Daha önce detaylarını çok defa kamuoyuyla paylaştığımız üzere, Adnan Oktar davasında kumpasçılar tarafından kullanılan en kirli yöntemlerden biri de, baskı ve tehditle sahte etkin pişmanlar devşirmeye çalışmak olmuştur.
bu davada tek amacın ETKİN PİŞMAN ÇIKARMAK suretiyle bir yandan camiamızı kendince itibarsızlaştırmak diğer yandan da bomboş, her türlü hukuki delilden yoksun dava dosyasını daha fazla iftira ile doldurarak sözde güçlendirmek olduğunu ortaya koymaktadır.
Dava boyunca, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyenler sürekli olarak kayırılmış, tecavüz dahil tüm suçlamaları buharlaştırılmış, el konulan malları bir anda kendilerine geri verilmiş, şu anda on bin yıldan fazla ceza hükmü alması gereken ve yönetici konumunda olduğu iddia edilen kişilerin bile fezlekede yer alan suçlamaları YOK EDİLMİŞTİR.
Yani bu davada, etkin pişmanlara alabildiğine yol açılmıştır. Bunun tek sebebi, tüm davanın İFTİRACI ÜRETME mekanizması üzerine kurulmuş olmasıdır.
Bu sinsi yöntem, dava hakkında yerel mahkemenin hüküm vermesinden sonra bile devam etmektedir.
Sadece soruşturma devam ederken değil, hüküm verildikten sonra bile, davamızda etkin pişmanlığın yolu, aynı sihirli yalanları söylemekten, aynı iftira hikayelerini anlatmaktan geçmektedir. Bu klişe iftira ve yalanlar tekrar edildiğinde ise, hemen her kapıyı açan bir anahtar devreye girmektedir. Binlerce yıllık cezaların yağdırıldığı ve bu şekilde de kamuoyu nezdinde de tüm güvenilirliğini yitirmiş bir kumpas davası ve yargılama kapsamında bir kişi "içlerindeyken fark etmemişim, ama sonradan fark ettim ki meğer şunları şunları yapmışlar" şeklinde çocukları bile kandıramayacak ucuz yalanları sıraladığı takdirde hemen kumpas ekibi ve onların kontrolündeki bir kısım kripto görevlilerin koruması altına girmektedir.
Garip olan ise, böyle bir kişiye, kumpasın nihai imzası olan binlerce yıllık cezalar yağdırılmadan önce neden bütün bunları anlatmak hiç aklına gelmediği, neden cezadan sonra bir anda sözde "aydınlandığı" hiçbir şekilde sorulmamaktadır. Aynı iftiraları tekrarlamış olması ortadaki bu garabeti ve mantıksızlığı örtmesi için yeterli görülmektedir.
İşin doğrusu, baskı ve tehditle korkutularak zorla etkin pişman olmaya mecbur bırakılan kişi, ortada hiçbir suç olmadığını kendisi de çok iyi bilmektedir. Ancak şu aşamada husumetli çevrelerin müdahalesiyle tutuklanarak ortada dönen astronomik cezalardan pay alma ihtimali ortaya çıktığı için, onlarca yıl hapis yatma korkusuyla kendisine sahte bir kurtarıcı gibi sunulan etkin pişmanlığa sarılmaktadır.
Aslında, karşılıklı bir oyun oynanmaktadır. Anlattıkları gerçekten doğru olsa, bu aşamada etkin pişman olmayı seçen bir kimsenin normalde en başından bunları anlatacağı açıktır. Fakat, operasyondan bu yana geçen 2,5 yıl boyunca susup da hükmün hemen ardından kendini kurtarmak için bu yola sığınmak ve bu oyunu karşılıklı kabul etmek kumpasçıların yöntem ve zihniyetini anlamak için yeterlidir.
Söz konusu kişinin 2,5 yıl beklemesinin tek sebebi, bu davada bir suç olmadığını ve davanın beraatle sonuçlanacağını bilmesidir. Fakat, kumpas başarılı olup sonucunda astronomik cezalar çıkınca, bazı kişilerde korku ve panik hali kendini göstermekte, kumpasçılar da bu ürkek psikolojiyi işlerine gelecek şekilde kullanmaktadır.
Gerçek şu ki söz konusu dava, akla gelen her türlü suç maddesinin sıralandığı, birbirinden mantıksız iddia ve suçlamaların TEK BİR DELİLLE DAHİ DELİLLENDİRİLEMEDİĞİ tipik bir kumpas davasıdır. Bu bakımdan da kumpası kuranlar açısından tam bir fiyaskodur.
Ancak buna rağmen, olanca açıklığıyla ortada olan bu kumpasın üzeri olağanüstü hukuksuzluk ve usulsüzlüklerle örtülmeye, son derece anormal ve tarihte eşi benzeri görülmemiş fiyaskolarla dolu bir yargılama süreci normal gibi yansıtılmaya çalışılmıştır.
Bu amaçla da, davanın soruşturma safhasından nihai karar aşamasına kadar, camiamızla geçmiş yıllarda uzaktan yakından bağlantısı olan hemen herkes kumpasçılar tarafından YOĞUN BASKI VE ABLUKA ALTINA ALINARAK, SON ANA KADAR MÜMKÜN OLAN EN YÜKSEK SAYIDA İFTİRACI ETKİN PİŞMAN DEVŞİRME FAALİYETİ OLANCA HIZIYLA SÜRDÜRÜLMEKTEDİR.
Bu zorlu ablukaya dahil edilen her kişiye, "ancak sevdiklerini harcarsan kendini kurtarabilirsin" denilmektedir. İnsanlar açıkça, EN ÇİRKİN İFTİRALARI ATACAK, SEVDİKLERİNİ, ONLARCA YILLIK DAVA ARKADAŞLARINI BİR ÇIRPIDA HARCAYACAK DERECEDE KARAKTERSİZ, GÜÇSÜZ VE ACİZ BİR TAVIRA ZORLANMAKTADIR.
Bazı kişilerin, köşeye sıkıştıklarında en küçük bir zorluk ve çileye dahi göğüs germeden kolayca sevdiklerini harcaması, bir aciz insan psikolojisidir. Keza, bu psikolojiye Allah Kuran'da da dikkat çekmektedir. Kıyamet saatinin dehşeti karşısında bir kısım insanlar kendilerini kurtarmak için, günahlarına karşılık olarak kendi öz çocuklarını, kardeşlerini, ailesini ve en yakınlarını dahi fidye olarak vermekten çekinmemektedirler:
(Böyle bir günde) HİÇBİR YAKIN DOST BİR YAKIN DOSTU SORMAZ.
Onlar birbirlerine gösterilirler. Bir suçlu-günahkar, o günün azabına karşılık olmak üzere, OĞULLARINI FİDYE OLARAK VERMEK İSTER;
KENDİ EŞİNİ VE KARDEŞİNİ,
VE ONU BARINDIRAN AŞİRETİNİ DE;
Yeryüzünde bulunanların tümünü (verse de); sonra bir kurtulsa. (Mearic Suresi, 10-14)
Sevdiklerini, dostlarını, yıllarını beraber geçirdikleri insanları, kendini kurtarabilmek uğruna bir çırpıda harcama psikolojisi, davamızda kullanılan etkin pişman üretme politikasının itici gücüdür. Kuran'da yerilen bu aciz karakterin davamızda inanılmaz biçimde teşvik ediliyor olması, sadece hukuk adına değil, vicdan adına, insanlık adına, Müslümanlık adına utanç verici dehşetli bir durumdur. Bu durumda akla, cevaplanması gereken şu sorular gelmektedir:
Söz konusu etkin pişmanların ağır baskı ve korku içinde söylemek zorunda kaldıkları yalanlardan dönecekleri ve gerçek kumpasçıları deşifre edecekleri gün elbette gelecektir. Ancak, bütün bu oynanan sinsi oyunları deşifre etmek de elzemdir.
Davamız kapsamında oynanan bu sahtekarca oyunu değerli kamuoyunun bilgilerine sunuyoruz.
ADNAN OKTAR DAVASI VE DAVA SÜRECİNDEKİ HUKUKSUZUKLAR HAKKINDA DETAYLI BİLGİ EDİNMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKLERİ ZİYARET EDEBİLİRSİNİZ: |