MİLLİ ÇÖZÜM DERGİSİ BAŞYAZARI AHMET AKGÜL’ÜN İFTİRALARA DAYANARAK YAPTIĞI ASILSIZ İTHAMLARINA CEVABIMIZDIR

02.07.2020 tarihinde Milli Çözüm dergisi tarafından düzenlenen “Pedofili-Çoçuk İstismarı ve Bazı Ayetlerin Alakasız Yorumları” başlıklı konferansta Ahmet Akgül Bey, Sayın Adnan Oktar ile ilgili mesnetsiz isnatlara dayalı bazı hatalı ve gerçeklerle bağdaşmayan yorumlarda bulunmuştur. Sayın Ahmet Akgül, rahmetli Necmettin Erbakan Hocamız’ın liderliğini yaptığı Milli Görüş’ün bir neferi olarak Refah Partisi'nden bir dönem milletvekili adayı olmuş ve milli manevi değerlerin muhafazası için eserler yayınlamış bir insandır. Bu şekilde aydın ve kültürel bir alt yapısı olmasına rağmen Sayın Adnan Oktar’a karşı hem hukukun temel kaidelerine hem de Kur’an-ı Kerim’in muhkem ayet-i kerimelerine muhalif beyanlarda bulunması mütedeyyin bir İslam alimi olarak kendisine yakışmamaktadır.

Sayın Akgül’ün, Ergenekon davasından gözaltına alındığı dönemde yaşadığı tecrübelerden, Müslümanlar söz konusu olduğunda bir kısım basının nasıl provokatif yayınlar yaptığını, gerçekleri saptırarak nasıl karalama kampanyaları yürüttüğünü, kamuoyunda nasıl güçlü algı operasyonları yapabildiğini ve maalesef bazı görevlilerin de bu kara propaganda ve algı operasyonlarının baskı ve etkisiyle çok ciddi hukuki hatalar yapabildiğini yakinen bildiğini düşünüyoruz. Rahmetli Erbakan başta olmak üzere, Milli Görüş davasına gönül veren kıymetli insanların benzer baskı ve yıldırma operasyonlarıyla nasıl karşılaştığının, nasıl çileler çektiğinin de canlı tanıklarından biri olduğunu düşünüyoruz.

Ahmet Akgül

Ahmet Akgül’ün de çok iyi bildiği üzere, “iftira” müessesesi Kur’an-ı Kerim’de ayetlerle haber verilen ve tarihte de birçok dindar ve masum Müslüman'ın maruz kaldığı bir sistemdir. Hz Yusuf’tan Peygamber Efendimiz (sav)’in mübarek eşleri ve annemiz olan Hz Ayşe’ye, Üstad Bedüzzaman Said Nursi’den Sayın Adnan Menderes’e kadar bir çok mübarek ve muhterem Müslümana uygulanan sistemli bir itham ve karalama yöntemidir.

Sayın Ahmet Akgül’ün böyle bir olayla karşılaştığında, dindar bir Müslüman olarak çok iyi bildiği Kur’an’a göre hareket etmesi gerekir. Kendisinin yayınladığı Kur’an Meali'nde de yer aldığı gibi, ayette şöyle buyrulmaktadır:

“Ey iman edenler, eğer bir fasık, (harama ve yalana meyilli şahıslar, oluşumlar ve yayın organları) size bir haber getirip (verirse), onu 'etraflıca araştırın' (her anlatılana hemen inanıp kanmayın). Yoksa bilmeden (ve yanlış yönlendirme sonucu), bir kavme (ve kesime) kötülükle sataşıp (haklarına tecavüz etmiş duruma düşersiniz) de ardından bu işlediklerinize pişman oluverirsiniz.” 

(http://www.kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.php?sure=49&ayet=6)


Bununla beraber Ahmet Akgül tarafından da çok iyi bilindiği üzere zina fiiline karşı Kur’an-ı Kerim’de dört şahit getirilmesi ve eğer şahit getirilmezse bu iddiayı ortaya atanların tövbe etmeleri gerektiği, ayrıca şahitliklerinin de ebediyen kabul edilmeyeceği buyurulmaktadır. Ayetlerde iftira suçu işleyenler ile ilgili olarak şöyle buyrulmaktadır:

Korunan (iffetli) kadınlara (zina suçu) atan, sonra dört şahit getirmeyenlere de seksen değnek vurun ve onların şahitliklerini ebedi olarak kabul etmeyin. Onlar fasık olanlardır. (Nur Suresi, 4)

Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla gelenler, sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur; siz onu kendiniz için bir şer saymayın, aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her bir kişiye kazandığı günahtan (bir ceza) vardır. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenene ise büyük bir azap vardır. (Nur Suresi, 11)

Namus sahibi, bir şeyden habersiz, mümin kadınlara (zina suçu) atanlar, dünyada ve ahirette lanetlenmişlerdir. Ve onlar için büyük bir azap vardır. (Nur Suresi, 23)

Eğer Ahmet Akgül iddianamede bile olmayan mesnetsiz iftiraları yayınlayan basına itimat edip yorumda bulunmadan önce mümin kardeşleri olan Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının beyanlarını dinlemiş olsaydı, öne sürdüğü iddiaların sadece bazı husumetli kişilerin hiçbir delili olmayan soyut ve yalan beyanları, iftiraları olduğunu fark edecekti.

Ahmet Akgül, eğer Kur’an’ın bu açık muhkem ayetlerine göre değil de uydurma, gerçek dışı iddiaların ortaya atıldığı yayınlara itimat ederek Müslümanlara hüsn-ü zan yerine su-i zan ile yaklaşırsa, bu iftira sistemini bilerek veya bilmeyerek desteklemiş olacaktır. Bu ölçü ve sınır tanımaz iftira sistemi yarın, öbür gün kendisi ile ilgili de benzer bir şekilde yalan ve iftiralarla dolu kara propaganda yaptığında bugün bu sisteme göz yummasından ve itibar etmesinden dolayı çok büyük nedamet duyacaktır. Ancak, iş işten geçmiş olacaktır

Kara propagandanın ve iftiraların önüne geçmenin en önemli yolu bunlara itibar etmemek ve yaymamaktadır. Müfterilere itibar edenler olduğu müddetçe ise bu kirli sistemin ayakta kalacağı hatta daha da güçleneceği açıktır.

Bizim bir mümin kardeşimiz olarak kendisine tavsiyemiz, Kur’an’ı Kerim’in temel ahkamına göre hareket ederek fasıkların sözlerini yaygınlaştırmaması ve iftiralara dayanan yorumları sebebiyle Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızdan helallik istemesidir.

Aslında zeki ve tecrübeli bir düşünce insanı olan Sayın Akgül konuşmasının içinde bu kumpasın hedefi olan Sayın Adnan Oktar’ın eserleri ile ilgili doğru tespitlerde bulunmaktadır:

“Çok hikmetli, ilmi, gerçekçi, Darwinizmi, komünizmi, dinsizliği temelinden çürütecek eserler, Harun Yahya ismiyle çıkan o eserler Adnan Oktar eliyle yaygınlaştırıldı, bastırıp dağıtıldı.”

“… Harun Yahya imzalı kitaplar oldukça ilmi, imani ve İslami ve insani kaynaklardır.”

Harun Yahya eserlerine erişime yasaklanması da o denli yanlıştır, kasıtlıdır, haksızlıktır ve ahlaksızlıktır. Şu eserlere erişilemiyor. Bunlardan ne istiyorsunuz? Anlıyor musun olayların arkasında kimler var”.


Son olarak Ahmet Akgül Bey’e,

Yayınlarda atılan çirkin iftiralar ve mesnetsiz uydurma isnatlarla ilgili hukukun en temel kaidesi olan "suçluluğu kesin somut deliller ile ispat olunmayan her kişi masumdur" kuralını hatırlatıyor ve davamızda gelinen son noktada dosyada ki delillerle;

  • "Cinsel saldırı" iddialarının Adli Tıp Kurumu raporları ile çürütüldüğünü,

  • "Askeri casusluk" iddialarının MİT ve Dış İşleri Bakanlığı raporları ile çürütüldüğünü,

  • "Kara para" iddialarının MASAK tarafından verilen birçok raporla çürütüldüğünü,

  • "FETÖ'ye üye olamamakla beraber yardım edildiği" iddialarının ise Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçlan Soruşturma Bürosunun yürüttüğü 2018/117729 sayılı soruşturması ile çürütüldüğünü...

... bildirmek isteriz.

Kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla sunarız.