Daha önce çeşitli basın duyuruları yoluyla Akit Camiası mensubu değerli gazeteci, köşe yazarı ve haberci ağabey ve kardeşlerimize bir çok kez seslenmiş, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız hakkında yaptıkları yayınlarda, Kuran Ahlak'ına uygun ve Müslümanlara yakışan bir üslup kullanmalarını kendilerinden istirham etmiştik.
Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız ile ilgili medyaya yansıyan haberlerin davanın bir kaç husumetli müştekisinin uydurduğu hayali senaryolar ile gerçekdışı itham ve iftiralardan ibaret olduklarını, ortada bu müfterilerin iddialarını ispatlayan aleyhimizde tek bir somut bulgu veya delil bulunmazken, BUNA KARŞIN DAVA DOSYASINDA MASUMİYETİMİZİ İSPATLAYAN
kendilerine hatırlatmış, hatta savunmaya ilişkin tüm çalışmalarımızın kopyalarını da kendilerine ulaştırmıştık. Bu sebeple de, bir kısım medyada hakkımızda çıkan hayali senaryolara ve hiçbir delile dayanmayan gerçekdışı itham ve iftiralara itibar etmemeleri gerektiği anlatmış, bu iftiraları olduğu gibi alıp Akit Medya grubu televizyon ve gazetelerinden yayınlamalarının ise;
➢ Hem masum MÜSLÜMANLARA AÇIK BİR ZULÜM OLACAĞINI
➢ Hem de kendilerini BU APAÇIK İFTİRALARIN BİR ORTAĞI YAPACAĞINI,
Kuran Ayetleri ve Peygamber Efendimiz (sav)'in Hadisleri doğrultusunda kendilerine açıklamıştık.
Ne var ki aradan geçen sürede içerisinde, gerek Akit Medya Grubu ile Yeni Akit Gazetesin sahibi ve yöneticileri olan Sayın Mustafa Karahasanoğlu ve Sayın Nuri Karahasanoğlu'nun, gerekse Yeni Akit Gazetesi'nin tanınmış yazarlarından Sayın Abdurrahman Dilipak ile diğer bazı yazar ve haberci ağabey ve kardeşlerimizin tutum ve tavırlarında olumlu yönde bir değişiklik olmamıştır.
Akit Medya Grubu ile Yeni Akit Gazetesi'nde hakkımızda yapılan haber ve yazılarda;
devam edilmektedir. Bu durum Müslüman camianın sözüne güvenip, değer verdiği Sayın Abdurrahman Dilipak ile Sayın Mustafa Karahasanoğlu ve Sayın Nuri Karahasanoğlu ağabeylerimize yakışmamaktadır.
Bu vesileyle bizler de, Müslüman kardeşleri olarak dinimize aykırı bu hatalı tutum ve davranışlarını, Kur'an ve sünneti rehber edinerek düzeltmeleri hususunda değerli ağabeylerimizi ve Akit camiasını uyarmayı önemli bir vazife addetmekte, kendilerine buradan bir kez daha öğütle hatırlatmada bulunmaktayız.
Yüce Allah, Kuran’da bir Müslümana “zina iftirasında” bulunulduğunda diğer Müslümanların “Bu, açıkça uydurulmuş iftira bir sözdür” diyerek hüsnü zanla yaklaşmalarını emretmiştir. Bir kimseye karşı zina isnadında bulunanların ise Kuran'a göre “dört şahitle gelmeleri” gerektiğini bildirmiştir:
Onu işittiğiniz zaman, erkek mü'minler ile kadın mü'minlerin kendi nefisleri adına hayırlı bir zanda bulunup: "BU, AÇIKÇA UYDURULMUŞ İFTİRA BİR SÖZDÜR" demeleri gerekmez miydi?
Ona karşı DÖRT ŞAHİTLE gelmeleri gerekmez miydi? Şahitleri getirmediklerine göre, artık onlar Allah Katında yalancıların ta kendileridir.
Eğer Allah'ın dünyada ve ahirette sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız dedikodudan dolayı size büyük bir azap dokunurdu.
O durumda SİZ ONU (İFTİRAYI) DİLLERİNİZLE AKTARDINIZ VE HAKKINDA BİLGİNİZ OLMAYAN ŞEYİ AĞIZLARINIZLA SÖYLEDİNİZ VE BUNU KOLAY SANDINIZ; oysa o Allah Katında çok büyük (bir suç)tür.
Onu işittiğiniz zaman: "Bu konuda söz söylemek bize yakışmaz. (Allah'ım) Sen Yücesin; bu, BÜYÜK BİR İFTİRADIR" demeniz gerekmez miydi? (Nur Suresi, 12-16)
Görüldüğü gibi, Kuran ayetleri son derece açıktır. Bir Müslümana, delilsiz yani dört şahit göstermeden zina isnadında bulunmak haramdır. Ayetin hükmü gereği, Müslümanlara zina iftirası atıp ve dört şahit getiremeyenler "Allah Katında yalancıların ta kendileri"dir. Yani artık, "KENDİLERİNE GÜVEN OLMAYAN" insan oldukları, dolayısıyla herhangi bir konudaki şahitliklerinin de bundan sonra geçersiz olduğu bildirilmektedir.
Buradan da açıkça anlaşılmaktadır ki, daha en başta ortada herhangi bir şahit veya aleyhte bir delil bulunmaması sebebiyle, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımıza yönelik olarak Akit Medya Grubu ile Yeni Akit Gazetesi'nden yayınlanan asılsız ve gerçek dışı itham ve iddialar, Kuran’a ve Kuran ahlakına aykırı olup alenen haramdır. Bu nedenle de, Yüce Rabbimiz’in ayette bildirdiği üzere “Allah Katında çok büyük (bir suç)” işlenmektedir.
Yapılan yayınlarda, hakkında hiçbir bilgi veya şahit olmadığı halde Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımıza "ZİNA İSNADI"nda bulunularak ÇOK BÜYÜK BİR İFTİRA GÜNAHI işlediği gibi, bu haber ve yazıları okuyan bazı cahil ve Kuran bilgisinden yoksun kişilerin de aynı kötü zan ve iftira günahlarını işlemelerine vesile olunmaktadır. Bu durum da işlenen günahın vebalini, kötü zanna sevk ettiği kişiler adedince katlanarak artırmaktadır.
Bir mümin olarak kendilerine tavsiyemiz, bu ağır vebalden kurtulmak için acilen tevbe, istiğfar edip bundan sonra da Kuran'a aykırı söz ve davranışlara asla tevessül etmemeleri yönündedir.
Öncelikle belirtmemiz gerekir ki Akit Medya Grubu ile Yeni Akit Gazetesi'nin, Müslüman bir camia olarak diğer Müslümanlara karşı çirkin bir dil ve üslup kullanarak aralıksız bir hakaret ve iftira kampanyası yürütmesi, ne Kur'an'a ne de Peygamber Efendimiz (sav)'in ahlakına uygun bir davranış biçimi değildir. Kur'an'a ve sünnete tümüyle aykırı böyle hatalı bir tutumu alışkanlık şeklinde sürdürmenin ise İslam'a ve Müslümanlara hiçbir faydası ve katkısı olmayacağı gibi son derece zarar vereceği aşikardır.
Zira, gerek Kur'an ayetlerindeki açık emir ve hükümler, gerekse Peygamber Efendimiz'in (sav) hayatı boyunca sergilediği ve tüm müminlerin örnek alması gereken güzel ahlakı bize, çirkin söz, küfür, hakaret ve iftirayı öğütlememektedir. Tam aksine, KUR'AN AYETLERİ VE HADİSİ ŞERİFLER İSLAM'DA HER ZAMAN GÜZEL SÖZ VE ADALETİN ESAS ALINMASI GEREKTİĞİNİ bizlere göstermektedir.
Örneğin, İsra Suresi’nde İslam’da güzel söz söylemenin farz bir ibadet olduğu anlaşılmaktadır. Allah ayetinde, "Kullarıma söyle: (İnsanlara karşı) en güzel sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan insanın apaçık bir düşmanıdır." (İsra Suresi, 53) buyurmaktadır. Yine, Nahl Suresi’nde, "Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et…" (Nahl Suresi, 125) buyurulmaktadır.
İbrahim Suresi'nde de Cenab-ı Allah güzel sözle kötü söz arasındaki büyük farkı şu hikmetli misallerle tarif etmektedir:
Görmedin mi ki, Allah nasıl bir örnek vermiştir: "Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir ki, onun kökü sabit, dalı ise göktedir. Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Kötü (murdar) söz ise, kötü bir ağaç gibidir. Onun kökü yerin üstünden koparılmış, kararı (yerinde durma, tutunma imkanı) kalmamıştır." (İbrahim Suresi, 24-26)
Resulullah (sav) dan nakledilen bir hadis-i şerifte de güzel sözün Cennet'e götürecek bir amel olduğu bildirilmektedir:
Ebû Şüreyh (r.a) anlatıyor: "Allah Rasûlu'ne ricada bulundum.- Ya Rasulallah (sav)! Beni Cennet’e götürecek bir ameli bana öğretir misiniz?
Şu öğütleri verdi: ... Bağışlanmanın sebepleri de bolca selam vermek ve GÜZEL KONUŞMAKTIR." (Zevaid K. Edeb B. Ma câe fis-Selami ve İfşahi 8/29)
Görüldüğü gibi, ayetler ve hadislerde, müminler güzel söz söylemekle, çirkin ve kötü sözden ise sakınmakla emrolunmuşlardır. Güzel söz mümini Allah'a yakınlaştıracak, O'nun sevgisine ve cennetine vesile olabilecek çok önemli bir amel olduğu gibi kötü söz de insanları son derece itici ve sevimsiz kılan, Allah'tan uzaklaşmalarına, ahirette azaba sürüklenmelerine yol açan çok tehlikeli bir ameldir.
Diğer yandan, bir Müslüman olarak kötü ve çirkin söz söylemeyi, hakaret etmeyi alışkanlık, hatta bir yaşam biçimi ve kişilik özelliği haline getirmek dışarıya karşı da İslam'ın son derece olumsuz tanınmasına, haşa itici, saldırgan, nefret dolu bir dinmiş gibi çok yanlış algılanmasına neden olacak ciddi bir vebali de beraberinde getirmektedir.
Nitekim, dünya çapında giderek yaygınlaşan İslamofobinin (İslam korkusu) ana nedenlerinden biri de –Akit Camiasını tenzih ederiz ama– Kur'an dışı bağnaz, gelenekçi zihniyeti savunan ve yaşayan radikal grupların agressif, saldırgan ve Kur'an'ın emrettiği sevgi, şefkat ve merhamet ruhundan uzak tavır ve üsluplarıdır.
Bu yüzden, özellikle günümüzde, Müslümanların yeryüzünde dört bir taraftan kuşatıldığı, baskı, zulüm, ayrımcılık ve kötü muamele gördüğü, katliamlara uğradığı bir dönemde, İslamiyetin yanlış ve olumsuz tanınmasına, insanların İslam'dan korkmalarına, çekinmelerine, uzak durmalarına, hatta İslam'a ve Müslümanlara düşman olmalarına neden olacak hatalı zihniyet ve tavırları sergilemek çok ağır bir vebal altına girmeye yol açabilir. Böyle bir felaketten her Müslümanın Allah'a sığınması gereklidir.
Bu vesileyle başta Akit Medya Gurubu ile Yeni Akit Gazetesi'nin sahip ve yöneticileri olan Sayın Mustafa Karahasanoğlu ile Sayın Nuri Karahasanoğlu ve Yeni Akit Gazetesi'nin önde gelen köşe yazarlarından Sayın Abdurrahman Dilipak ağabeylerimizden, kendilerine ait mecralardan Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız hakkında yapılmaya devam edilen gerçek dışı itham ve iftira içerikli haberlere bir son vermelerini istirham eder, bu yazı ve haberlerin hem kendilerine yakışmadığını, hem de Kuran ahlakına uygun olmadığını buradan bir kez daha hatırlatırız.
Saygılarımızla...
ADNAN OKTAR DAVASI VE DAVA SÜRECİNDEKİ HUKUKSUZUKLAR HAKKINDA DETAYLI BİLGİ EDİNMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKLERİ ZİYARET EDEBİLİRSİNİZhttps://adnanoktardavasindakihukuksuzluklar.blogspot.comhttps://www.net-cevap.com |