücadele verdik, ders kitaplarındaki darwinist anlatımların çıkartılmasını ya da aynı zaman da darwinizmin geçersizliğini gösteren bilimsel delillere de ders kitaplarında yer verilmesini savunduk ve bu amaçla çeşitli çalışmalarda bulunduk.
  • Ülke çapında Evrim Teorisinin çöküşü ve Yaratılış Gerçeğini anlatan milyonlarca ücretsiz kitap ve dergi dağıtıp, yüzlerce konferans ve toplantının düzenledik, vatandaşlarımızın tek bir kuruş harcamadan ücretsiz bilgi edinebileceği ve Evrim Teorisi karşıtı bilimsel kitap, yazı ve makalaleri inceleyip indirebileceği internet siteleri açtık. Bu vesilesiyle ülkemizde dindar bir gençlik yetişmesine vesile olarak, bu dindar nesilin bugünkü Ak Parti hükümetinin fikri zemini ile arkasındaki halk desteğini oluşturmasına vesile olduk. 
  • Fuhuşun ve genelevlerin yasaklanıp, kapatılmasını, burada zorla tutulup, çalışmak mecburiyetinde bırakılan kadın ve kızlarımızın toplumsal ve ekonomik özgürlüklerine kavuşmaları için çaba sarfettik.
  • Sadece fuhuş değil, toplum için büyük bir yara olan içki, kumar, ve uyuşturucu ile mücadele konusunda bilimsel faaliyetler yürüttük ve gerek toplumun bilinçlenmesi, gerekse hükümetimizin bunlarla mücadelede elinin güçlenmesi için çalıştık. Aynı zamanda devletin bu tip faaliyetlerden vergi almasının da büyük bir yanlış olduğunu ve buna acilen son verilmesi gerektiğini de her fırsatta dile getirmekten çekinmedik.
  • Toplumdaki her türlü ayrışmanın önüne geçip, sünni-alevi, başı kapalı-başı açık, dindar-modern gibi ayrıştırıcı söylemlere karşı çaba sarfettik ve toplumu oluşturan her kesim arasında uzlaştırıcı ve kucaklayıcı rol oynadık. Aynı zamanda modern olmanın dinsizlik anlamına gelmeyeceği gibi, dindarlığın da bağnazlık demek olmadığını toplumumuza detaylı şekilde anlattık ve gösterdik.

İşte Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız, tüm bu hayırlı faaliyetler sayesinde, İngiliz derin devletinin milletimiz üzerindeki 200 yıllık planlarının deşifre olmasına ve İngiliz derin devletinin desteği ile ahlaki çöküntü üzerinden beslenip, gelir elde eden GENELEV ve FUHUŞ MAFYASININ çıkarlarının sekteye uğramasına vesile olduk. 

Tam da bu yüzden İngiliz derin devletinin emri altındaki GENELEV ve FUHUŞ MAFYASI ile, bunların ülkemizdeki derin bağlantılarının -1- numaralı hedefi haline geldik ve bu karanlık yapılanmanın bizlere karşı büyük bir kumpas hazırlayarak harekete geçmelerine de sebebiyet vermiş olduk.

–5–

SAYIN ADNAN OKTAR ve ARKADAŞLARIMIZIN TUTUKLANMASI İLE FAALİYETLERİMİZİN ENGELLENMESİ ÜZERİNE, İNGİLİZ DERİN DEVLETİNİN ÖNÜNDE BAŞKA BİR ENGEL DE KALMAMIŞ, PLAN VE FAALİYETLERİNİ UYGULAMAYA GEÇİRME YOLUNDA BÜYÜK HIZ KAZANMIŞLARDIR.

İngiliz derin devletinin kontrolündeki bu genelev mafyası ile onlarla bağlantılı derin devlet çakalları vasıtasıyla hakkımızda düzenelenen kumpas sonucu, başta Sayın Adnan Bey olmak üzere bir çok arkadaşımızın 2,5 yılı aşkın bir süredir tutuklu olarak yargılanıyor olmaları sebebiyle, İngiliz derin devletine ve onun ülkemiz üzerindeki planlarına karşı yürüttüğümüz bilimsel çalışma ve faaliyetler de maalesef ki kesintiye uğramış bulunmaktadır. Bu dönem içerisinde;

  • Darwinizmin ve Evrim Teorisinin Geçersizliğini bilimsel delillerle ortaya koyup, Allah'ın varlığını ve birliğini anlattığımız internet sitelerimiz kapatılmıştır.
  • Ülkemizin tüm şehirlerini, ilçelerini, kasabalarını, köylerini hatta mezralarını dahi gezerek düzenlediğimiz Yaratılış Gerçeği konulu konferans ve toplantılarımız ile düzenlediğimiz fosil sergileri kesintiye uğramak durumunda kalmıştır.
  • A9 isimli Televizyon kanalımız haksız ve hukuksuz şekilde kapatılmış, bu kanal sayesinde toplumumuzu bilinçlendirmek ve Darwinist, materyalist eğitim sisteminin gençlerimiz ve toplum üzerinde yıkıcı etkisini engellemek amaçlı yayınlarımız, İngiliz derin devletinin milletimiz üzerindeki plan ve emellerini deşifre edip, milletimizi birlik olmaya ve her zaman devletimizi ve hükümetimizi desteklemeye çağıran programlarımız durdurulmuştur

BUNUN SONUCUNDA İSE NE YAZIK Kİ

  • Bir yandan, eğitim sistemimiz içerisindeki Darwinist materyalist eğitime son hız devam edilmekte, diğer yandan ise sözüm ona Evrim ile din çelişmez mantığı ile ancak hiç bir bilimsel delile dayanmayan canlıların (haşa) evrimle yaratılmış olduğunu öne süren sözde alimler türetilmektedir.
  • Bir yandan ise İslam dini adına, kadınları aşağılamak amacıyla uydurulmuş binbir türlü sahte hadis ve bidatlar anlatıp, bunları savunan yine sözde alimler gençlerin önüne çıkartılıp dejenerasyon yapılmakta ve tüm bunların kaçınılmaz sonucu olarak gençler arasında, deizm ve ateizmin çığ gibi büyüyüp yayılması sağlanmaktadır.
  • 400 binin üzerinde genç kız ve kadın genelevlerde, bar, pavyon ve gece kulüplerinde, fuhuş sektöründe çalıştırılmakta ve istismar edilmeye devam edilmektedir.
  • Şans oyunları adı altında kumarın binbir çeşidinin oynatılmasına, hatta bunların bir kısımının doğrudan devlet eliyle oynatılmasına devam edilmektedir.
  • Gerek genelevler ve fuhuş sektörü, gerekse alkollü içki ve kumar sektörü, sanki normal ticari faaliyetler gibi değerlendirilip, bunlara ruhsat tahsis edilmekte ve vergi de alınmak suretiyle bunların yasal statü kazanmaları sağlanmaktadır.
  • Bu dejenerasyonu durduma imkanına sahip olanlar ise arkalarında kendilerine destek olacak halk kitlesini göremediklerinden dolayı bırakın bu dehşet sistemini durdurmak, eleştirmek cesaretini dahi gösteremez duruma getirilmiş bulunmaktadırlar.

–6–

TÜM BU FAALİYETLERİMİZ GÖRMEZDEN GELİNİP BİR DE SAYIN ADNAN OKTAR VE A9 TV YAYINLARINA DEKOLTE KIYAFETLE KATILMIŞ BAZI HANIM ARKADAŞLARIMIZ SEBEBİYLE GÜYA DİNİMİZİ BOZMAKLA ELEŞTİRİLMEMİZ İSE EN ŞAŞIRDIĞIMIZ KONUDUR

Gerçekten de 40 yılı aşkın bir süredir ülkemizde dindar bir nesil yetiştirmek amacıyla yürüttüğümüz bilimsel faaliyet ve çabalarımızın görmezden gelinip de Adnan Bey'in ve arkadaşlarımızın bir de sözüm ona dinimizi bozmakla eleştiriliyor olmamız ise, gerçekten son derece haksız ve akıl almaz bir durumdur.

Adnan Bey'i sevip sayan ve kendisiyle birlikte faaliyetlerde bulunan yüzlerce genç kız ve kadın arkadaşımız olup, bu arkadaşlarımızdan sadece belli bir kısmının kimi zamanlar A9 TV yayınlarında ve kendi özel arkadaş ortamlarında dekolte giyinmeyi tercih ettikleri, ancak buna rağmen kamuoyunda sanki tüm arkadaşlarımızın her zaman ve her yerde dekolte giyindikleri yönünde bir algı yaratmaya çalışılmasının hakkaniyetli bir tavır olmayacağını daha önce çok defalar dile getirmiştik.

Ancak, buna rağmen konunun ısrarla gündeme getirilmesi de, dekolte giyinmekten hoşlanan bu arkadaşlarımıza karşı Adnan Bey ve bizim tarafımızdan nasıl bir tavır sergilememizin beklendiği sorusunu aklımıza getirmektedir. Yani, ülkemizde dekolte giyinmekten hoşlanan ve dans edip eğlenmeyi seven milyonlarca kadın ve genç kız varken, gene milyonlarca genç kız ve kadın bikini mayo giyerek güneşlenip denize girmektelerken, tıpkı onlarla aynı şekilde davranan bir kısım arkadaşımıza zorla kapalı kıyafetler giydirmemiz mi bizden beklenmektedir?

Bir de bu arkadaşlarımız Adnan Bey'in eşleri veya kızları da olmadıklarına göre; nasıl ki sokaktaki kadın ve kızların giyim kuşamlarına karışmak veya hayat tarzları konusunda onlara telkinde bulunup, akıl fikir vermeye kalkışmak hem mümkün değil, hem de doğru bir davranış değilse, aynı şekilde Adnan Bey'in de, bu arkadaşlarımızın özgür tercihlerine müdahalede bulunup onlara dekolte kıyafetler giymemeleri veya çarşaf giymeleri konusunda bir telkinde bulunmasının da söz konusu olmayacağı aşikardır. 

Dolayısıyla, –hiçbir ahlaki veya hukuki sakınca bulunmamakla birlikte– başkalarının giyim kuşamlarını, yaşam tarzlarını benimsemeyip herkesin davranışından, yaşam tarzından, dünya görüşünden Sayın Adnan Oktar'ın mesul tutulmasının da hiçbir anlamı ve mantığı olmadığı aşikardır.

Ancak, buna rağmen bizleri din ile dekolteyi bir arada bulundurmakla suçluyorlarsa eğer, bu durumda bikini mayo giyip plajlara inen, denize giren ama aynı zamanda namaz kılıp, oruç tutan, hatta hacca giden binlerce, onbinlerce genç kız ve kadına da aynı haksız suçlamayı yöneltiyorlar demektir. Çünkü, bizim dekolte giyinen birkaç arkadaşımızının bu kızlardan farkı belki onlardan biraz daha çok dinden bahsetmeleri veya duydukları Kuran ayetlerini ve Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerini arkadaşlarına, birbirlerine anlatmaları dini konularda A9 TV programlarında çeşitli sohbetlere katılmalarıdır. Ama plajda bikiniyle denize giren hanım kardeşlerimiz de bizim dekolte giyinen arkadaşlarımız da, hepsi nur gibi, tertemiz, ahlaklı ve dindar Müslüman hanımlardır. 

Kaldı ki çok defa dile getirdiğimiz gibi yüzlerce genç kız ve kadın arkadaşımız varken, bunlar içerisinden sadece 10-15 tanesi dekolte giyindiği için, tüm arkadaşlarımız yaklaşık 3 yıldan beri haksız ve hukuksuz olarak cezaevlerinde tutulmakta, binbir türlü sıkıntı, zorluk ve işkenceye maruz bırakılmaktadır. 

Adnan Bey'in sayısız kereler dile getirdiği gibi, 400 bin genç kız ve kadının, hergün her dakika genelevlerde, pavyon ve barlarda satılıp istismara maruz bırakılmaları görmezden gelinip, 10-15 kız arkadaşımızın dekolte kıyafetlerine bu kadar takılınmasını, yaklaşık 3 yıldır tüm arkadaşlarımıza yönelik duyulan kin ve nefretin halen yatışmamasnı anlayabilmek mümkün değildir. 

Değerli kamuoyunun bilgilerine sunarız.

Saygılarımızla...