SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARIMIZA KUMPAS KURANLARIN DESTEKÇİSİ AV. CELAL ÜLGEN’İ ADİL, SEVGİ DOLU VE DÜRÜST OLMAYA DAVET EDİYORUZ!
Kamuoyunun da yakından bildiği gibi, Av. Celal Ülgen AK Parti’ye, MHP’ye, Müslüman cemaatlere ve ülkü ocaklarına karşıtlığıyla tanınan bir kimsedir. Darwinist ideolojileri benimsemiş ve yaşamına yansıtmış bir kişi olarak solcu, ateist, Darwinist ve marjinal kesimlerin tutunduğu, yardım aldığı ve kendisiyle çalıştığı bir hukukçudur.
Av. Celal Ülgen başta Sayın Adnan Oktar olmak üzere camia mensuplarımızın 1994 yılından bu yana Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a destek vermesinden, İngiliz derin devletinin ve uzantılarının Sayın Cumhurbaşkanımıza yaptıkları saldırılara kalkan olmasından, AK Parti-MHP ittifakının kurulmasına vesile olmasından, Darwinist ideolojileri çürütmesinden, Yaratılışın bilimsel delillerini tüm dünyaya yaymasından DARWINİST-ATEİST-MATERYALİST İDEOLOJİSİ GEREĞİ son derece rahatsız olmaktadır.
Yıllardır fikren karşıt olduğu Sayın Adnan Oktar’a ilmi bir cevap verememenin rahatsızlığını yaşayan Av. Celal Ülgen, 11 Temmuz 2018 operasyonuyla kendince çok büyük bir fırsat yakaladığını düşünmüştür. Bu fırsatı kullanarak Sayın Adnan Oktar’ın ve arkadaşlarımızın fikirlerinin yayılmasını durdurabileceği hissine kapılmıştır. Bu amaç doğrultusunda, kontrolündeki avukatlarla beraber her yönüyle hukuka aykırı şekilde yürütülmekte olan bir kumpasa destekçi olmuştur.
AV. CELAL ÜLGEN VE EKİBİ, TUTUKLU ARKADAŞLARIMIZI BİZZAT YA DA BAĞLANTIDA OLDUKLARI ÇEŞİTLİ KANALLAR VASITASIYLA KORKUTMAYA ÇALIŞARAK CAMİAMIZA İFTİRA ATMAYA ZORLAMAKTADIR
Av. Celal Ülgen, çalışma arkadaşı Av. Fuat Selvi ve her ikisiyle bağlantılı olan Av. Hüseyin Küçük gibi isimler geçmişte camiamız içinde yer almış, ancak daha sonra yollarımızı ayırdığımız bazı husumetli kişilerin kurdukları kumpasta aktif görevler üstlenmişlerdir. Üstlendikleri bu görevlerin başında ise, Sayın Adnan Oktar ve camiamıza asılsız iftira ve ithamlarda bulunmalarını sağlamak amacıyla, tutuklu arkadaşlarımızı korkutarak onları etkin pişman olmaya zorlamak gelmektedir.
Daha önce defalarca anlattığımız gibi, 2018 Temmuz ayında tutuklanan arkadaşlarımız farklı hapishanelere gönderilmiş, büyük kısmı özellikle diğerlerinden ayrı koğuşlarda tutularak haklı bir gerekçe olmaksızın sosyal haklarından mahrum bırakılmıştır. Hatta, bazı cezaevlerinin bizzat yöneticileri arkadaşlarımızı iftiracı olmaya zorlamışlar, bu amaçla arkadaşlarımızı birçok yaptırım, kısıtlama ve zorlu koşullar oluşturmak suretiyle insanlık dışı uygulamalara tabi tutmuşlardır. Bu suçları işleyen kişiler hakkında gerekli hukuki süreç devam etmektedir.
İşte bu yaşananlar ve cezaevlerimizin zorlu koşulları yetmezmiş gibi bir de camiamıza kumpas kuranların yoğun baskılarına ve tehditlerine maruz kalmışlardır. BU NOKTADA İSE AV. CELAL GÜLEN’İN EKİBİ DE DEVREYE GİRMİŞ, GÖREVLERİ GEREĞİ TUTUKLU ARKADAŞLARIMIZDAN BİRÇOĞUNU SÖZDE İTİRAFÇI OLMAZLARSA BİR DAHA CEZAEVİNDEN ÇIKAMAYACAKLARI YALANIYLA KORKUTMUŞLARDIR. Devletimizin güya camiamızın üstünü çizdiğini, yargılanacakları davada güya hukukun işlemeyeceğini ve güya daha soruşturma sürecindeyken kimlere ne kadar ceza verileceğinin bile belli olduğunu söylemişlerdir.
KUMPASÇILAR TERTEMİZ GENÇ KIZLARI KENDİ NAMUSLARINA BİLE DİL UZATACAK HALE GETİRMİŞLERDİR
Camiamıza husumet besleyen bazı eski arkadaşlarımızın ve onları kontrol eden İngiliz derin devleti ajanlarının beraber yürüttükleri kumpasın en önemli ayağı sözde ŞİKAYETÇİ VE İTİRAFÇI DEVŞİRMEK olmuştur. Bu yüzden kumpasçılar sadece cezaevine gönderilenleri değil dışarıda olan arkadaşlarımızı, hatta camiamızla kısa süreliğine ilişkisi olmuş birçok kişiyi de yoğun bir baskı altına almışlardır.
Bu zavallı insanlar, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız hakkında kendilerinden istenen şekilde ifade vermedikleri takdirde dosyaya şüpheli olarak katılmakla, müebbet hapis cezasına çarptırılmakla, kamuoyuna ve ailelerine rezil edilmekle, hatta ailelerine bile zarar verilmekle tehdit edilmişlerdir.
Özellikle tertemiz genç kızlar, namusları hedef alınarak organize saldırılara maruz bırakılmışlardır. Bunlardan bir kısmı haksız yere hapse düşmemek, kamuoyu tarafından sapkın, iffetsiz insanlarmış gibi tanınmamak için kendilerinden istenenleri yapmak zorunda kalmış, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız hakkında asılsız ifadeler verip şikayetçi olmuştur. Ancak husumetli odaklarca kendilerine dayatılan ifadelerdeki hayali senaryolar nedeniyle kendi kendilerine de çok çirkin iftiralar atmak durumunda kalmışlardır. Yani şikayetçi olurken kendilerini iffetsiz, adeta genelevde çalışan kadınlar gibi gösteren ifadelerde bulunmuşlardır. Hatta onlarca erkekle birçok kez sapık cinsel ilişkilere girdikleri yönünde gerçekdışı ifadeler vererek genelevde çalışan kadınlar için bile kullanılmayan ifadeleri kendileri için kullanmışlardır. Tehdit ve baskılarına boyun eğdikleri kumpasçılar tarafından acımasızca kullanılarak ileride sosyal hayata karışamayacak, iş yapamayacak, evlenemeyecek duruma getirilmişlerdir.
Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davasında mahkeme heyeti kumpasçıların oyununu fark etmiş ve yargılanan kişilerden 91 tanesini adli kontrol şartıyla tahliye etmiştir. Bu karar hukuka da uygundur. Sadece örgüt üyesi oldukları iddiasıyla yargılanan bu kişilerin cezaevinde tutuklu kaldıkları süre de göz önünde bulundurulduğunda, verilmesi gereken karar verilmiş ve tahliyeler gerçekleşmiştir.
HUKUKA UYGUN TAHLİYE KARARLARINDAN RAHATSIZ OLAN AV. CELAL ÜLGEN MAHKEMEYİ BASKI ALTINA ALIP HUKUKSUZLUĞA YÖNLENDİRMEYE ÇALIŞMAKTADIR
Uzun zamandır mağdur edilen arkadaşlarımızla ilgili bu güzel gelişme elbette ki Av. Celal Ülgen’i rahatsız etmiştir. Kumpasçıların kurguladıkları ve kendisinin de destek verdiği oyunun bozulmasından dolayı adeta dehşete kapılmış, umutsuzca yeni girişimlerde bulunmaya başlamıştır.
Bu girişimlerden biri de Veryansın TV isimli internet haber sitesine verdiği röportajdır. Av. Celal Ülgen 19.12.2019 tarihinde yayınlana bu röportajında, hangi görüşten olursa olsun her hukukçu tarafından isabetli olarak değerlendirilecek tahliye kararlarını, olaya ideolojik baktığı için eleştirmeye kalkmış, arkadaş camiamıza karşı husumetli müştekilerin diliyle konuşarak iftiralar atmış ve yerel mahkemeyi adeta hukuksuz kararlar almaya çağırmıştır.
Ateist ve materyalist dünya görüşü nedeniyle Mehdiyet konusuna karşı olduğu için, hukuka uygun olan tahliye kararlarını bu konuyla ilişkilendirerek kamuoyu nezdinde karara gölge düşürmeye çalışmış, ayrıca Peygamber Efendimiz (sav)’in ve birçok büyük İslam aliminin müjdelediği Mehdiyet gerçeğini kendince tehlikeli göstermiştir.
MEHDİYET GERÇEĞİNİ KABULLENEMEYEN AV. CELAL ÜLGEN, CAMİAMIZA OLDUĞU GİBİ SN. RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A DA ZARAR VERMEYİ İSTEMEKTEDİR
Av. Celal Ülgen söz konusu röportajda, hukukçu kimliğini bir kenara bırakıp yürürlükte olan kumpas doğrultusunda üzerine düşen görevleri yerine getirme gayreti içinde olduğundan birçok gerçek dışı iddiada bulunmuştur. Bu vesileyle, şunu bir kez daha vurgulamak isteriz ki SAYIN ADNAN OKTAR RÖPORTAJDA İLERİ SÜRÜLDÜĞÜNÜN AKSİNE HİÇBİR ZAMAN MEHDİLİK İDDİASINDA VEYA İLANINDA BULUNMAMIŞTIR.
Sayın Adnan Oktar hiçbir zaman Mehdilik gibi bir iddiası olmadığını ve ölene kadar da asla böyle bir iddiası olmayacağını kamuoyu önünde defalarca açıklamış, hatta buna dair yemin etmiştir. Hal böyleyken Sayın Adnan Oktar’ın adının Mehdilik iddiası ile ısrarla yan yana getirilmesi tamamen art niyetli bir yaklaşımdır.
Bu asılsız ithamın yegane amacı, Sayın Adnan Oktar ve camiamızı, güya Mehdiyet konusunu kullanarak devlet yönetimini ele geçirmeyi hedefleyen FETÖ benzeri bir yapılanma gibi gösterebilmektir. Bu da devlet kurumlarımızı, camiamızı tehdit gibi görerek tedbir almaya yöneltme amacını taşımaktadır. Bir yandan da Sayın Cumhurbaşkanımızı sanki İslami grup ve cemaatlere karşı bir insanmış gibi gösterebilmeyi hedeflemektedir.
Üstte: Av. Celal Ülgen ve Av. Rezzan Aydınoğlu... Bu kişiler Sayın Cumhurbaşkanımıza, Hükümetimize, AkParti'ye, MHP'ye, Cumhur İttifakı'na şiddetle karşı olan, solcu kimlikleriyle tanınan avukatlar. Bizim Sayın Erdoğan'a olan kesintisiz desteğimizi durdurmak için tüm güçlerini harcıyorlar. Bizi Sayın Erdoğan ve Hükümetle karşı karşıya getireceklerini sandıkları sonuçsuz bir arayışa girdiler. Şimdilerde ise büyük bir yanılgıya uğramanın telaş ve paniği içindeler.
CELAL ÜLGEN'İN RÖPORTAJINDAKİ TUTARSIZ VE GERÇEK DIŞI İFADELERİN TEK NEDENİ YERLİ VE MİLLİ OLAN CAMİAMIZA DUYDUĞU İDEOLOJİK KARŞITLIĞIDIR
Röportajda öne sürüldüğü gibi, arkadaşlarımızın tahliyelerinden sonra sözde örgüt evlerinde ve otellerde kalmaya zorlandıkları da gerçek dışı bir ithamdır. Her şeyden önce, camiamız bir suç örgütü değil, Sayın Adnan Oktar'ın ilmi ve fikri çalışmaları sayesinde suç ve terör örgütlerinin karanlık ideolojilerini yıkmasıyla ünlü güzide bir arkadaş grubudur. Her zaman sevgiden, kardeşlikten, hoşgörüden ve özgürlükten yana olmuştur. Dolayısıyla hiçbir arkadaşımız hiç kimse tarafından zorla bir şey yapmaya yöneltilmemektedir.
Tahliye edilen arkadaşlarımız kendilerine ait evlere veya ailelerinin yanlarına yerleşmişlerdir. Adli kontrollü arkadaşlarımızın ikamet kayıtları resmi makamların bilgisi ve onayı dahilindeyken Av. Celal Ülgen’in bu konuda da gerçek dışı ifadeler sarfetmesi son derece garip ve anormal bir tavırdır. Görünen odur ki her konuda olduğu gibi bu konuda da aleyhimizde yürüttüğü, gerçekleri çarpıtmaya yönelik esrarengiz faaliyetin en büyük nedeni milli, yerli, Müslüman, dindar, Turanı, Kızıl Elma'yı, Türk-İslam birliğini hedefleyen, devlet, millet aşığı camiamızın savunduğu değerlere taban tabana zıt olan İDEOLOJİK KARŞITLIĞIDIR.
Röportajda geçen arkadaşlarımızın ailelerini iflasa sürükledikleri iddiası da tek bir delile dayanmayan ve husumetli müştekiler tarafından uydurulmuş mesnetsiz bir yalandır.
Sonuç itibariyle, tertemiz Müslümanları haksız yere cezaevine hapsetmek için devreye sokulan kumpasın, 70 yaşını aşmış bir insan olan Av. Celal Ülgen tarafından açıkça ve utanmadan desteklenmeye çalışılması vicdanları yaralayan bir manzara oluşturmaktadır.
Av. Celal Ülgen’i hukukçu kimliğine yakışmayan, daha da önemlisi insanı değerli kılan dürüstlük, adalet ve vicdan gibi temel değerlere aykırı bu tutum ve davranışlarından dolayı kınıyoruz. Ayrıca, bu kumpasta görev alan Av. Celal Ülgen’e hatırlatmak isteriz ki, suçsuz ve günahsız insanların korkutulması sonucunda topladığı milyonlarca lira haram paradır. Haram paranın ise insana ne dünyada ne de ahirette hiçbir faydası olmayacağını tüm Müslüman Türk halkı bilir.
Hiç şüphesiz, Allah haksızlığa ve iftiraya uğrayan kullarının yardımcısı olduğu için, Av. Celal Ülgen ve kumpasta görev alan diğer insanların çevirdikleri oyunlar çok yakında ortaya çıkacaktır. İşte o zaman kamuoyu gerçekte kimin devletimizin ve milletimizin yanında olduğunu, kimin de karşısında olduğunu çok net bir biçimde görüp anlayacaktır. Yalancılar ve doğrular bir bir tespit edilecektir.
Av. Celal Ülgen’i ve destekçisi meslektaşlarını utanç ve pişmanlık duyacakları bu duruma düşmeden önce farklı görüşlerde olduğu kişiler başta olmak üzere herkese karşı adil olmaya, sevgi beslemeye ve dürüst yaklaşmaya davet ediyoruz.
Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.